
|
|||||||||||||||||||||
|
Merhaba sevgili dinleyiciler. Bahar bayramıyla birlikte, soğukların artık çokta üşütmediği güzel bir Beijing, günüyle sizlerleyiz. Bugün, bizimle Çin'e bakışını paylaşacak olan konuğum, Sayın Yasemin Abdullah.
CRI- Yasemin Hanım, öncelikle bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Sizi tanıyabilir miyiz? Kimdir Yasemin Abdullah ?
Yasemin Abdullah- Ben, teşekkür ederim. Tabii, benim adım Yasemin Abdullah. Çift vatandaşlığım var. Annem Türk, babam Ürdünlü. Ürdün'de yaşıyorum. Dört senelik fizik okudum, Ürdün Üniversitesi'nde.
CRI- Çin'e neden geldiniz?
Y.A.- Aslında Çin'e, geliş nedenim çabucak oldu. Bana burs çıktı, Qinhua Üniversitesi'nde, Nükleer Fizik konusunda. Düşündüm, taşındım. Çin, çok uzak bir ülke. Aslında çok korktum. Ailem de korktu. Hiç kimse tanımıyorum. Dil çok zor. Etrafımda hiç Çince bilen hiç kimse yok. Ama, bildiğim şey, Çince öğrenmek çok zor! Hatta öğrenemezsin diye, o kadar zor diye anlatıyorlar. Ama dedim, zor diye bir şey yok! Gelip, ilk önce bir sene Çince, öğrenmem gerekiyor. Yu Yan Da Xue Üniversitesi'nde. Bir sene sonra, Qing Hua Üniversitesi'ne geçeceğim.
CRI- Sizi en çok düşündüren buraya gelirken, neydi?
Y.A.- Aslında bu kararı, sadece bir hafta içerisinde verdim. Çünkü bir hafta öncesinde bana söylediler, bu bursun bana geldiğini. Hayatta hep korka korka hiçbir şeye, hiçbir yere ulaşamayız. Çince, çok zor! Öyle diye düşündüm ama, herkesin yeni bir şey öğrenmesi gerekiyor. Hep aynı yerde kalmak, bence bu korkunç!
CRI- Evet. Peki, bu kadar korktunuz ama gelmeye karar verdiniz, geldiniz. Geldikten sonra, nasıl bir Beijing'le karşılaştınız?
Y.A.- Aslında çok şaşırdım. İlk önce insanlardan bahsedeyim. İnsanları çok iyi, çok mükemmel ve yardım sever. Bu konuda çok rahat ve çok mutluyum. Çok emniyetli bir ülke. Dışarı istediğin vakit çıkabilirsin. Korkacak hiçbir şey yok. Kültür açısından, insanları çok kültürlü. Ama, sorunları pek İngilizce bilmemeleri. Bu konuda biraz zorluk çektim. Şaşırdım aslında. Çin, gibi bir ülke vatandaşlarının İngilizce pek bilmemeleri, bu biraz zor. Çok güzel bir ülke, çok seviyorum, çok beğeniyorum.
CRI- Ürdün'de Çin, nasıl görünüyordu? Çevrenizde Çin'i, nasıl tanıyorlardı?
Y.A.- Kültür anlamında çok zengin bir ülke. İnsanlar çok terbiyeli, teknoloji konusunda iyi bir yerlere ulaşmış ve benim düşündüğüme göre, on yıl içerisinde belki Amerika'yı bile geçecek.
CRI- Çinli insanları gözlemleyebiliyor musunuz? Sizce Çinliler, nasıl yaşıyorlar?
Y.A.- Aslında Çinli insanlar, çok basit, sağlıklarına çok önem veren, hayatları çok titiz, düzenli, her şeyi vaktinde yapmasını seviyorlar ve her gün aynı şekilde. Mesela, benim öğretmenimi anlatayım. Her gün saat altıda kalkar, yarım saat ya da bir saat dışarıda yürür, bütün aile beraber. Ondan sonra, bizim okul sekiz buçukta başlar. O, sekizden önce sınıfa gelir, herkesten önce. Çok titiz, vaktinde başlar derse, vaktinde bitirir. Bu çok iyi bir şey.
CRI- Çinli arkadaşlarınız var mı? Onlar neler yapıyorlar?
Y.A.- Çinli arkadaşlarım var ama, onlarla pek fazla vakit geçiremiyorum. Çünkü onların hiç vakitleri yok. Çoğu vakit, ya ders, ya ders! Gerçekten hiç vakitleri yok.
CRI- Geleli çok kısa bir süre oldu. O yüzden eminim ki başka kentleri görmediniz. Beijing'i tanımak için neler yapıyorsunuz? Tarihi birkaç yeri görebildiniz mi?
Y.A.- Evet, tarihi birkaç yeri gördüm. Tiananmen Meydanı diye. Onların çok eski binaları. Yapım şekilleri, kullandıkları renkler benim için çok değişik. Ama ben de Çin'in, tarihini pek bilmediğim için, bazen anlamıyorum. Sadece bakıyorum.
CRI- Çince konusuna gelelim. Çince, öğrenmek zor mu? Kolay mı? Bildiğiniz diğer dillerden farkları ne?
Y.A.- Çince, öğrenmek çok güzel ama, çok zor hakikaten. Çünkü, her harfin dört tane tonu var. Bu tonları belki bir ay,- beş aydır ben, burada öğreniyorum- ne kadar öğretmenim öğretse, o tonları çıkartamıyorum bazen. Sorun orada değil. Sorun, tonu yanlış çıkartınca bazen, ayıp bir kelime ya da yanlış bir kelime çıkıyor. Mesela, benim Çin'e ilk geldiğim vakit, ilk öğrendiğim şey; "lütfen sorabilir miyim?" di. Ben, hemen ezberledim bunu. Çünkü, işime yarar bir kelime. O da " qing wen" diye bir kelime. Zhongguancun diye bir yere gittim, orada Carrefour arayacağım. İnsanlara soruyorum, lütfen sorabilir miyim? Herkes bana garip garip bakıp, kaçıyorlardı. Erkek olsun, kız olsun, kadın olsun, yaşlı olsun. Anlamadım ben, bir ay anlamadım, insanlar neden kaçıyor benden. Zannettim yabancı olduğum için korkuyorlar, belki İngilizce bilmedikleri için korkuyorlar ama, beş ay sonra öğrendim. Ben, yanlış bir tonu kullanıyormuşum. "qingwen" diyor muşum, o da beni öpebilir misin? Üçüncü hareket "wen" öpmek demek, "wen" sormak demek. Aynı kelime, ama tonlar değişik. Çok oldu benzeri. Aklıma pek gelmiyor. Çok oldu aynı şey.
CRI- Gerçekten çok enteresan bir dil değil mi?
Y.A.- Çok enteresan, çok güzel. Ama, her yeni öğrendiğim şeyleri kullanmayı seviyorum. Çünkü, kullanmasam unutacağım. Böyle hareketlerde oluyor bazen.
CRI- Zaten Çince, Çin'de öğrenilebilir ve Çin'de kullanılabilir sanıyorum. Çünkü burada tonlayabiliyorsunuz, burada da yanlış ya da doğruyu çok net öğrenebiliyorsunuz. Gerçekten zor bir dil.
Y.A.- Çok zor.
CRI- Siz tabii öğrenirken de yazıyorsunuz da. Yazısı için ne düşünüyorsunuz?
CRI- A! Resim gibi. Resmi çok seviyorum. Bütün vaktimi evde oturup, hanzı yazıp, sıkılmıyorum. Çok seviyorum. Değişik, bütün dillerden değişik bir yazı şekilleri var, adı hanzı. Bazen aslında ilk gördüğün vakit çok zor. Çünkü, sadece bakıp, yazıp olmuyor. İlk nereden başlayacağın, nereye kadar bitireceğin, o çok önemli. Bir vakit sonra, bir kaç tane hanzıyı öğrendikten sonra, kolay geliyor. Mesela, yemek konusunda kelimeler, yaklaşık aynı yazılıyor. Bu hanzıyı bilmesen de okuyabilirsin. Anlayabilirsin. Bu yemekle ilgili bir şey.
CRI- Bu da en azından bir parça kolaylaştırıyor.
Y.A.- Evet, evet. Bir parça kolay. Tahmin edebiliyorsun bazen, bilmesen bile.
Sevgili dinleyiciler, Sayın Yasemin Abdullah'la sohbetimizin ikinci bölümünü haftaya, aynı gün dinleyebilirsiniz.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |