|
|||||||||||||||||||||
|
Refik el Hariri'nin 14 Şubat 2005'te uğradığı suikast sonucu öldürülmesi, uluslararası toplumda şok yaratmıştı. Olayın hemen ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir karar alarak, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'dan Hariri cinayetiyle ilgili soruşturma çalışmalarını bizzat yönetmesini istemişti. Bunun ardından kurulan uluslararası soruşturma komisyonunun çalışmalarının ağır ilerlemesi üzerine Güvenlik Konseyi, Mayıs 2007'de cinayet hakkında özel bir uluslararası mahkeme kurulmasını öngören 1757 sayılı kararı kabul etti.
BM Özel Mahkemesi'nin çalışmalarına başlaması, Hariri cinayeti hakkındaki uluslararası soruşturmaların yeni bir döneme girmesinin simgesi oldu. Gözlemciler, dava sürecini şu üç özelliğin belirleyeceğini düşünüyor:
Her şeyden önce Özel Mahkeme'nin faaliyetine başlamasıyla Hariri cinayeti hakkında daha uzun süreli bir yargı sürecine girilecek, soruşturma ve delil toplama çalışmaları daha da zorlaşacak. Bilindiği gibi olaydan bu yana geçen dört yılı aşkın sürede Birleşmiş Milletler tarafından verilen yetki doğrultusunda kurulan Uluslararası Soruşturma Komisyonu, çalışmalarını aralıksız sürdürdü, ancak bugüne kadar pek fazla ilerleme kaydedemedi. Lübnan eski Güvenlik Müdürü, İstihbarat Müdürü ve Cumhuriyet Muhafız Birlikleri Komutanı da dahil olmak üzere bazı sanıkların gözaltına alınmasına karşın, şimdiye kadar hiç kimse hakkında dava açılmış değil. Çalışmalarına dün başlayan BM Mahkemesi'nin takvimi henüz belirlenmedi, üç yıl olarak belirlenen çalışma süresi ise uzatılabilecek.
İkinci olarak, Hariri cinayeti konusunda son dört yılda gerek Lübnan'ın içi gerekse dışı karmaşık güç mücadelelerine sahne oldu. Bu durum dikkate alındığında, BM Mahkemesi'nin çalışmaları, kaçınılmaz olarak siyasi unsurlardan etkilenecektir. Lübnan içinde Hariri cinayetinin faili hakkında süren tartışmalar Suriye'yle ilişkilerde sorun yarattı. Ülkedeki Suriye karşıtı güçler, Hariri cinayetinin perde arkasındaki planlayıcısının Suriye olduğu iddiasında bulunurken, Suriye yanlısı güçler buna şiddetle itiraz ediyor. Uluslararası boyutta ise, özellikle ABD olmak üzere Batılı ülkeler, Suriye'ye düşman gözüyle baktıkları için, Hariri cinayetini Suriye'nin uluslararası prestijini karalamak amacıyla kullanıyorlar. Buna karşı dünyadaki birçok hukuk uzmanı, Hariri cinayetinin gerçek failinin Batı ülkeleri olduğunu savunuyor.
Son olarak BM Özel Mahkemesi'nde başlatılacak yargı süreci, Lübnan içinde ve uluslararası boyutta yeni bir güç mücadelesine yol açabilir. Hatırlanacağı gibi, böyle bir mahkeme kurulmasının gerekliliği konusunda Lübnan'da ciddi fikir ayrılıkları bulunuyor. Lübnan Başbakanı Fuad Siniora ve parlamentodaki çoğunluk grubunun desteklediği uluslararası mahkemeye, Parlamento Başkanı Nebih Berri ve parlamentodaki azınlık grubu, ülkenin egemenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle şiddetli biçimde karşı çıktılar. Bu nedenle BM Özel Mahkemesi'nin çalışmalarına başlamasıyla Lübnan'da yeni fikir ayrılıkları ortaya çıkacağına ve dolayısıyla zaten var olan istikrarsızlığın yeni bir boyut kazanacağına kesin gözle bakılıyor.
Lübnan parlamentosundaki çoğunluk grubu liderlerinden Refik Hariri'nin oğlu Saad Hariri dün bir açıklama yaparak, BM Özel Mahkemesi'nin faaliyete geçmesini adaleti savunan, terör tehdidine boyun eğmeyen ve olayın gerçek yüzünü görmek isteyen bütün Lübnanlıların çabalarının bir sonucu olarak niteledi. Mahkemenin amacının intikam almak değil, adaleti sağlamak olduğunu vurgulayan Saad Hariri, BM Özel Mahkemesi'nin siyasi şantaj veya Lübnan'ın saygınlığı, özgürlüğü ve egemenliğinin pazarlık konusu yapıldığı bir mekân olmayacağının altını çizdi. Gözlemciler ise, Özel Mahkeme'de başlatılacak yargı sürecinin yaratacağı etkiler zamanla ortaya çıkacak olmasına rağmen, bunun Hariri cinayeti çerçevesinde cereyan eden, açık veya üstü kapalı güç mücadelesinin yeni bir başlangıcı olacağına dikkat çekiyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |