|
|||||||||||||||||||||
|
"Yoruldun ağırlığımı taşımaktan
ellerimden yoruldun
gözlerimden gölgemden
sözlerim yangınlardı
kuyulardı sözlerim
bir gün gelecek ansızın gelecek bir gün
ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde
uzaklaşan ayak izlerimin
ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak.
Nazım Hikmet"
Canım Kızım,
Karlı birkaç günü geride bırakan ve tekrar güneşle buluşan Beijing'den merhaba,
Sana bu satırları yazarken Çin, ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ı ağırlamaya hazırlanıyor. 50 yıldan bu yana bir Amerikan dışişleri bakanının ilk gezisini Asya ülkelerine yapması ilgiyle izleniyor.
Bu geziyle ilgili yorumları daha sonra sana yazacağım. Bu mektubumda, Barış Adıbelli'nin "Çin'in yeni öncelikleri" başlıklı makalesinden bölümler aktaracağım:
"Şubat 1972'de Mao, ABD Başkanı Nixon ile tokalaştığında Soğuk Savaş'ın yeni bir dönemi başlıyordu. 1960'lardan itibaren ortaya çıkan Çin-Sovyet ayrılığından ABD faydalanmasını bildi. Başkan Kennedy'ye danışmanları Çin ile Sovyetler arasında çıkan krizden faydalanmayı tavsiye etse de Kennedy Küba üzerine odaklanmayı tercih etti. Cumhuriyetçi Partiden olan Nixon ise Kissinger'ın hazırladığı ortamı iyi bir şekilde değerlendirerek Çin- ABD ilişkilerinin normalleşmesini sağladı. Burada hemen belirtmek gerekir ki, ilişkilerin normalleşmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin kurumsallaşmasını sağlamıyordu. Çin-ABD ilişkilerinin resmiyet kazanması için birkaç yıl daha beklenecekti.
"ABD'de sadece tepkiler yoktu, aynı zamanda özellikle Demokrat Parti'de Çin'le ilişkilerin kurulmasından yana olan önemli bir kesim bulunmaktaydı. Nihayetinde 1 Şubat 1979 tarihinde Çin-ABD diplomatik ilişkileri kuruldu. Çin, ABD ile olan ilişkilerini dikenli bir yol olarak tanımlıyor. Çin, 1980'leri, her iki süper gücün arasındaki tartışmalara karışmadan kısıtlı da olsa denge politikası izleyerek geçirdi. Bu dönemde ortaya çıkan nispeten barış döneminde Çin ekonomik reformlara ağırlık verdi. Soğuk Savaş sonrası ise, giderek artan ekonomik gücüyle orantılı olarak Çin-ABD ilişkileri de özellikle ekonomi alanında derinleşmeye başladı. Fakat esas gelişme 2001 yılında Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesiyle oldu. Bugün Çin'in elinde yaklaşık 1 trilyon dolarlık Amerikan hazine kâğıdı bulunuyor ve Çin 2 trilyon dolar rezerviyle dünya ekonomisinin sigortasıdır.
"Çin-ABD diplomatik ilişkilerinin kuruluşundan, günümüz Çin dış politikasına da bir takım miraslar kalmıştır. Bunların başında Tayvan sorunu gelmektedir. 20 Ocak günü Çin Devlet Konseyi Basın Ofisi tarafından yayınlanan "Çin Savunması 2008" raporunda öncelikli tehdit "egemenlik ve toprak bütünlüğü" kapsamında Tayvan gösterilmektedir. ABD'nin bir türlü nihai çözüm için yanaşmadığı Tayvan'da son seçimlerde Çin'le uzun vadede birleşmeyi savunan ve bağımsızlığa soğuk bakan milliyetçilerin iktidara gelmesi Çin-Tayvan ilişkilerinde de yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştu
"Çin'in yayınlamış olduğu yeni savunma raporunda sıraladığı tehditlere bakıldığında Tayvan'ın ardından Tibet ve Uygur Özerk Bölgesi gelmektedir. Çin, tüm bu sorunları kendi iç sorunları olarak görmekte ve dış güçlerin tutumunu eleştirmektedir. Son günlerde ABD'nin Özbekistan ve Kırgızistan'da yaptığı askerî girişimler, Pekin'de ABD'nin Çin periferisinde yerleşmeye çalıştığı şeklinde yorumlanıyor. Bu bağlamda, Çin'in Rusya ile olan stratejik ortaklık mekanizması devreye giriyor. Rus lider Medvedev'in 23 Ocak günü Taşkent'te İslam Kerimov'a işbirliği vurgusu yaparak Afganistan sorunu hakkında Şanghay İşbirliği Örgütü başkanlığında uluslararası bir konferans düzenlenmesini önermesi, Çin'in stratejik ortağı Rusya'nın bölgesel önemini bir kez daha teyit etmiştir. Afganistan, Obama'nın iktidara gelmesiyle birlikte ABD'nin Çin ve Rusya'ya yönelik politikaları için yeni merkez haline geldi.
"Pekin'de yayınlanan savunma raporunda Çin'in özellikle Obama'nın iktidara gelmesinden sonra oluşacak muhtemel yeni konjonktüre yönelik bakış açısı da görülmektedir. Raporda, Çin'in geçen bir yıl içinde, kararlı bir şekilde bağımsız, egemen ve barışçı bir dış politika ile savunma amaçlı bir askeri politika izlediği dile getirilmektedir. Raporda, dünyadaki askerî gelişmelerde ortaya çıkan yeni eğilime etkili şekilde uyum gösteren Çin'in, devletin egemenliğini, güvenliğini ve gelişmesini ilgilendiren konularda çıkarlarını koruma noktasından hareket ederek, daha yüksek düzeyde bir savunma yeteneği elde ettiğine ve ordunun modernleşmesini hızlandırdığına dikkat çekilerek, kötü niyetli dış tehditlere karşı gözdağı verilmiştir."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
20 Şubat 2009
"Ben Değildim
Bir aksam-üstü pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O geçen ben değildim.
Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.
Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
Bunu bilen ben değildim.
Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..
Özdemir Asaf"
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |