|
|||||||||||||||||||||
|
Sevgili dinleyiciler, Sayın Burak Karakaya'yla sohbetimizin üçüncü bölümünden merhaba.
CRI- Biz, ilk Çin'e geldiğimizde, Türkiye dediğimizde, yalnızca Hasan Şaş diyorlardı, futbolu tanıyorlardı. Sanıyorum Çinliler de futbolla az buçuk ilgililer.
B.K.- Size yine turnuvadan örnek vereyim. Biz, ilk maçı Avrupa takımıyla oynuyorduk ve ilk yarı 3-0 yenilirken, ikinci yarı biraz değişiklik, biraz takviye 4-3 maçı aldık. Ondan sonra ilk çıktığımda, ilk Çinliden, bir tane hoca vardı orada. Hoca direk döndü bana, " Avrupa şampiyonasındaki Türkiye'yi biz, burada gördük ve çok zevk aldık" dediler. Tabii beni daha çok kamçıladı açıkçası bu. İnsanlar inanınca bir şeyler başarır ve biz inandık burada arkadaşlarla hep birlikte, bir şeye inandık, bir şeye gönül verdik ve biz her maça çıkmadan önce, bir-iki- üç Türkiye! Diye bağırdığımızda, ben inanıyorum oradaki takım arkadaşlarımızın hiç birinin tüylerinin diken diken olmaması. Tabii biz burada, on bin kilometre uzaklarda, Türk Milli Takım kurmuşuz, Türk forması altında, Türk bayrağı altında Türkiye'yi temsil ediyoruz.
CRI- Başarılarınızın devamını diliyorum. Peki, Beijing'e gelmeden önce ne kadar bilginiz vardı Çin, hakkında? Geldikten sonra, bildikleriniz ve gördükleriniz arasında farklar oldu mu?
B.K.- Beijing'e gelmeden önce, Çin'i daha çok biz işte, Jackie Chan'in filmlerinden sonra bir- iki belgeselden, bir-iki TV programından biliyordum. Ondan sonra Çin'de ben, büyük yapıt olduğunu fazla inanmıyordum. Daha çok kırmızı evler, en fazla işte beş- altı katlı falan düşünüyordum. İlk geldik, okulun etrafında işte, yurtta kaldık. Zaman geçti yurttan dışarı çıkmaya başladığımda fark ettim olayı. Yani Çin, Türkiye'deki birçok şehirden daha gelişmiş ve büyük binaların, büyük yapıtların olduğu yerdi. Hatta ilk ben, Türkiye'ye döndüğümde, Çinliler de vardı uçakta. İstanbul üzerinden havaalanına geçerken, Çinlinin bana sorduğu, tek şey vardı. " Burada büyük bina yok mu?" diye. Biz, daha çok Türkiye'dekiler, kırmızı binalar, kıyafetler farklı, küçük insanlar. Ben, Çin'e gelmeden önce arkadaşlarım, benimle hatta dalga geçiyorlardı. " boyları kısa" diye. Geldim fark ettim ki en kısası ben kadar.
CRI- Peki, Çin'i tanımak ve öğrenmek için neler yapıyorsunuz?
B.K.- Çin'i tanımak için, Türkiye'den kitaplar aldım Türkçe, Çin'i tanıtan. Sonra, ilk zamanlar öyle yapıyordum. Şimdi gerçi, Çince de bildiğimiz için, Çin'in kendi kaynaklarından tanıyıp, öğrenebiliyoruz. Yani, Çince sitelerde, internet sitelerde çok rahat gezip, neler olduğunu, neler bittiğini öğrenebiliyoruz. Bir gazete okuduğumuzda, haberleri izlediğimizde Çin'in kültürünü, Çin'in farklılığını çok rahat anlatıyoruz ve dediğim gibi Çin'e gelen yabancı sayısının artmasından dolayı, şu an Çin'de, Çin'i tanıtan çok değişik programlar oluyor, farklı programlar oluyor, yabancıya yönelikte oluyor bu, kendi içlerinde de oluyor. Onları takip ederek Çin'i, çok rahat öğrenebiliyorum ve inanıyorum ki Çin, hakkında yeterli bilgiye sahibim.
CRI- Programımın sonunda mutlaka Çin yemekleri diyorum konuklarıma. Çin yemekleri size ne ifade ediyor?
B.K.- Annemin yemeklerini özledim! Çin yemekleri… Ben, Türkiye'de de yemek ayırt ederdim. Anneme baya bir zahmet çektirirdim küçükken. Dediğim gibi, on sekiz yaşında geldim ben buraya ve farklı tatlar, farklı zevkler. Tabii dünya mutfağında Çin mutfağını saymamak, öyle bir şey imkansız ve Çin yemeklerinde kullandıkları soslar olsun, tatlar olsun bizim Türk damak keyfine hiç uygun değil. Ama inanır mısınız? Ben Türkiye'ye gittiğimde bunların sabahları daha çok yedikleri ve hazır, bizim fast food tarzında sulu makarna dediğimiz yemekleri var. Türkiye'ye gittiğimde canım ondan çekti diyebilirim, çok rahat. Geldiğimde ilk yediğim şey o olmuştu. Çin mutfağında, farklı lezzetler var farklı tatlar var. Türkiye'de ve dünyada birçok Çin restoranları açılıyor. Burada da mesela Türk restoranları var ve yemekler, Çin kültürüne biraz daha yansıtılmış, biraz daha değiştirilmiş. Yani, tam orijinali vermemekte. Türkiye'de de Çin yemekleri, illa ki Türklerin damak tadına uygun olması gerektiğine inanıyorum ve tavsiyem olsun, kısa dönemli gelecekseniz, bir-iki hafta falan, yemeğinizi yanınızda getirin, yoksa Çin'de aç kalırsınız.
CRI- Burak Bey, sorularımı yanıtladığınız için, teşekkür ederim.
B.K.- Ben, teşekkür ederim.
Sevgili dinleyiciler, bir başka programda daha karşılaşıncaya kadar, yüreğinizden dostluk, içtenlik ve bağışlama eksik olmasın diyorum. Biliyoruz ki, sevdikçe ve geçmişi bırakıp, geleceğe baktıkça güzelleşecek yaşam.
Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgiyle kalın, hoşça kalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |