Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Poznan'da 'Düş Kırıklığı'

(GMT+08:00) 2009-01-06 20:59:33 cri
                                                                                                                                                 Hüseyin Baş - 16 Aralık 2008 - Cumhuriyet

         Poznan'da 'Düş Kırıklığı'

  BM İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması uyarınca Polonya'nın Poznan kentinde 9-12 Aralık '08 tarihleri arasında 9 bin 500 katılımcıyla düzenlenen İklim Konferansı, Çin Büyükelçisi Yu Qingtai'nin çok sayıda yorumcunun da katıldığı "düşkırıklığı" değerlendirmesini ne yazık ki haklı çıkarmış görünmektedir.

  Çin Büyükelçisi'ne göre toplantıdan sonra yayımlanan sonuç bildirisi, 2007'nin Aralık ayında kabul edilen "Bali Eylem Planı"nın da gerisinde kalmış, çok sayıda zengin ülkenin Aralık 2009'da Kopenhag'da toplanması öngörülen konferansta iklim değişikliklerini tetikleyen sera etkili gaz salımlarıyla ilgili taahhütlerini yerine getirmeye pek de niyetli olmadıklarını ortaya koymuş bulunmaktadır.

  2012'de sonlanacak olan Kyoto Protokolü'nün daha ileri ve bu kez daha somut ve bağlayıcı aşamalara ulaştırılmasında, 2009 sonundaki Kopenhag Konferansı'yla   birlikte önemli evrelerden sayılan Poznan Konferansı'nda varılan nokta, beklendiği gibi sadece sorunların bir kez daha envanterinin yapılmasıyla sınırlı kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında söz konusu sorunların 2009 sonuna kadar aşılması ihtimali son derecede kuşkulu görünmektedir.

  Zira iş varsayımlardan, çoğunca lafta kalan öneri bolluğundan çıkıp somut angajmanlara dayandığında, enerji-iklim konusunda aşılması kolay olmayan çok sayıda engeli de beraberinde getirdiği görülmektedir.

  Enerji-iklim paketinin hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engelin "maliyet" sorunu olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan ABD'de başlayıp gezegenin tüm ülkelerini etkileyen finansal kriz ve giderek daha belirgin hale gelme eğilimdeki resesyonun iklim konusunda acilen alınması gereken önlemler için uygun bir ortam olmadığı da ortadadır. Ancak, iklim değişiklikleri konusunu duymazlıktan gelen W. Bush yönetiminin yerini alacak Barack Obama'nın bu konuya olumlu yaklaşacağı sinyalleri vermesi, tıpkı AB'nin enerji-iklim konusundaki yoğun çabaları ve kararlılığı gibi yine de umut veren gelişmeler arasındadır.

Gerçekten de Avrupa Birliği'nin 11 Aralık'ta Brüksel'de düzenlenen toplantısında, Poznan Konferansı öncesi ilgili sektörlerin sera etkili gaz salımlarının aşağı çekilmesi konusunda ciddi yaklaşımlar benimsenmiştir.

  Ancak Varşova, Berlin ve Roma, sanayilerinin alması gereken önlemlerin maliyetlerinin kısıtlanmasında kararlı görünmektedir. Avrupa'da sera etkili gaz salımlarında başı çeken bu üç ülke, her ne kadar en azından durumu kurtarmak için bu konuda tavizkâr davranacaklarını söyleseler de Poznan'ın yine de bekleneni vermediği söylenebilir. Ama her şeye karşın Avrupa Birliği 2007 Martı'nda iklim konusunda saptadığı plandan vazgeçmiş değildir. Söz konusu plana göre sera etkili gaz salımları 1990 düzeyine göre yenilenebilir enerjinin tüketimdeki payını yüzde 20 oranında yükseltilmesinde, böylece de enerjide yüzde 20 oranında tasarruf gerçekleştirilmesinde kararlı görünmektedir. Ama sorun bu planın ne ölçüde gerçekleştirilebileceğidir. Zira bu noktaya varılması için, endüstri dahil tüm sektörlerde sera etkili gaz salımlarının azaltılması gerekmektedir. Bu da ancak AB ülkelerince, 2013 yılından itibaren "gaz satımı pazarından" bugüne kadar bedelsiz kullanılan "kirletme izni" belgelerinin para karşılığında satın alınmasıyla gerçekleşebilecektir. Ancak bu noktada da aşılması gereken engeller vardır. Örneğin Polonya, sera etkili gaz salımları izninin 2019 yılına kadar bedelsiz sağlanması yönünde direnmektedir.

  Buna karşılık iklim değişikliklerinde büyük pay sahibi olan ülkelerden biri sayılan Çin, sera etkili gaz salımlarını azaltmak için ciddi çabalar içinde olduğunu somut veriler sunarak açıklamıştır. Gerçekten de Çin, gaz salımında önde gelen bazı termik santralları, çelik ve çimento tesislerini kapatmıştır.

Meksika da aynı yönde somut önlemleri hayata geçirmiş, Çevre Bakanı Tudela, Meksika'nın 2050'ye kadar karbondioksit salımını yarıya indireceğini açıklamıştır. Ama enerji-iklim konusunda gerekenlerin acil olarak yapılması her şeyden önce uluslararası topluluğun bu konuda finansal destek sağlamasına, bunun mekanizmalarını ortaya koymasına bağlı görünmektedir.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040