Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Tuba Yalınkılıç: "Çin, bu diğer Uzakdoğu memleketlerinin, genel anlamda kültürünü, toplum yapısını hatta, dinlerini de barındırıyor."

(GMT+08:00) 2009-01-05 14:39:40 cri

Merhaba değerli dinleyiciler. Güneşi bol ama, soğuğu o denli çok olan bir Beijing günüyle sizlerleyiz. Bugün ki konuğum, Sayın Tuba Yalınkılıç.

CRI-Tuba Hanım, hoş geldiniz. Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım. Kimdir Tuba Yalınkılıç?

Tuba Yalınkılıç- Hoş bulduk. Ben, 1986, Ankara doğumluyum. Türkiye'de, lise eğitimimi tamamladıktan sonra Çin'e, gelme kararını gerçekleştirdim ve 2004 yılı, Eylül ayında Çin'e, geldim. İlk başta, bir- bir buçuk sene kadar Çince, dil eğitimi aldım ve akabinde sınavlara hazırlanarak tekrardan, Çin'de, Merkez Finans ve Ekonomi Üniversitesinde, Sosyal Gelişim Fakültesinde, Sosyoloji bölümüne girmeye hak kazandım ve şu anda üçüncü sınıfta, Sosyoloji bölümüne devam ediyorum.

CRI- Peki, Çin'e gelme kararını nasıl aldınız?

T.Y.- Şöyle ki; Türk toplumuna baktığınızda, Uzakdoğu ülkeleriyle olan bağlantısı, kültürel anlamda bağlantısı, oldukça zayıf. Şimdi, Çin'le alakalı ticari bağlantılarımız kesinlikle kuvvetlenerek devam ediyor fakat, kültürel anlamda, tarihi anlamda ve toplumsal yapı adına ilişkilerimiz, son derece zayıf ve benim, ilk başta dikkatimi çeken bu oldu. Böylesi büyük bir medeniyet, Çin medeniyeti, diye tanımlayabiliriz ve biz de yine Osmanlı'dan kalan kültürümüzle, Osmanlı- Türk medeniyeti, iki büyük medeniyetin arasındaki bu, uzun ayrılıklar nedeniyle ortaya çıkan, bir iletişim eksikliği diyelim biz, buna. İletişim eksikliği, benim dikkatimi çeken kısım oldu. Liseye başladığımda ben, bu kararı aldım aslında. Uzakdoğu'da bir memlekette, kesinlikle Uzakdoğu toplumunu, kültürünü ve tarihini incelemeliydim ve bu Çin, oldu. Neden Japonya, ya da Kore ya da Malezya değil? Çünkü Çin, bu diğer Uzakdoğu memleketlerinin, genel anlamda kültürünü, toplum yapısını hatta, dinlerini de barındırıyor. Çin, kararı en güzel karar olacaktı benim için. Aynı zamanda Çincenin artarak devam eden önemi de, bunda çok büyük etkili oldu.

CRI- Çok ilginç bir karar verilmiş. Çokta erken bir dönemde karar verilmiş. Bunu, aileniz nasıl karşıladı?

T.Y.- Aileme ben bu konuda, son derece müteşekkirim. Çünkü, hep bizlere, toplumun, hakikaten ön planda olan bayanları olmamızı tavsiye ettiler. Özellikle babam. Bizler çıkıp, bir yerlerde temsil etmeliydik, Türk toplumunu. Türk bayanına olan saygıyı ve Türklerin aldığı eğitimi. Biz, ülke içinde ya da dışında temsil etmeliydik. Bu konuda bilhassa babamın, desteği oldu diyebilirim.

CRI- Peki, Çinceye gelelim. Çince, nasıl bir dil sizce?

T.Y.- Çince, bunu herkesin de tanımlayacağı şekliyle, zaten istatistiklere baktığımızda çok rahat ifade edebiliriz, dünyanın en zor dillerinden biri. Kullanım alanı kesinlikle çok yaygın. Bütün Uzakdoğu toplumlarına baktığınızda, yine sosyolojik anlamda incelediğimizde Uzakdoğu'da, Güneydoğu Asya ülkelerinde, yüzde yetmiş ırkının, Çin'den göçtüğünü biliyoruz. Bu halkların zaten temelinde Çince bilmesi söz konusu. Çin'de, zaten kendi içinde ayrılan diyalektler olsun, yine kendi aksanlarıyla kesinlikle çok çok geniş bir dil. Dediğim gibi, kullanım alanı da gittikçe yaygınlaşıyor, hem ticari ilişkilerinden dolayı Çin'in ve ticari ilişkiler adına Çin'e, gelen insanlar, daha sonra etrafta bir izlenim oluşturup, Çin adına merak uyandırıyorlar, işadamları bilhassa ve İnsanlar bu sefer de Çin medeniyetini incelemek, Çin toplumunu, incelemek için, geliyorlar. Turisttik anlamda veyahut akademik anlamda çalışmalar için, geliyorlar. O yüzden dediğim gibi, yurtdışında da gittikçe önemi artıyor Çincenin.

CRI- Çince, öğrenmekte karşılaştığınız zorluklar neler?

T.Y.- Bilhassa, " Hanzi " karakter dediğimiz kısmı. Son derece yabancıyız biz çünkü bu kısma. Latin Alfabesiyle, hayatına, eğitim hayatına başlamış, insanlar olarak. Onların tabiriyle, batıdan geliyorsunuz. Kültür, kesinlikle. Dediğim gibi, bir uçurum oluşmuş arada. Dili, tanımak için, kültürü de biraz tanımak gerekiyor. Her türlü kelimenin karşılığını bulamıyorsunuz. Bulsanız da onu öğrenmeniz, bir süreç gerektiriyor. O yüzden, bu anlamda da zorlandığımı söyleyebilirim.

CRI- Yaşamı direk gözlemlediğinizi biliyorum. Çünkü, çok uzun süredir burada yaşıyorsunuz. Çin'de yaşamı anlatmanızı rica etsem, bana neler anlatırsınız?

T.Y.- Çin'de yaşam adına şunu söyleyebilirim; evet ben, Çinlilerle okuyorum. Çince, öğrendim. Hocalarım Çinli. Arkadaşlarımın büyük bir kısmını, Çinli halk oluşturuyor. Fakat öyle ki, siz dışarıdan geldiğiniz için, bir statünüz var. Yabancı statüsündesiniz. O yüzden hala yabancılarla iletişimde, yine bir avantajınız söz konusu. Çok rahat iletişime geçebiliyorsunuz. Paylaştığınız konular yine çok, denkleşiyor. Çinlilerle de diyelim, onları yadırgamadan, kültürü yadırgamadan, onların dilini iyi kullanarak, saygıyla yaklaşaraktan çok güzel bir arkadaşlık oluşturulabiliyor. Bu konuda kesinlikle bir sıkıntımız yok. Yine yaşama gelecek olursak, bu zamana kadar bir öğrenci olarak gözlemledik hayatı burada. Bir yabancı öğrencinin gözüyle diyecek olursak, yine Çinliler nasıl çalışıyorlarsa, nasıl gayret ediyorlarsa, toplumda bir yer almaya çalışıyorlarsa, aynı deneyimleri biz de yaşıyoruz sık sık.

CRI- Yabancı öğrenciyiz dediniz. Yabancı öğrenci olarak, yabancı bir ülkede eğitim almanın, zorlukları ya da kolaylıkları nelerdir?

T.Y.- En zor kısmı bence, karar vermek. Çünkü ben, zaten sosyal bilim adına okumaya, gelmeye karar verdim Çin'e. Fakat, geldiğimde çok şeylerle karşılaştım. Baktığımda, bir çok Türk arkadaşımız, benden büyük sınıfta olanlar, ticari anlamda bir şeyler okumaya karar vermişler. Çince okuyanlar var. İngilizce eğitim alanlar var. Yalnız benim ki farklı olacaktı. Ben, sosyal bilim adına bir şeyler yapmak istiyordum ve buna karar vermek çok zor. Çünkü, " yapabilecek misin? Emin misin? Bak çok zor! Bak, Çinlilerle okuyacaksın." Bu konuda, Türklerden duyduğum kısmıyla, kesinlikle etkilenmedim diyebilirim. Çünkü, onlar da benimle aynı statüdeler ve onlar zor görüyorlar zaten. Çinli hocalara danıştığımdaysa, "inanılmaz bir şey düşünüyorsun, biz sana bu konuda izin veremeyiz," dediler, gittiğim üniversitede. Ama, sınavlarına hazırlandım, tekrardan mülakatlara katıldım. Dediler ki, " sorun yok o zaman, devam edebilirsin bizim üniversiteye, sosyoloji eğitimi alabilirsin." Dediler, bu şekilde başlamış olduk.

Sevgili dinleyiciler, Sayın Tuba Yalınkılıç' la sohbetimizin ikinci bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040