|
|||||||||||||||||||||
|
Merhaba değerli dinleyiciler. Yeni bir konukla, yeni bir programda daha sizlerleyiz. Bugün ki konuğum, Sayın Umut Ergunsü.
CRI- Umut Bey, programımıza hoş geldiniz. Sohbetimize sizi tanıyarak başlamak istiyorum. Kimdir Umut Ergunsü?
Umut Ergunsü- Hoş bulduk. Ben, şu anda Beijing'de, Çince öğrenmekte olan, bir endüstri mühendisiyim. Yirmi dokuz yaşındayım. Türkiye'de, eğitimimi tamamlayıp, belli bir süre çalıştıktan sonra, Türkiye'de ve yurtdışında, Çin'e gelmeye karar veren, şu anda öğrenciyim.
CRI- Neden Çin'e gelmeye karar verdiniz?
U.E.- Öncelikle, mezun olduktan sonra özellikle, dünyanın neresinde çalışırsam çalışayım, mesela Güney Afrika'da biraz çalıştım, Almanya'da çalıştım. Hep bir Çin imajı ve korkulan bir Çin vardı. Ben de bu, yavaş yavaş bir merak uyandırdı ve sonunda dedim ki, çok yaşım geçmeden ben, ayrılayım bir gideyim, Çin'e bakayım. Bunu yaparken, çok danışmadım, kimseye sormadım. Şunu dedim, giderim, bir hafta sonra baktım olmuyor, dönerim. Hatta annemle de konuşuyorduk, çok zorlama dedi, bana. Çünkü genel imaj, Türkiye'den ve Avrupa'dan baktığımızda, veya başka yerden baktığımızda böyledir diye düşünüyorum. Çok pozitif değildi. Bunun nedeni, kültürün bizden çok farklı olması. Kötü olması değil ama, çok farklı olması. Yemeklerinin çok farklı olması, her şeyi yiyorlar denmesi. Bunlardı sanırım. Yani, yaşamın orada daha zor olacağını düşünüyor olmaktı korkutan şey. Ama, bununla birlikte, tabii diğer çok pozitif olan şey de, ekonominin gittikçe büyüyor olması. Batı, bunu bir tehdit olarak görüyor olsa da, Çin'in içine girdiğinizde, bunun çok onların gelişimine çok katkı sağlayacak bir şey olduğunu düşünmemdi. Bunu tanımak istedim. Bu büyük gücü gelip, dilini de öğrenerek, bir süre sonra belki çalışarak, bu büyük gücü tanımak istedim.
CRI- Ne kadar süredir buradasınız?
U.E.- Benim, on dört ay oldu geleli.
CRI- Çin'e gelmeden önce, bu ülke nasıl bir ülkeydi? Şimdi nasıl bir ülke? Aradaki farklar ne?
U.E.- Çin'e gelmeden önce, korkulacak bir yerdi Çin. Çok farklı bir yerdi. Türkiye'den çok uzak bir yerdi. Aynı zamanda da Türkiye'nin tekstil endüstrisini çökertmeye aday olan, ekonomisiyle gittikçe büyüyen, batıdaki çok ekonomilerin bazı bölümlerini yavaş yavaş tehdit eden. Çin'e geldikten sonra şunu gördüm. Ekonomisi hakkında çok yanlış bir fikrimiz olmamış. Ekonomisi gittikçe büyüyen, büyük güç olmaya doğru giden ekonomi. Şu anda üçüncü büyük ekonomisi, Amerika ve Japonya'dan sonra ve 2020'lerde de en büyük ekonomisi olması öngörülüyor. Yemekleri, benim çok hoşuma giden, bunu daha sonra detaylıca anlatırım. İnsanı, her toplumda olduğu gibi, hem iyi yanları, hem kötü yanları olan fakat, iyi yanlarının benim çok hoşuma gittiği, mesela örnek vermek gerekirse, bana, biraz boyumun uzun olmasıyla da alakalı, çok iyi davranırlar. Hep, boyumla ilgili konuşma açılır ve yardım ederler, yol gösterirler bir şey sorduğumda. Bir kaç ana başlıkta topladığımızda, genel olarak, gelmeden önceki önyargılarımın biraz büyük olduğunu gördüm. Önyargı olduğunu gördüm, öyle diyeyim. Geldikten sonra, tabii ki cennet değil. Bunları daha doğru, ayağı yere basar şekilde bunların, bazılarının doğru, büyük bir bölümünün de doğru olmadığını, biraz gözde büyütülmüş, abartılmış olduğunu gördüm.
CRI- Sizce, yaşıtlarınız nasıl yaşıyor Çin'de ve yaşama nasıl bakıyorlar?
U.E.- Hem benim Çince öğrendiğim üniversitede olsun, hem başka arkadaşlarımın İngilizce öğretmeni oldukları üniversitelere gidip, geldiğimde; Çin'de büyük bir mücadele sonucu, üniversiteye gidiyor öğrenciler, biz de deriz, bir buçuk milyon insan sınava giriyor, burada o kadar çok insan var ki ve üniversiteler çok olmasına rağmen, hala çok az olduğu için, büyük mücadeleyle giriyorlar. Ondan sonra, üniversite şartları da çok rahat olmuyor, onlar için. Mesela, sekiz kişilik odalarda gördüğüm benim. Bizim okuldaki, Çinli öğrencilerin ve 11'de , elektrikleri kapıyorlar. Çok kolay olmayacak bir şekilde üniversiteye giriyorlar ve üniversiteden mezun oluyorlar. Biz, onlara göre çok daha rahat bir şekilde üniversiteye giriyoruz ve çok daha rahat bir şekilde üniversiteden mezun oluyoruz. Yabancılara bakışını düşünürsek, benim gördüğüm kadarıyla yabancılara, iyi bakıyorlar. Yabancılarla birlikte olmaktan hoşlanıyorlar. Özellikle İngilizce biliyorsa bir Çinli, diğer Çinlilerin yanında, yabancıyla İngilizce konuşmak demek, onun için çok iyi bir şey demek. Prestij sağlıyor ona. İki Çinli arasında böyle midir bilemiyorum ama, bir yabancı olduğu zaman, çok yardım ediyorlar karşılıksız.
Sevgili dinleyiciler, Sayın Umut Ergunsü'yle sohbetimizin ikinci bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |