Brezilya-AB Zirvesi'nde krize çözüm arayışları

    Brezilya ile Avrupa Birliği arasındaki ikinci zirve toplantısı, dün (22 Aralık) Rio de Janeiro'da yapıldı. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB dönem başkanlığını yürüten Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin katıldıkları zirvede, ağırlıklı olarak küresel finans krizinin aşılması ele alındı.

    Geçen yılın Temmuz ayında Lizbon'da yapılan ilk Brezilya-AB Zirvesi'nde iki taraf arasında stratejik ortaklık ilişkilerinin oluşturulması planı masaya yatırılmıştı. İki taraf arasında dün yapılan ikinci zirve toplantısında ise söz konusu plan onaylanarak buna ilişkin eylem programı belirlendi. Brezilya Devlet Başkanı da Silva, zirvenin ardından düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu:

    "Son zirve, Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizin derinleştirilerek stratejik ortaklık ilişkilerinin oluşturulmasına ilişkin eylem programının başlatılmasına karar verilmesiyle önem kazandı. Bu, aramızdaki diyalog ve işbirliğinin temel taşını oluşturuyor. Ortaklık ilişkilerinin kurulması, ortak çıkarlarımıza ve uluslararası işlerde savunduğumuz ilke ve değer yargılarına dayanıyor. Küresel çapta ciddi belirsizliklerin ve çalkantıların yaşandığı bugünlerde, ülkelerimizin ve uluslararası toplumun çıkarlarını birlikte koruyarak önemli sorunları birlikte çözmeye ihtiyacımız var."

    Zirvede belirlenen eylem programında, dünya barışı ve güvenliğinin çok taraflı mekanizmaların güçlendirilmesiyle pekiştirilmesi; Brezilya ile Avrupa Birliği arasında ekonomi, toplum ve çevre ile bilim, teknoloji ve yenilik yaratma alanlarındaki işbirliğinin hızlandırılması; gelişmekte olan ülkelerin gelişmesine güç katan bölgesel ve üçlü işbirliğinin yoğunlaştırılması; eğitim ve kültür alanlarındaki temasların artırılması yer alıyor. Lula, ortaklık ilişkilerinin oluşturulmasıyla iki taraf arasında makro ekonomi ve finans konularındaki iletişim için yeni bir kanal açıldığını söyledi.

    Tüm dünyayı etkisi altına alan finans krizi, zirvenin önemli gündem maddelerinden biriydi. Zirveden sonra yapılan ortak açıklamada, mevcut küresel finans sisteminin yapısı ve oluşumunda kararlılıkla reform yapılması ve reformla ilgili ortak ilkeler belirlenmesinin benzer krizlerin önlenmesi için taşıdığı önem vurgulandı. Basın toplantısında konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, uluslararası finans sisteminde ve dünyanın yönetiminde derinlemesine reform yapılması için AB ve Brezilya'nın ortak seslerini duyurmaları gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

    "Uluslararası finans sisteminde ve dünyanın yönetiminde derinlemesine reform yapılması yönünde ortak çağrıda bulunmalıyız. Tutumlarımız arasında eşgüdüm sağlayarak önümüzdeki yıl Londra'da düzenlenecek G-20 Zirvesi'nde finans denetimi sistemi konusunda ortak tavır sergilemeliyiz."

    Finans krizine rağmen Brezilya ile AB arasındaki ticaret hacmi, bu yıl yüzde 26 oranında artarak 77 milyar doları geçti. Bu rakam, Brezilya'nın toplam dış ticaret hacminin yüzde 22'sini oluşturdu. Avrupa Birliği ülkelerinden Brezilya'ya yapılan doğrudan yatırımlar ise 2007'de 18 milyar doları bularak Brezilya'ya yapılan yabancı doğrudan yatırımlarda yüzde 54'lük bir pay aldı. AB'yle ticaret hacminin daha da artması için geniş potansiyel bulunduğuna işaret eden Brezilya Devlet Başkanı, zirve kapsamında düzenlenen Brezilya-AB İş Konseyi Toplantısı'nda şunları kaydetti:

    "İşbirliğinin kapsamını genişletmek için AB'yle ortak çaba harcayacağız. İşletmelerimize ve işçilerimize yarar sağlayacak bu işbirliği, dünya ekonomisi için de bir katkı olacaktır. Ticareti ve yatırımı artırmak için Güney Ortak Pazarı ile Avrupa Birliği arasındaki anlaşmazlıkları gidererek daha esnek bir tutum izlemek zorundayız."

    AB Komisyonu Başkanı Barroso da var olan sorunlara karşı Brezilya'yla ortak çaba harcayacaklarını vurgulayarak şunları belirtti:

    "Başta mevcut küresel finans ve ekonomi krizi ile Doha Turu Görüşmeleri'nin yeniden başlatılması olmak üzere önemli küresel sorunlara karşı ortak çaba harcamaya karar verdik. Ortak çıkarlara sahip olduğumuz için yeni bir küresel ekonomi sistemi oluşturmak için elele vermek zorundayız."