|
|||||||||||||||||||||
|
"Meydan yerinde kampana vurdu.
Neredeyse koğuşların kapıları kapanır.
Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz:
8 yıl...
Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim.
Yaşamak:
seni sevmek gibi ciddi bir iştir.
Nazım Hikmet"
Canım Kızım,
İnsanların umutlarını yeni bir yıla taşımaya hazırlandığı günlerden merhaba,
Bu sıralar Çin ile ilgili haberlere bakıldığında, 1978 yılından beri uygulanan reform ve dışa açılma politikalarının 30'uncu yıldönümüyle ilgili haber ve yorumların fazlalığı dikkat çekiyor. Ben de bu sıralar mektuplarımda bu konulardan bahsetmek istiyorum.
Bu mektubumda Avrupa Birliği Genel Sekreterliğİ'nden Dr.Burak Erdenir'in "Ekonomisi, kapitalizmin krizine çare olarak gösteriliyor" üst başlıklı ve "Çin, 'Deng'eleyen aktör" başlıklı yazısından bölümler aktaracağım. Aslında yazının ana fikri şu sözlerde özetlenmiş:
"Çin, 1.9 trilyon dolarlık döviz rezerviyle küresel ekonomik krize çare olarak gösteriliyor. Dünyanın en kalabalık ülkesi, 1970'lerde Batılıların 'çare kapitalizm' önerileri dikkate almayarak bu noktaya geldi. IMF, Çin'in 2009'da da yüzde 9 oranında büyümesini bekliyor."
Yazının girişinde şu sözler yer alıyor:
"Efsanevi lideri Deng Xiaoping'in öncülüğünde 1978 yılında başlayan dışa açılma ve reform süreciyle Çin Halk Cumhuriyeti, ekonomik büyüme ve sosyal dönüşümde bir mucizeyi gerçekleştirdi. 30 yıl boyunca ortalama yüzde 9,4'lük inanılmaz bir büyüme oranıyla sadece bir kuşakta 500 milyon Çinliyi yoksulluk sınırından yukarı çekmeyi başardı. İşin ilginç yanı Batılı gözlemciler 1970'lerde Çin'in kurtuluşunu kapitalizmde görüyorken, tam 30 yıl sonra 2008 küresel krizi sonrasında komünist Çin ekonomisi kapitalizmin kurtarıcısı olarak belirdi. ABD'deki tüketim çılgınlığının yarattığı küresel makroekonomik dengesizlikleri düzenleyebilecek en güçlü aday olarak görülüyor Çin…"
Yazıdan bazı bölümler ise şöyle:
"ABD ile Çin arasındaki tüketim uçurumu da küresel dengesizlikleri körüklemişti. Özel tüketim harcamalarının GSYİH içindeki payı Çin'de yüzde 35'lere kadar gerilerken bu oran iki misliyle ABD'de yüzde 70'e ulaşmıştı. Çin ekonomisinin dünya ekonomisini de yakından ilgilendiren yüksek cari işlemler fazlası Çinlilerin tüketim yerine tasarrufa yönelmesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim sistemine olan güvensizlik ve gelecek kaygısı nedeniyle tüketmekten kaçınmaktadır Çinliler. Gerçekten de sosyal güvenlik ve emeklilik sistemi nüfusun ancak yüzde 15'lik bir bölümünü kapsamaktadır. Tasarrufların önemli bir bölümü getirisi düşük Amerikan Hazine bonosuna yatırılarak ABD'nin büyük cari açığı finanse edilmektedir. Diğer bir deyişle, Çin'in yoksul köylüleri Amerikalı tüketicileri finanse etmişlerdir yıllarca. Bu sayede ABD yılda ortalama 1 trilyon dolara yakın bir miktarı borçlanarak vatandaşlarının düşük faiz oranlarıyla gayrimenkul alımını finanse etmiştir. Cari işlemlerdeki bu küresel dengesizlikler, kriz sonrasında gözlerin Çin'e çevrilmesine neden olmuştur.
"Peki, Çin finansal krizden çıkışa katkıda bulunacak küresel dengesizliklerin giderilmesinde ne kadar etkili olabilir? İhracata dayalı ekonomisiyle Çin'in krizden etkilenmemesi pek mümkün değil. Yine de 1,9 trilyon dolara ulaşan uluslararası rezervleriyle ve dinamik yatırım ortamıyla büyük ekonomiler içinde istikrarını korumayı başaran nadir ülkelerden. Nitekim Çin hükümeti daralan ekonomiye önlem olarak 4 trilyon Yuan (yaklaşık 586 milyar dolar) miktarında bir harcamayı öngören teşvik paketini onayladı. Paketin amacı ihracata dayalı Çin ekonomisinde azalan dış talep karşısında iç talebi canlandırmak. Hükümet böylelikle büyümeyi yüzde 8'in altına düşürmemeyi ve işsizliği tahammül edilebilir bir seviyede tutmayı amaçlıyor. Son iki yılda kaydedilen yüzde 11-12'lik büyüme oranlarının gerisine düşülecek olsa da IMF tahminlerine göre yüzde 8 gibi bir büyüme oranıyla 2009 yılında dünya üretimindeki artışın yarıya yakını Çin kaynaklı olacaktır.
"Teşvik paketinin getireceği mali genişleme sayesinde Çin cari fazlasını azaltarak, küresel dengesizliklerin düzeltilmesine katkıda bulunabilir. Hükümet sosyal güvenlik, eğitim ve emeklilik sistemlerini güçlendirdiği ölçüde, Çinliler de tasarruflarını kısıp, harcanabilir gelirlerinin daha yüksek bir oranını tüketime aktaracaklardır. İhracat yerine tüketim, Çin ekonomisinin yeni büyüme motoru olabilir. İç talebin canlanmasıyla ithalat yükselecek, dış fazla dengelenecek, en önemlisi küresel dengesizliklerde iyileşme kaydedilecektir.
Her şey bir yana, Çin kaynaklı tüketimin ABD'nin yerini almasını beklemek yanıltıcı olacaktır. Zira geçen yıl 1,3 milyar Çinli 1,2 trilyon dolarlık tüketim yaparken, 300 milyon Amerikalı 9,7 trilyon dolarlık tüketim yapmış. Zaten dengesizliklerin ve krizin kökeninde bulunan Amerikanvari bir tüketimi referans almak doğru da değil. Diamond'ın hesaplamalarına geri dönersek; 1,3 milyar Çinli Amerikalılar kadar tüketmeye başlarsa dünyada tüketimin her alanda yaklaşık iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Daha da inanılmazı tüm dünya, Amerikalılar kadar tüketse dünya nüfusunun, diğer değişkenler sabit kalmak üzere, 72 milyarlık bir etkisi olurmuş. Çin'in kriz ortasında yöneldiği mali genişleme, kaydedeceği büyüme ve Çinlilerin artan tüketimleri dünya ekonomisine önemli katkı sağlayacak olsa da küresel makroekonomik dengesizliklerin giderilmesi pek kolay olmayacak."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
19 Aralık 2008
"Dudak Payı
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
Sunay Akın "
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |