AB'ye üye 27 ülkenin liderleri yarın (11 Aralık) Brüksel'de bir araya gelerek ekonomiyi canlandırmayı amaçlayan plan, enerji ve iklim politikaları ile Lizbon Antlaşması'nın geleceği olmak üzere üç önemli konuyu ele alacak. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, önceki gün düzenlenen basın toplantısında liderleri, "somut ortaklık ruhu" göstererek bu üç sorunun üstesinden gelip Avrupa ve dünya halkına AB'nin kriz karşısındaki beraberlik ve kararlılığını göstermeye çağırdı.
AB'nin reel ekonomisini kurtarmak, bu zirvenin en önemli gündem maddelerinden biri olacak. Uluslararası finans krizinin etkisiyle zaten uzun süreli bir durgunluğa giren Avro Bölgesi'nin ekonomisi, bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde ardı ardında yüzde 0.2'lik eksi büyüme gerçekleştirdi. Bölge ekonomisi, beklenmedik bir şekilde ABD'den önce gerilemeye sürüklenmiş oldu. Bununla beraber, AB'nin ekonomisi de gerileme eşiğine geldi.
Üye ülkelerin finans kriziyle tek başlarına mücadele etmeye çalışmasını önlemek ve üyeler arasında eşgüdüm sağlamak üzere, AB Komisyonu 26 Kasım'da toplam değeri 200 milyar avroyu bulan bir ekonomiyi canlandırma paketi ileri sürdü. Ancak bunun yalnızca 30 milyar avroluk kısmı AB'den, geri kalan 170 milyar avroluk kısmı ise üye ülkelerin ceplerinden çıkacak. Bu nedenle söz konusu plan bazı ülkeler tarafından kuşkuyla karşılandı.
AB'nin en büyük ekonomik topluluğu olan Almanya, planı herkesten önce soğuk karşılayarak, kendilerince hazırlanan ekonomiyi canlandırma paketinin şu anki durumu göğüslemek için yeterli olduğunu, bu nedenle ekonomiyi daha da canlandırmaya gerek olmadığını savundu. Polonya gibi ülkeler ise, AB'nin planında hedeflenen miktara ulaşmanın zor olacağını söylediler. AB Komisyonu, üye ülkelerden, pakete yapacakları maddi katkı konusunda taahhütte bulunmalarını istedi. Ancak Birlik içinde yaşanan fikir ayrılıklarından dolayı, bu taahhütler de henüz açıklanmadı. AB Komisyonu, AB ülkeleri tarafından hazırlanan planların toplam boyutunun AB'nin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1'ine bile denk gelmediğini ve kısa bir zaman içinde istenen standartlara ulaşmanın da çok zor olacağını kabul etti. İşte bu nedenlerle, yarın başlayacak zirvede AB Komisyonu tarafından hazırlanan ekonomiyi canlandırma paketi üzerindeki tartışmaların çok yoğun geçeceği tahmin ediliyor.
Enerji ve iklim sorunlarında taahhütlerin yerine getirilmesi de zirvede tartışılacak diğer bir önemli sorun olacak. AB, geçen yılın Mart ayında düzenlenen zirvede iddialı bir enerji stratejisi onaylayarak, 2020 yılına kadar sera gazlarının boşaltımının 1990 yılına göre en az yüzde 20 oranında azaltılması, yenilenebilir enerjilerin kullanım oranının yüzde 20 artırılması ve tek bir kere kullanılan enerjilerin de yüzde 20 azaltılması konusunda söz verdi.
Bu stratejinin yerine getirilmesi için AB Komisyonu Ocak ayında enerji ve iklimle ilgili bir plan ileri sürerek, kirletici maddelerin boşaltımının azaltılması ve enerji tasarrufu konusunda üye ülkelerin üstlenmesi gereken ayrıntılı hedefleri belirledi. Mart ayında düzenlenen zirvede AB liderleri söz konusu hedeflere ulaşılması için takvim ve temel ilkeler saptadı; bu yıl içinde konu üzerinde bir siyasi anlaşmaya varılması ve önümüzdeki yıl da yasamaya götürülmesi öngörüldü. Ancak şu ana kadar Almanya ve İtalya ile Polonya gibi Doğu Avrupa ülkeleri, plana katılacak ülkelerin yükümlülüklerine ilişkin maddelere karşı tavırlarını saklı tutmaya devam ettiler. Son zamanlarda tüm dünyayı etkisi altına alan finans krizi ve ekonomide görülen gerileme ise, söz konusu planın onaylanmasını daha da zorlaştırdı. Bunun üzerine AB Komisyonu Başkanı Barroso, enerji ve iklimle ilgili paketin öngörülen tarihte hayata geçirilmesinin AB'nin uluslararası saygınlığıyla ilişkili olduğunu, ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmanın AB'nin enerji tasarrufu ve iklim değişikliğini göğüsleme çabalarından vazgeçeceği anlamına gelmediğini, tam tersine, bu planların hayata geçirilmesinin AB'nin ekonomik ve finansal krizlerin üstesinden gelmesine yardımcı olacağını söyledi. Buna rağmen, söz konusu plan hakkında zirvede ne gibi bir sonuç alınacağını şimdiden kestirmek bir hayli zor...
Öte yandan "bayılmak üzere" olan Lizbon Antlaşması'nın kurtarılması da, son zirvede gündeme gelecek bir diğer önemli sorun. AB liderleri, geçen yılın Aralık ayında başarısızlığa uğrayan AB Anayasa Antlaşması'nın yerine Lizbon Antlaşması'nı imzaladı. Tüm üye ülkelerde onaylanıp önümüzdeki yılın başında yürürlüğe girmesi öngörülen Lizbon Antlaşması, beklenmedik bir şekilde İrlanda'da Haziran ayında yapılan halk oylamasında reddedildi ve böylece AB'nin anayasa saptama süreci bir kez daha yenilgiye uğramış oldu. Ekim'de düzenlenen zirvede Lizbon Antlaşması'nın da ele alınması öngörülmüştü. Ancak patlak veren finans krizinden dolayı piyasayı kurtarma sorunu ön plana alındı; Lizbon Antlaşması'nın görüşülmesi de yarınki zirveye ertelendi.
Yorumunuzu Gönderin
AB'ye üye 27 ülkenin liderleri yarın (11 Aralık) Brüksel'de bir araya gelerek ekonomiyi canlandırmayı amaçlayan plan, enerji ve iklim politikaları ile Lizbon Antlaşması'nın geleceği olmak üzere üç önemli konuyu ele alacak. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, önceki gün düzenlenen basın toplantısında liderleri, "somut ortaklık ruhu" göstererek bu üç sorunun üstesinden gelip Avrupa ve dünya halkına AB'nin kriz karşısındaki beraberlik ve kararlılığını göstermeye çağırdı.
