|
|||||||||||||||||||||
|
Krizi fırsata kim çevirir?
Bu sorular bizi çelişkili bir sonuca götürüyor. Türkiye'nin yaşanmakta olan küresel krizi fırsata dönüştürmesi çok zor, buna karşılık tek tek bireylerin, tüketicilerin, yatırımcıların, firmaların, bankaların krizi fırsata dönüştürme şansı var. Ancak onların bu fırsatı kullanması Türkiye'nin krizi fırsata dönüştürmesini sağlamıyor. Bunu sağlamak hükümete bağlı. Hükümet ise krizin olası sonuçlarını doğru okuyup gerekli önlemleri zamanında almadığı için, krizi fırsata dönüştürmek şöyle dursun, ekonomimizin krize doğru sürüklenmesini hızlandırdı. Krizi fırsata dönüştürmek isteyenler var idiyse, tam da onların aradığı ortam oluşmuş oldu.
Bu noktada sorulması gereken bir soru daha var: Türkiye'nin, altı yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı altında 2008 yılında gelinen noktada küresel krizi fırsata çevirme şansı var mıydı? Yoksa bu, krizi doğru okuyamayan hükümetin halkı oyalamak için ortaya attığı bir slogan mıydı?
Türkiye ekonomisi, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den 2007 ortalarına kadar süren dönemde, dünyadaki likidite bolluğundan ve "hormonlu" büyümeden yararlanarak oldukça hızlı büyüdü. Bu dönemde ekonomimizin dış kaynağa bağımlılığı azalmadı, arttı.
Ekonomimiz büyüdükçe dış açığımız da büyüdü. 2007 ortalarında ABD'de başlayıp küresel finans sistemini ve daha sonra reel ekonomiyi sarsan, küresel likiditeyi kurutan ve sermaye hareketlerinin yönünü değiştiren krizin, bizimki gibi dış kaynağa bağımlı bir ekonomiyi olumsuz etkilememesi mümkün değildi. Bu durumda hükümetin, "krizi fırsata dönüştürme" fantezisini bir kenara bırakıp, olası zararı en aza indirmek için tüm kesimlerle el ele verip çözüm yolları araması gerekirdi.
ABD'de ölümüne tüketimin sonu
Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen "Global Finansal Kriz ve Türkiye'ye Etkileri" konferansında konuşan Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Arvid Lukauskas, ABD yönetiminin krizi önlemek için altına girdiği yükümlülüğün 7.8 trilyon doları bulduğunu açıkladı. Yeni Başkan Obama'nın göreve başlar başlamaz ilk iş olarak devreye sokmayı planladığı ekonomiyi canlandırma paketinin bu toplama yaklaşık 1 trilyon dolar daha eklemesi bekleniyor. Lukauskas'a göre krizin bundan sonraki aşamasında bu kez doların ciddi baskı altında kalması ve değer kaybına uğraması olası.
ABD'de gerçek geliri yıllardır ciddi artış göstermeyen geniş kitlenin tüketim iştahını besleyen etken konut fiyatlarının çılgınca artmasıydı. Bunun ardında ise sorumsuzca açılan konut kredileri vardı. Lukauskas'ın bununla ilgili olarak verdiği örnek çarpıcıydı. Çalışmak üzere Amerika'ya gelen ve İngilizce bile bilmeyen, yıllık geliri 18 bin dolar olan bir Meksikalı çilek üreticisine 700 bin dolarlık konut kredisi açılmıştı.
Konut fiyatları tırmanırken evlerinin değer artışını nakte dönüştürerek ve borçlanarak tüketmeye devam eden Amerikalı tüketici, konut balonu patlayınca son dayanağını da yitirdi ve 1991'den beri ilk kez özel tüketim harcamaları düşmeye başladı. 2007'de GSYİH'nın % 72'sini oluşturan özel tüketim harcamaları düşünce ekonomi resesyona girdi. Şimdi trilyon dolarlık canlandırma paketleriyle resesyon aşılmaya çalışılıyor.
ABD'de tüketim çılgınlığının doruğa tırmandığı Noel alışverişine Şükran Günü'nü izleyen cuma günü start verildi. İndirimli satışların cuma sabahı saat 5'te başlayacağını ilan eden bir Wall Mart mağazası önünde kuyruğa giren binlerce kişi kapılar açılmadan içeriye girmeye çalışınca izdiham yaşandı ve bir Wall Mart görevlisi ayaklar altında kalarak öldü.
İngilizcede "tüketim" sözcüğünün karşılığı olan "consumption" sözcüğü aynı zamanda "ince hastalık" ya da "verem" anlamına da geliyor. Bu krizin gelmekte olduğunu iddia ettiği için kriz çıkana kadar gözden düşen ekonomist Stephen Roach, Amerikalıların şimdi "tüketimden ölmekte olduğunu" yazarken sorumsuzca tüketime dayalı büyümenin verem gibi bir illet olduğunu da ima ediyor aslında.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |