|
|||||||||||||||||||||
|
İki yıl önce, yine Mumbai'da trende meydana patlamalarda, 200'den fazla kişi ölmüştü. Ancak iki yıl önceki saldırıdan farklı olarak, önceki akşam Mumbai'da düzenlenen terör saldırıları gizli şekilde bomba yerleştirilerek gerçekleştirilmedi. Silahlı kişiler doğrudan sivil hedeflere saldırdı. Saldırı hedefleri arasında Hindistan'ın iki ünlü beş yıldızlı oteli Taj Mahal ve Oberoi de vardı. Yüzlerini kapatan teröristler, otomatik silahlarla otellere girip, masum insanlara ateş açtı.
Kamuoyunda, Mumbai'daki bu terör saldırılarının bağımsız bir olay olmadığı görüşü hakim. Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de bundan önce çok sayıda terör saldırısı meydana gelmişti. Özellikle 13 Eylül'deki patlamaların Yeni Delhi'nin merkezindeki en işlek alışveriş merkezinde meydana gelmesi, dünyanın dikkatini çekti. Hindistan'ın kuzeydoğu kesimindeki Assam eyaletinin en büyük kenti Guwahati'de 30 Ekim günü tekrar patlama olayları meydana geldi. Bu patlamalar, onlarca kişinin ölmesine ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden oldu. Bu yılın başlarından beri, Hindistan'da 800'e yakın terör saldırısı düzenlendi, bu sayı daha son üç yılın toplamını aştı.
Gözlemciler, Hindistan'da sıkça terör saldırısı düzenlenmesinin nedenlerini şöyle sıraladı:
Öncelikle, Hindistan'daki milliyetler ve dinler arasındaki çatışmalar ciddileşiyor. Hindistan, çok sayıda milliyet, ırk ve dinin yaşadığı bir ülke. Vatandaşların yüzde 80'i Hindu, ancak dünyadaki belli başlı dinlerin hemen hemen hepsi Hindistan'da mevcut, özellikle toplam nüfusun yüzde 12'sini oluşturan Müslümanlar, Hindistan'da önemli bir konuma sahip. Hindistan'ın binlerce yıllık tarihinde, dinler arasında kanlı çatışmalar yaşandı. Hindistan, bir süre Güney Asya'ya hükmetti. O zamanlar İngiltere'ye bağlı olan Hindistan bugünkü Hindistan, Pakistan ve Bangladeş topraklarını kapsıyordu. İngiliz sömürgecilerin kışkırtmasıyla Hindistan ve Pakistan'ın bölünmesi ve daha sonra üç kere patlak veren Hindistan-Pakistan savaşı, Hindu dini ile İslamiyet arasındaki çatışmayı şiddetlendirdi. Bu nedenle dinler arası çatışma, öteden beri Hindistan'daki kargaşanın esas nedenidir. Bunun yanı sıra, bağımsızlık isteyen güçler de Hindistan'da şiddet olaylarının kaynaklarından biri durumunda.
İkincisi, yoksullar ile zenginler arasında büyük mesafe bulunuyor. Karmaşık tarihi ve sosyal nedenlerden dolayı, Hindistan'daki fakir-zengin mesafesi, din ve ırk gibi unsurlarla da ilişkili. Bununla birlikte, ekonomik dengesizlik daha karmaşık uluslararası unsurlarla birleşiyor, böylece terörizmin ortaya çıkması, gelişmesi ve şiddet olaylarının sıkça düzenlenmesi için elverişli zemin oluşuyor.
Üstelik, günden güne ciddileşen teröre karşı, Hindistan'ın terörle mücadele önlemleri yeterli değil. Terör güçlerine vurulan darbenin yeterli olmaması da Hindistan'da sürekli terör saldırıları meydana gelmesine yol açan doğrudan bir etken olarak kabul ediliyor. Son yıllarda aşırı dinci güçlerin terör saldırılarının sorumluluğunu üstlenmesine rağmen, Hindistan'ın güvenlik birimleri şimdiye kadar herhangi bir teröristi tutuklayıp cezalandıramadı. Hindistan Başbakanı Manmohan Singh dün yaptığı konuşmada, hükümetin polis ve istihbarat birimlerinde reform yapıp bu birimleri güçlendireceğini ve terör olaylarını soruşturmakla görevli verimli bir federal araştırma kuruluşu kuracağını belirtti. Hindistan halkı, hükümetin bu planı bir an önce hayata geçirip, teröristleri caydırabilmesini ve insanları terör saldırılarının getirdiği panikten kurtarmasını bekliyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |