|
|||||||||||||||||||||
|
Reform ve dışa açılma siyasetinin uygulanmaya başladığı 1978 yılından bu yana geçen 30 yıl içinde, Çin ekonomisi ve toplumunda tüm dünyanın dikkatini çeken hızlı bir gelişme kaydedildi. "Çin mucizesi" olarak adlandırılan bu gelişmeyle, yalnızca bir milyar 300 milyon Çinlinin giyinme ve beslenme sorunu çözülmekle kalmadı, tüm dünya da bundan yarar gördü.
1978 yılından önce Çin, ancak kendine yeten kapalı bir ekonomik topluluktu. Reform ve dışa açılma girişimiyle bu büyük ülke kapılarını dünyaya açtı. Günümüzde dünya, Çin'e giderek daha çok ihtiyaç duyuyor. 30 yılın ardından, Çin'in dış ticarete bağımlılık oranı yüzde 60'ı geçti. Çin, artık ekonomik küreselleşme sürecinin önemli aktörlerinden biri haline geldi. Bu konu hakkında APEC'in eski üst düzey yetkilisi Wang Yusheng şunları söyledi:
"Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Çin'de yoksulluk belli oranda ortadan kaldırıldı. Reform ve dışa açılma siyasetinin uygulandığı 30 yıl sürecinde ise ülkede hızlı gelişmeler yaşandı. İlk etapta halkın kalkınması sağlandı. 30 yıl içinde Çin'in devlet gücü gözle görülür şekilde yükseldi. Çin, bugün uluslararası arenada yeri doldurulamaz bir öneme sahip."
Çin'in 2007 yılındaki gayri safi yurtiçi hasılası, dünya toplamının yüzde 6'sını oluşturdu. Bu oranla Çin, dünyanın ekonomik büyümesine yüzde 17'den fazla katkı yaptı. Uluslararası Para Fonu tarafından Ekim 2007'de yayımlanan raporda, dünya ekonomisinin sürekli değişmesi sürecinde, Çin'in ABD'nin yerini alarak, dünyanın ekonomik büyümesine en büyük katkıyı yapan ülke olduğu belirtildi.
Çin Ticaret Bakanlığı tarafından bu yıl açıklanan istatistiklere göre, dünyanın 500 güçlü işletmesinden 480'inin Çin'de yatırımı bulunuyor. Son 30 yılda Çin'e 760 milyar ABD doları girdi.
Wang Yusheng, Çin'in gelişmesinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisinden bahsederken şöyle konuştu:
"Çin'in gelişmesi, temsil niteliği taşıyor. Örneğin Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin benzeri yollarla gelişmesi mutlaka tüm uluslararası yapıyı değiştirecektir. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ekonomik sistem içindeki payları daha önce nispeten düşüktü. Bu oran ilk önce yüzde 39'a, şimdi ise yüzde 49-50'ye ulaştı. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin gelişmesiyle çok kutuplu dünyanın gelişmesi de hız kazandı."
Dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi olan Çin'in hızla gelişmesi, dünya ekonomisinin gelişmesi yönünde büyük bir itici güç olmanın yanı sıra, dünya ekonomisinin istikrarına da önemli katkılar sunuyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |