Münevver Olcaysoy: "Burada da başka bir güzellik  gördüm."

Sevgili dinleyiciler, Sayın Münevver Olcaysoy'la sohbetimizin ikinci bölümüyle sizlerleyiz.

CRI- Hemen Çin insanın, felsefesine girelim, kitabınızda da var madem. Sizce, Çinli insanın yaşama bakışı, batı insanın yaşamı için, mucizeler yaratabilecek ölçüde mi?

M.O.- İnanıyorum! Hatta buraya geldiğim zaman, bir ferahlık, akabinde de yeniden bir umut doğdu içimde. Sanki ben, onlarla yaşamışımda, bir şeyleri daha önceden biliyormuşum da, bu kitabı yazma cesaretinde bulunmuşum gibi geldi. Çinli insanın felsefesi, biliyorsun Çin, hakikaten kapalı kalmış. Daha öncede konuştuğumuz gibi. Ama Çin, kendi mucizesini yaşıyor. Yani, bunca kalabalık, aslında bu gördüğümüz güzellikler, bölgeselde olabilir. Her ülkenin sorunları var. Her ülkede zor şartlarda çalışanlar var. Az kazanan var, çok kazanan var. Ama, her şeye rağmen, o insanlardaki isyankar olmama olayı. Adanmışlık, yaptığı işi bir gizem gerçekleştirirmişçesine gibi odaklanarak yapmak. Bunlar önemli şeyler. A! Bir de anı yaşadıklarını düşünüyorum ben. Yani, geçmişte kalmamak. Gelecek, tabii ki geleceği düşüneceksiniz. Ama, o an, yaptığınız işi en iyi şekilde yapmak da işin sihri, diye düşünüyorum. İşin büyüsü burada diye düşünüyorum.

CRI- Peki, siz tarihi yerleri gezdiniz. Neler etkiledi sizi?

M.O.- Tarihi yerlerde, işte orada da ben, bir sabrı gördüm. Adanmışlığı gördüm. İnsanların kendisine, saygısını fark ediyorsunuz. Yani, Çinli de tarihi yerleri sizinle geziyor. Onu fark ettim. Çin Seddi, çok uzun yıllar yapılmış olması, büyük emek harcanmış olması. Hep ince işlerde büyük bir sabırla çalışılmış olması. Onu fark ediyorsunuz. Güzel yani, her şeyiyle ben, çok etkilendim. Umduğumdan çok daha farklı, özel şeyler buldum. Evrende bir birlik yasası vardır. Aslında her şey bir bütün. Bizden bire, birden bize. Zaman mevhumunda, evrensel tanımlamalarda, bazen "an- o an" deriz, sıkıştığımız zaman, onu fark ederiz aslında. Bütün bunların hepsini yaşayan bir ülkeye, ziyarete gelmişim gibi geldi. Biraz mistik ve gönül bağları kurduk. Umarım, o gönül bağları aramızdaki sağlam köprünün temeli olacak.

CRI- Şunu sormak istiyorum. Bir yabancı olarak, kısa bir süre geçirdiniz Beijing'de. Çinli insanın, yabancıya bakışı nasıl?

M.O.- Orada da şeyi fark ettim. Ne var. En fazla otellerde, hizmet edenlerle muhatap oluyoruz. Başka Avrupa ülkelerine de gittim. İsim vermek istemiyorum. Ülke adı da vermeyeceğim. İlk defa yurtdışına çıkmıyorum. Ama, orada zaman zaman, ya bizim, ülkemizin gençleri çok daha güzel çalışıyor. Çok daha güler yüzlü çocuklarımız var. Helal olsun bize diyip, servisimiz konusunda onura olmuştum, mukayese ettim ister istemez. Burada da başka bir güzellik gördüm. Yani, burada da bir yakınlık, samimiyet, hizmet ederken, dünyanın en büyük ve en güzel işini yaparmışçasına hizmet ettiklerini fark ettim. O da çok hoşuma gitti. Kendinizi değerli hissediyorsunuz. Bu çok önemli.

CRI- Bir ülkeyi tanımak ve tamamen yorumlamak için, yemekleri de çok önemli bir unsur. Çin yemekleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

M.O.- Çin yemeklerinde de bizim, alışık olmadığımız bir mutfak olarak kulağıma gelmişti zaten. Ama, şunu gördüm; mutlaka o mutfaktan bize uygun bir şeyler var. Özellikle zaten, çok yağlı, çok ağır yemekler normalde de yemiyorsanız. Kendinize uygun bir şeyleri mutlaka bulursunuz. Bir de burada bir şey daha dikkatimi çekti. İşte ben, bir akşam, İtalyan Lokantası'nda yemek yedim. Bir akşam, Kentucky Fried Chicken' a gittim. Yani, her şeyi bulmak mümkün. Yemekler konusunda da bir sıkıntı yok.

CRI- Peki Münevver Hanım, bize vakit ayırdığınız için, çok teşekkür ediyorum.

M. O.- Ben, teşekkür ederim.

Sevgili dinleyiciler, yaşam hızla akıp giderken, kazançlarınız hep, sevgi, dostluk ve başarı olsun.

Mutluluk peşinizi hiç bırakmasın diyorum.

Hoşça kalın.