|
|||||||||||||||||||||
|
Mehmet Ali Birand
9 Ekim 2008
Posta
Çin'deki inanılmaz gelişmeyi, sadece bu yıl yaşanan iki olay daha da perçinlemiş. İnsanların özgüveni artmış. Kendilerini, fakir yüzbinlerle özdeşleştirmiyorlar. Amerika ile, Rusya ile yarışan bir büyük devlet olduklarını ilk defa açıkça hissetmeye başlamışlar. Rakamlara baktığınızda (yandaki kutular) bu büyüklüğün ne olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Çinliler'i gururlandıran ilk olay, Olimpiyatları böylesine mükemmel bir şekilde gerçekleştirmeleri. Diğeri de geçen hafta uzayda ilk defa astronot yürütmeleri. 2015'te ilk uzay istasyonunu kuracaklar, 2020'de de Ay'a ilk Çinli ayak basacak. Böylece ABD ve Rusya'dan sonra, uzayda söz sahibi üçüncü güç olacaklar.
Beijing'den sonra, bir de Şangay'a gidecek olursanız Çin'in nasıl dev adımlarla ilerlediğini anlarsınız. Size ne Şanghay'ın, ne de Hanoi'nin muhteşemliğini anlatacağım. Daha önce de dediğim gibi, görmeden anlayamazsınız. Hem tek parti ile otoriter bir rejimi, hem de liberal bir ekonomiyi bir arada yürütmeyi başaran Çin, bu tempoda dünyadaki dengeleri kolaylıkla değiştirecek bir noktaya geliyor.
Hele ABD'nin, Irak istilası ile "dünyanın jandarmalığının" sonuna geldiğini düşünür ve de son ekonomik depremden çıkamazsa, Çin'in konumunun çok daha hızla güçleneceğini söylemek falcılık olmaz.
Avrupa derseniz, Çin ölçüsündeki hesapların içinde dahi yok.
40-50 yıllık süreç içinde, dünyayı artık ABD ve Avrupa değil, Uzak Doğu şekillendirecek. Değeri yükselen ülkeler ise, Çin-Hindistan-Rusya-Japonya olacak...
Hafta başından bu yana, sizlere Çin izlenimlerimi, büyük ekonomik patlamanın karşısındaki şaşkınlığımı anlattım. Çin'i yere göğe koyamadım.
Ancak yanlış anlaşılmasın. Çin'in öteki yüzü de var. Ve sadece bahsettiğim o birkaç büyük kentten oluşmuyor. Beijing-Şangay ve Hong Kong'daki kişi başına gelir 20 bin dolarlara kadar çıkarken, ülkenin diğer bölgelerinde 1.700 dolara düşüyor.
İşte Çin, böylesine çelişkilerle, çarpıklıklarla dolu. Bu sorunların üstesinden geldiği anda da, kimse bu ülkenin önünde duramayacak.
Bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım
Çin'de her şey pırıl pırıl, her şey mükemmel değil. 1,5 milyarlık bir nüfusu organize etmek, yarı merkezi bir planlamayla yönetmek hiç de kolay değil. 56 ayrı milletin yaşadığı, 60 ayrı lehçenin konuşulduğu, eyaletlere neredeyse kendi kendilerini yönettikleri yetkiler verilmiş bir sistemi yürütebilmek, Çin'in hem başarısı, hem de sorunu.
Ülkenin içlerine doğru girdiğinizde, gerçek Çin veya geri kalmış Çin ile karşılaşıyorsunuz. O zaman bu büyük ülkenin önündeki güçlüğü çok daha iyi anlıyorsunuz. Fakir Çin'i zenginleştirmenin ne kadar zaman ve kaynak gerektirdiği ortaya çıkıyor.
Yarın, içindeki çelişki ve çarpıklıkları düzeltip, ekonomik gelişmesini ülkenin tümüne yayınca, karşımızda bambaşka bir Çin bulacağımızdan kimse kuşku duymasın.
Ben Çin'i keşfetmekte belki geç kaldım, umarım, Türkiye kalmaz. Oysa ülkelerimiz arasındaki ticarete bakıyorum da (yarınki yazı) koskoca Çin'in farkında dahi olmadığımız sonucuna varıyorum.
Yüzölçümü : 9,596,960 km kare
Nüfus : 1,321,851,888 (2007 tahmini)
Dini Yapısı : Resmi olarak Ateist ancak toplumda mevcut en önemli dinler Taoism, Budizm, Müslümanlık ve Hıristiyanlık
Başkent : Beijing (16 milyon)
Cumhurbaskanı : Hu Jintao
Para Birimi : Renminbi (Yuan)
Döviz Kuru : 1 USD = 6.46 Rmb.
Kisibaşına GSMH : 1,706 (2005)
Konuşulan Diller : Çince (Çoğunlukta Putonghua-K.Çincesi, Pekin dialekti olarak bilinen Mandarin ve pekçok yerel dialekt ve dil)
YÖNETİM ŞEKLİ
Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulduğundan beri Çin Komunist Partisi tarafından yönetilmektedir. 1978'de serbest piyasa ekonomisi reformlarının uygulamaya konması ile birlikte ülke ekonomisinde meydana gelen önemli değişiklikler ve yaşam standartlarının yükselmesine karşın Çin siyaseti hala Marksist ideolojiyle yönetilmektedir.
EKONOMİ
Çin Halk Cumhuriyeti dünya nüfusunun yüzde 20'sini barındırmaktadır. Ülke ekonomisi yabancıların artan ilgisi ve yatırımları ile zenginleşmekte ve devlet eliyle hızla liberalleşen bir ekonomi ortaya çıkmaktadır. Ancak Çin Hükümetini önümüzdeki dönemde bir dizi sorun da beklemektedir. Ülkenin iç ve batı bölgelerinin kalkındırılması, kuzeydoğu eyaletlerinde eski sanayi tesislerinin elden geçirilmesi, bazı sektörlerde aşırı ısınmanın önünün alınması ve işsizliğin azaltılması devletin önümüzdeki dönem için başlıca hedefleridir. Ayrıca yoksulluk sorunu ciddi boyutlardadır. Çin hükümetinin en büyük korkularından biri de Batı'da çok konuşulmakta olan aşırı ısınmadır. Çin ekonomisinin fazla endüstriyel üretim, dış ticarete ve yabancı yatırıma aşırı bağımlılık gibi sebeplerle kontrolsüz büyüdüğü ve aşırı ısındığı Çin'le ilgili popüler teorilerden biridir.
YABANCI YATIRIM REKORU
Çin bu konuda rekora sahiptir. Son 10 yılda ortalama (her yıl) 40-50 milyar dolar yabancı yatırım almış ancak 2007'den itibaren yabancı yatırımlardan alınan vergi %20'ye çıkarılınca, 30 milyar dolara düşmüştür. Nedeni de, yabancı yatırıma bağlılığı ve kirli yarıtımları azaltmak.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |