"Çin ekonomisi sağlıklı şekilde büyümeyi koruyacak"

  Küresel finans krizi dünyaya yayılıyor ve bundan bazı ülkelerin işletmeleri olumsuz etkilendi. Çinli ekonomistler, finans krizinin, Çin'in finans sektörüne ve makro ekonomisine yaptığı etkinin sınırlı ve kontrol altına alınabilecek kadar az olduğunu savunuyor. Genel durumu sağlıklı olan Çin ekonomisi gelecekte istikrarlı ve nispeten hızlı büyümeyi koruyacak.

  Bu yılın başından beri küresel ekonominin yavaşladığı ve ülke içinde enflasyonun etkili şekilde kontrol altına alındığı koşullarda Çin hükümeti, makro düzenleme hedefini zamanına, "aşırı ısınmayı önleme"den "büyümeyi korumak" olarak değiştirdi. Çin Devlet Konseyi Gelişme Araştırma Merkezi üyesi Zhang Liqun, Çin hükümetinin makro düzenleme kabiliyetinin günden güne olgunlaştığını ve Çin ekonomisinin geleceğinin iyimser olduğunu belirterek şunları söyledi:

 "Çin'in genel ekonomik durumu iyi. Son yıllarda uygun zamanda uygun miktarda makro düzenlemeler yapılarak ekonominin ısınma riskinin büyük oranda giderildiğini söyleyebiliriz. Ekonomimiz daha sağlıklı gelişme çizgisine döndü. Tabii ki, bu sonucu korumak için çalışmamız gerekiyor. Genel olarak makro düzenleme çalışmalarımızda olumlu sonuçlar elde edildi. Ekonomik gelişme sürecinde çıkan sorunlar çözüm sürecine girdi."

  Bu yılın başından beri yaşanan küresel finans çalkantısının etkisiyle Çin ekonomisi yavaşlamaya başladı. Yılın ilk üç çeyreğinde gayri safi yurt içi hasıla, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.9 artarken, önceki yıla göre 2.3 puan düştü. Çin ekonomisinin büyümesinin üç ana motorundan biri olan ihracat, küresel finans krizinden ciddi şekilde etkilendi. Çin'in birinci ve ikinci büyük ihracat pazarı olan Avrupa ve ABD'nin ekonomilerinde durgunluk yaşanmasından dolayı bu yılın ilk üç çeyreğinde Çin'in ihracatının artış oranı 4.8 puan düştü.

  Ekonomistler, dış talebin azalmasının Çin'in ihracatını belli ölçüde etkilemesine rağmen, büyük bir ticaret ülkesi olan Çin'in, dış riski göğüsleme gücüne sahip olduğunu savunuyor. Çin hükümeti, katma değeri yüksek olan emek yoğun ürünlerin ihracat vergisi iade oranını yükseltme gibi önlemler aldı. Bazı ihracat işletmeleri, gözlerini artık iç pazara çevirdi. Tsinghua Üniversitesi'ne bağlı Çin ve Dünya Ekonomileri Araştırma Merkezi'nden Profesör Yuan Gangming, Çin mallarının ihracatındaki olumlu durumun koruduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"İhracatta artış hızı nispeten yüksek. Yılın ilk üç çeyreğinde artış oranı yüzde 22'yi buldu. Eylül ayındaki oran, Ağustos ayına göre biraz yükseldi, dolayısıyla genel artış hızına bakıldığında ihracatımızın artış hızı ciddi şekilde etkilenmedi. Birkaç yıl önce, artış oranı yüzde 30, yüzde 40 civarındaydı. Bu oranlar gerçekten fazla yüksekti. Yüzde 20, kabul edilebilen bir artış oranıdır."

  Dış pazardaki olumsuzluklardan dolayı, işadamları gözlerini 1 milyar 300 milyon nüfusa sahip olan iç pazara çevirdi. Vatandaşların tüketiminde son yıllarda artış eğilimi görülmesine rağmen, tüketimin gayri safi yurt içi hasıladaki oranının yıldan yıla düştüğüne dikkat çekiliyor. Geçen yıl yüzde 35 civarında olan bu oran, Batılı ülkelerinkinin yarısıydı. Ekonımistler, düşük gelirlilerin gelirlerinin artması sorununun çözülmesi durumunda, verimli ve canlı iç pazarın büyük potansiyele sahip olunduğunu kaydetti. Profesör Yuan, şunları söyledi:

"Ülkemizde yatırım talebinin artması kolayca sağlanabilir. Altyapı tesislerimiz çok geri kalmış durumda, bazı orta büyüklükteki kentlerde ve kırsal bölgelerde altyapı tesislerinin inşası için yatırımın artmasına ihtiyaç duyuluyor. Tüketim açısından ülkemizde nüfüsün çoğunluığunu oluşturan köylülerin tüketim seviyesi çok düşük. Bu kesimin geliri yükselirse tüketim talebi de artacak."

  Ekonomistler, hükümetin tarım ürünlerinin fiyatlarını yükseltmesi yoluyla köylülerin gelirini artırmasını önerdi. Ayrıca eğitim, sağlık ve yaşlılık gibi alanlarda sosyal güvenlik sisteminin inşasına hız verilerek, vatandaşların kullanabilecekleri geliri yükseltilip endişeleri giderilecek.

 Uzmanlar, küresel finans krizinin sürdüğü ve ülkenin ekonomik yapısında değişiklikler yapıldığı özel dönemde, Çin hükümetinin esnek ve titiz makro ekonomik politika uygulaması, ayrıca finansal yönetimini güçlendirerek finans alanında uluslararası işbirliği yollarını araması gerektiğini, böylece ekonominin sağlıklı ve nispeten hızlı gelişmesine güvence sağlanabileceği görüşü ortaya koydu.