|
|||||||||||||||||||||
|
İnsanoğlunun gitgide hayata ve sağlığa daha fazla önem verdiği günümüzde, gıda kalitesi ve güvenliğine yönelik gözetim ve denetimin güçlendirilmesi dünya ülkeleri ve bölgelerinin önem verdiği öncelikli çalışma haline geldi. Dünyanın yasaları en olgun, ekonomisi en gelişmiş, bilim ve teknolojisi en ileri, halkın yaşam kalitesinin en yüksek olduğu bölgelerinden biri olan AB'nin bu konudaki girişimleri diğer ülkelerin gıda güvenliğinin gözetim ve denetim seviyesinin yükseltilmesine yararlı deneyimler sağlıyor.
AB, günümüz dünyasında gıda kalitesi ve güvenliği konusunda en mükemmel gözetim ve denetim sistemine sahip. Hükümet, işletme, araştırma-geliştirme organları ve tüketicilerin ortak katılımı ve yönetimiyle gerçekleştirilen söz konusu gözetim ve denetim modeli, çok sayıda yasa ve yönetmelikle gıdanın kalitesini "çiftlikten sofraya" uzanan süreçte denetliyor. Ancak bu sistemin oluşumu hiç de kolay olmadı.
AB'de 1970'li yıllarda gıda güvenliğine yönelik sağlık sistemi çerçevesi belirlendi. Ancak uzun bir süre birliğe üye ülkelerin yasalarındaki çeşitli farklardan dolayı AB, gıda güvenliğiyle ilgili sorunların çözümünde ortak ve etkili bir politikaya sahip olamadı. 1990'lı yılların sonlarında başlayan deli dana krizi, dioksin kirliği gibi gıda güvenliğiyle ilgili skandalların Batı Avrupa'ya yayılmasıyla, gıda güvenliğine ilişkin bir ortak yasa sisteminin oluşturulması AB'nin gündemine alındı. AB'nin Ocak 2000'de yayınlandığı gıda güvenliğine ilişkin rehberde, mevcut gıda güvenliğine ilişkin sağlık sisteminde köklü bir reform yapılması önerildi ve ilk defa "çiftlikten sofraya" şeklinde ifade edilen gıda güvenliğine yönelik denetim düşüncesi ortaya atıldı. Üzerinde yapılan birkaç değişikliğin ardından AB tarafından 1 Ocak 2006'da "Gıda ve Yem Güvenliği Yönetim Yasası" uygulamaya sokuldu ve böylece ortak bir AB gıda güvenliği denetim sistemi oluşturulmuş oldu.
"Gıda ve Yem Güvenliği Yönetim Yasası"nda, daha önceki benzer yasa veya yönetmeliklere göre büyük değişiklik söz konusuydu. Yasada AB'ye üye ülkelerde üretilen ve AB'nin yabancı ülkelerden ithal ettiği su ürünleri, et ürünleri, süt ürünleri ve bazı bitkisel kaynaklı gıdalar için katı kurallar getirildi ve üretilen yere bakılmaksızın, yasada belirlenen kıstaslara uymayan gıdaların fark edildiğinde bu gıdaların piyasaya giriş izninin hemen iptal edilmesi belirlendi.
Değişiklikler esas olarak 5 konuda toplandı:
1. Ortak yönetimin güçlendirilmesi, yani AB'nin gıda güvenliğine yönelik denetim çalışmalarının bir ya da birkaç birimde toplanması ve bu birimler arasındaki eşgüdümün güçlendirilmesi. 2. Gıdanın "çiftlikten sofraya" uzanan tüm aşamalarına yönelik denetimin pekiştirilmesi. 3. Gıda üretim sürecindeki retrospektif yönetim ve gıdanın retrospektifliğinin altı çizilerek, gıda üreticisi, işleticisi ve hükümetin denetim birimlerine yönelik sorumluluk sisteminin güçlendirilmesi. 4. Uzmanların katılımının genişletilmesi. Avrupa Gıda Güvenliği Yönetim Bürosu'na bağlı Bilim Komisyonu ve 8 özel bilim grubu tarafından yapılan özel konulu araştırma ve bilimsel değerlendirmelere göre karar verenlere teknik destek sağlanması. 5. Bilginin açıklık ve şeffalığının vurgulanması, tüketicilerin zamanında gıda güvenliğiyle ilgili her türlü bir bilgiye ulaşmasının güvence altına alınması.
Bunun yanı sıra, yasada AB'nin "Gıda ve Yem Hızlı Ön Uyarı Sistemi"nin krizleri önlemedeki önemli rolü öne çıkarıldı. 1979 yılında uygulanmaya sokulan söz konusu ön uyarı sistemi 2002'de AB'de "Genel Gıda Yönergesi"nin uygulanmasıyla daha da iyileştirildi. Söz konusu ön uyarı sistemiyle AB Komisyonu, herhangi bir üye ülkeden tüketicilerin sağlığına zarar veren ve piyasaya sürülen gıdalara ilişkin bilgileri zamanında elde edip diğer üye ülkelere aktarabilir ve bu da soruna karşı önlem alınmasına yardımcı olur. Yıllardır yaşanan deneyimler, söz konusu sistemin etkili bir rol oynadığını gösterdi.
AB'nin gıda güvenliğine ilişkin gözetim ve denetim sisteminin oluşturulmasında, sorunlardan ders çıkarma ve sürekli iyileşme dikkat çeker. Ekonominin küreselleşmesi ve AB'nin entegresyonunun derinleşmesi ve birliğin iç ve dış piyasalarının sürekli genişlemesiyle birlikte yeni gıda krizlerinin çıkması kaçınılmaz. Son iki yılda Almanya'da meydana gelen çürümüş et sorunu ve İngiltere'deki kirli peynir olayıyla kuş gribi, el, ayak ve ağız hastalığı, mavi dil hastalığı gibi bir dizi hayvan hastalığı salgını bunun örnekleri arasındadır. Bütün bunlar AB'nin gıda güvenliğiyle ilgili yasamayı iyileştirme sürecinin de bundan sonra da devam edeceği sinyalini veriyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |