|
|||||||||||||||||||||
|
Bugün (16 Ekim), 28. Dünya Gıda Günü kutlanıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu yılki Dünya Gıda Günü'nün ana temasını, "Dünya Gıda Güvenliği: İklim Değişikliği ve Biyoenerjinin Getirdiği Meydan Okumalar" olarak belirledi.
İklim değişikliği, bütün insanların yaşamını etkiliyor; ancak bundan en çok etkilenen kesim köylüler, balıkçılar ve ormancılıkla geçinen insanlar oldu. İklim değişikliğinin yol açtığı sel ve kuraklık gibi olağandışı hava koşulları tahıl üretimini etkileyerek, dünya gıda güvenliğine karşı bir tehdit oluşturuyor. FAO, tarımın iklim değişikliği sürecinde ikili bir rol oynadığını ve bir yandan tarımsal faaliyetler nedeniyle salınan sera gazının iklim değişikliğine yol açtığını, diğer yandan da sera gazının giderilmesine katkıda bulunduğunu savunuyor. FAO'nun raporuna göre, tarım ve orman kesiminin küresel sera gazı boşaltımındaki oranı yüzde 30'un üstünde. Ancak çevre dostu üretim yöntemlerine geçildiği takdirde, örneğin kesimin azaltılarak ormanların daha iyi korunması ve çobanlık faaliyetlerinin kontrol altına alınması durumunda, daha çok insan beslenebilecek.
Dünyadaki biyoenerji sanayii son yıllarda hızla gelişiyor. Biyoenerji, sera gazı boşaltımını ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltan bir yöntem olarak değerlendiriliyor. Ne var ki, bu da dünya gıda güvenliğine karşı başka tür bir tehdit oluşturdu. Dünyanın 181 ülkesi ve onlarca uluslararası örgütün temsilcileri ile 43 devlet başkanı geçen Haziran ayında Dünya Gıda Güvenliği Üst Düzey Toplantısı düzenleyerek, bu yılki Dünya Gıda Günü'nün ana teması olan dünya gıda güvenliği sorununu ele almıştı. Bu toplantıda en çok tartışılan konu, biyoenerji ile gıda güvenliği arasındaki ilişkiler olmuştu.
FAO tarafından kısa süre önce yayımlanan 2008 Gıda ve Tarım Durumu başlıklı raporda, dünya gıda güvenliğinin sağlanması, yoksul köylülerin korunması, köylerde kapsamlı gelişmeler sağlanması ve doğal çevrenin sürdürülebilir gelişmesinin desteklenmesi için, biyoenerji politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi. Rapora göre, 2000 ile 2007 yılları arasında tarım ürünlerine dayalı biyoenerji yakıtlarının üretimi 3 kat arttı. Şu anda dünyada ulaşımda kullanılan enerjinin yüzde 2'sini biyoenerji oluşturuyor ve bu oran giderek artıyor. Buna rağmen biyoenerjinin küresel enerjiye olan katkısı sınırlı. Fakat biyoenerjinin tarımsal ham maddelere olan ihtiyacı önümüzdeki 10 yıl içinde daha da artacak ve gıda fiyatları üzerinde baskı oluşturacak. Raporda, biyoenerji ihtiyacının tarımsal ürün fiyatlarını yükselteceği ve bunun gelişmekte olan ülkeler için fırsat sağlayarak tarımdaki ekonomik büyümeyi hızlandırıp açlık ve yoksulluğu azaltan bir motor haline geleceğine işaret edildi. Ancak raporda, biyoenerji yakıtlarını geliştirmenin gıda güvenliği sorunu gibi risklerle karşı karşıya bulunacağının da altı çizildi. Yüksek gıda fiyatları, iç ihtiyacını ithalatla karşılayan gelişmekte olan ülkeleri vurdu; bu nedenle biyoenerji yakıtlarıyla ilgili herhangi bir karar alınmadan önce gıda güvenliği ve toprak ile su kaynaklarının kullanılabilirlik oranının değerlendirilmesi gerekiyor.
Bu yılki Dünya Gıda Günü, küresel finans krizinin günden güne ciddileştiği koşullarda kutlanıyor. Finansal çalkantılar karşısında insanlar, gıda ve yakıt harcamalarının sürekli olarak yükselmesinden giderek daha fazla endişe duyuyor. Bu nedenle, iklim değişikliği ve biyoenerji dışında küresel finans krizinin de dünya gıda güvenliğinin karşı karşıya bulunduğu başka bir meydan okuma haline geldiği söylenebilir. FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf, Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, finans krizinin kaçınılmaz şekilde gelişmekte olan ülkelerin makro ekonomileri üzerinde baskı yaratacağını, özellikle tarım ve gıda güvenliğini daha da olumsuz bir şekilde etkileyeceğini belirtti. Birincisi, tarım kuruluşlarına bankaların sağladığı krediler, gelişmekte olan ülkelere yapılan resmi yardımlar ve köylülerin dolaysız tarım yatırımları finans krizinden etkilenebilir. İkincisi, dünya tarımında bu yıl bol tahıl ürünü alınması beklentisi ve dünya ekonomisinin yavaşlamasının etkisiyle, birincil ürünlerin fiyatları düştü. Ancak bu durum, dünyadaki esas gıda ihtacatçısı ülkelerde gıda ürünleri için ayrılan ekim alanlarının azalmasına ve üretimin düşmesine, bunun sonucunda gelecek yıl gıda fiyatlarının yükselmesine yol açabilir. Bu nedenle Diouf, finans kriziyle karşı karşıya bulunan herkesin gıda krizini de unutmaması ve açlık ile yoksulluğun geçmişte kalmış bir olay haline getirilmesi için tarıma da ilgi gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |