Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Beijing'e gelen Türk misafirler - 1

(GMT+08:00) 2008-10-15 18:28:39 cri

    Geçen hafta Çin'de birçok Türk misafir vardı. Bunlar, Orta Anadolu İhracatçılar Birliği'nden, Beijing'deki bir fuara katılmak için gelen, Türkiye'de farklı alanlarda ihracat yapan firmaların sektör derneklerinin temsilcileriydi. Türkiye'de üretilen hemen hemen her türlü makine ve bileşenini burada Çinlilere ve diğer yabancı alıcılara tanıtmak için gelmişlerdi. Fuar ise, 1992'den beri her yıl düzenlenen CIMES 2008 Çin Uluslararası Makine ve Makine Ekipmanları fuarıydı. Benim çalıştığım firma bu fuarda stant dizaynından, platform ve booth düzenlenmesinden, ve teknik ayrıntılardan sorumlu olduğu için, bana da birçok görev düştü.

    Bunlardan ilki, fuarın başlamasından bir gün önce yapılan Çin Seddi gezisinde çevirmenlik, yardım ve rehberlikti. Fakat bu iş için aracın organize edilmesi, araç temin edilecek yerle irtibat kurulup şoför ayarlanması, şoförle irtibat kurulması, buluşulacak yer ve saatin ayarlanması gibi görevlerin hepsi benimdi. Bu görevleri başarıyla tamamladıktan sonra, misafirlerin kaldığı Kempinski Hotel'de buluşuldu. 8.30'da hareket edilmesi planlanmış olmasına rağmen, kahvaltısını geç edenler, uyanamayanlar olduğu için 50 dakikalık bir gecikme ile hareket edildi. Ben daha önce Beijing'deki Çin Seddi'nin Badaling bölümüne gitmiştim, oraya da öğrenciyken, okulun götürdüğü bir geziyle, diğer öğrenci arkadaşlar ve öğretmenlerimiz eşliğinde gitmiştim. Fakat bu kez gidilen kısım Mutianyu bölümüydü. Ben doğal olarak daha önce gitmediğim bir yerin rehberliğini yapmak durumunda olduğum için biraz gergindim. Aldığım duyumlara göre bu kısım Badaling'den daha güzelmiş. Otobüste misafirlere kendimi tanıtıp, bildiğim az miktardaki bilgiyi aktarırken oldukça heyecanlıydım. Fakat misafirlerin içinde, 20 gün kadar önce Beijing'e gelip yine Mutianyu'deki Çin Seddi'ne gitmiş ve iyice dolaşmış biri olduğunu öğrenince hem sevindim, hem de iyice gerildim. Sonuçta gidilecek yeri, rehberlik yapması gereken kişiden çok daha iyi bilen birisinin olması doğal olarak rehberde gerginlik yaratır; ama iyimser olursanız da, eğer bu kişinin rehberi zor durumda bırakmak gibi bir niyeti yoksa, rehberin bilemediği sorularda rehbere yardımcı olması olasılığı vardır. Bütün bu düşünceler arasında Çin Seddi'ne vardığımızda, Ekim ayı olmasına rağmen hava son derece güneşli ve ılıktı. Hemen hemen hiç rüzgâr esmiyordu.

    Badaling'deki Çin Seddi'nde, arabayla gidilebilecek son noktada ile bilet alınıp giriş yapılacak ve gezmeye başlanacak nokta arasında uzun bir mesafe vardı, öncesinde de uzun süre yürümek gerekiyordu ve ne tarafa gidileceği çok net değildi, yani bir insan ilk defa yalnız başına gidiyorsa kaybolma olasılığı vardı. Ancak burası hiç de öyle değildi, giriş kapısına kadar toplam yürünecek mesafe 70-80 metreydi ve yön tekti, isteseniz de kaybolamazdınız. Biz önden, grubun o günkü mali işlerinden sorumlu bir beyle birlikte giriş bileti alınan yere gittik. Çin Seddi'nin gezilecek bölümüne gitmek için iki seçenek var. Bir tanesi bizim bildiğimiz teleferik, yani camlı bir kabinin içine biniyorsunuz, etrafınız kapalı. Bir kabin içine dört kişi oturabiliyor. Diğer seçenek ise, yükseklik korkusu olanlar için bir kabus olabilir ama böyle bir derdi olmayanlar için bence çok büyük bir zevk, telesiyej. Ya bir ya iki kişi olarak oturduğunuz bir sandalye ve kendi ayaklarınızla basarak kendinize emniyet kemeri yaptığınız bir sistem, ayaklarınız metrelerce yükseklikteki boşlukta sallanıyor. Söylerken belki güvenli değil izlenimi veriyor olabilir, fakat son derece güvenli ve hiçbir riski yok. Aslında hiçbir riski yok diyemeyiz, şöyle bir riski var: Örneğin cep telefonuyla mesaj yazarken ya da cüzdanınızdan bir şey çıkarırken elinizden kayar da düşerse geçmiş olsun, ineceğiniz yerde bir bardak soğuk su içmekten başka yapabileceğiniz bir şey yok, çünkü düşeceği yer olan en az 40-50 metre aşağıdaki ormanlık alana inip onu bulma şansınız yok, o yüzden kendinizden çok üzerinizdeki eşyalara dikkat etmeli, cebinizden hiçbir şey çıkarmamalısınız. Benim gözümün önünde birçok kişinin şişe suyu, sigarası, çakmağı düştü. Fakat açık havada, özellikle hava rüzgârsızsa, yaklaşık 8-9 dakika süren yolculuk son derece keyifli ve zevkli. Herkes telesiyej istediği için topluca aynı biletten aldık, hafif bir yükseklik korkusu olan bir bayan da, tek başına diğer tarafa gidip teleferiğe binmek istemediği için ona da aldık, ve sorunsuz bir şekilde karşıya geçip gezimize başladık. Buradaki Çin Seddi'nde dinlenecek, mola verecek, fotoğraf çekecek daha sık ve güzel yerler var, ancak merdivenler Badaling'deki kısma göre çok daha dik; çıkmak ve hatta inmek bile daha yorucu, çünkü her adımınızı 45 cm yükseklikteki basamaklara tırmanarak ya da aşağı atlayarak atıyorsunuz. Gezi bitip fotoğraflar çekildikten sonra aşağı inme şekli konuşuldu ve görüş birliği sağlanamadı. İki seçenek vardı, ya aynı şekilde telesiyejle inmek, ya da metal bir oluğun içine yerleştirilmiş tek kişilik, freni ve gazı kişinin kendisine ait bir kızakla inmek. Ben Badaling'de de inişte bunu kullandığım ve çok zevk aldığım için bunu seçtim. Grubun da bir kısmı telesiyeji bir kısmı da kızağı seçti. Fotoğraf çekilmesi ve durulması teorik olarak yasak olmasına rağmen birçok yerde durup kızağın içinde fotoğraf çekerek aşağıya indik. İndikten sonra, buraya gelen hemen hemen herkesin yapacağı alışveriş ve pazarlık süreci başladı. Sizin yolunuzu kesenler, sizi kolunuzdan çekenler, az ve bozuk İngilizceleriyle "sir", "lady", "very cheap", "I remember you" diye seslenenler son derece fazla, satılan ürünler de bir o kadar çeşitli. Porselen bebeklerden son derece şık görünümlü kalpaklara, üzerinde Çince "Çin Seddi'ne tırmandım" yazan tişörtlerden bilekliklere, üzerinde Çince karakterler olan yelpazelerden geleneksel motifli çay bardaklarına kadar birçok şey bulabilirsiniz. Tabii eğer pazarlık etmeyi iyi bilmiyorsanız, hele ki yabancıysanız sizden mümkün olduğunca fazla para almak isteyenler çok olacaktır. Örneğin beraberimdekiler, 100 yuan denen bir tişörtübenim 15 yuana, 60 yuan denen bilekliği 10 yuana aldığımı görünce önce şaşırdılar, sonra da çok çabuk uyum sağladılar. Başka yerde hiç görmediğim bir şekilde burada, su da pazarlıkla satılıyor. Ekibimizdeki bir bey 2 tane su alıp 100 yuan vermiş, uyanık yaşlı kadın da 60 yuan para üstü vermiş, yani bildiğimiz şişe suyun tanesi 20 yuan. Bana söyledi, "ne yapmam gerek, sizce bu fiyat normal mi" dedi. Hemen gittim yanlarına, dedim ki "az önce ben de aldım, su 3 yuan, ya parayı hemen geri ver ya da 34 yuan daha ver". Ben bunu dediğimde, en az 80 yaşında görünen cazgır kadın bağırıp çağırmaya başladı, yok bu su çok özel, yok bu su çok soğuk, buzlu, başka yerde yok diye saydı da saydı. O bitirdiği zaman "tamam o zaman, ben o kadar özel ve soğuk su istemiyorum" deyip şişeleri uzattım ve parayı geri istedim, o da bana 20 yuan daha uzattı, yani şişenin tanesi 10 yuana indi. Ben bu kez sinirlendim ve ben de bağırdım, ben öyle yapınca kendi yerel lehçesinde benim anlamadığım bir şeyler söyleyerek 14 yuan daha verdi. Tam biz ayrılırken bana Çince "defol" anlamına gelen bir şey söyledi. Hemen döndüm, "bayanlar önden" dedim, ben öyle deyince çok utandı, sustu ve hemen içeri girdi. Çince argo sayılan bu kelimeyi sanırım "nasılsa anlamaz" diyerek söyledi, ben öyle bir cevap verince de kendine yediremedi. Neyse biz de bu şekilde suyu 20 yuandan 3 yuana indirmiş olduk ve su için bile pazarlık etmemiz gerektiğini öğrendik. Sonraki pazarlıklarda hepsi benden iyiydi. Bir bayan kendine bir taktik belirlemiş, ne alırsa, fiyat ne denirse densin "10 yuan" diyerek başlıyor. Çok da işe yaramış, benim 15 yuana aldığım tişörtün aynısını 12 yuana almış. Bu şekilde birçok şey aldıktan sonra tekrar servislere bindik ve günlük programın bir sonraki durağı olan, fuar merkezinin yakınlarındaki bir Amerikan restoranına, "Hungry Horse" lokantasına gittik. Çok lüks olmayan ama temiz, şık, bütün garsonların İngilizce bildiği, menüsünde Türk yemeklerine çok benzeyen yemekler olan bir restoran. Bizim fiks menümüzde, çorba olarak domates, mantar ya da Çin usulü fasulye çorbası, yemek olarak da biftek, tavuk veya balık seçenekleri bulunuyordu. Peynirli börek, lavaş, kaşarlı ekmek, çoban salata, humus ve üç çeşit meze standart olarak dört kişilik masaya ortak olarak geliyordu. Domates çorbası haricinde bütün çorba ve yemekler gayet güzeldi. Herkes istediği bir içeceği de seçebiliyordu, çay, kahve, kola, fanta, sprite, ya da bira. Fiyat ise öyle bir yer ve öyle bir menüye göre bence çok uygun, kişi başı 130 yuan ödendi. Yemek bittikten sonra bir gün sonra başlayacak olan fuarın son hazırlıklarını yapmak ve son durumu görmek için yine servisle fuar alanına gidildi. Girdiğim zaman biraz endişelendim, çünkü sanki daha buranın tamamlanması için bir hafta var gibiydi, her yer toz içinde, yerlerde birçok çöp, tahta parçaları vs. Ama belli ki bitecekti çünkü bütün stantlar, bütün booth'lar bu şekildeydi. Benim o gün için son görevim de, tüm fuar süresi için kiraladığımız ve fuar boyunca çalacağım piyanonun yerleştirilmesi oldu. Harika bir zamanlamayla, biz oraya geldikten yaklaşık yarım saat sonra piyano geldi, önceden planlayıp hazırlanan yere yerleştirildi, denemeleri yapıldı ve her şey tamamlandı. Ekip oradan ayrıldıktan sonra bir kısmı otellerine, bir kısmı da alışverişe gidecekti, bu kısımlarda benim bulunmama gerek yoktu, o yüzden ben onlar fuar alanındaki işlerini yaparlarken oradan ayrıldım.

    Evet sayın dinleyiciler, gelen misafirlerle geçirdiğim ilk gün bu şekildeydi. Gelecek hafta da fuar izlenimlerimi ve yaşadıklarımı anlatacağım. Çincesini öğreneceğimiz bazı kelimelerle bu haftaki programımızı bitirelim. Fuar demek için zhan(3) hui(4) diyoruz. Dernek demek için xie(2) hui(4) diyoruz. Temsilci demek için dai(4) biao(3) diyoruz. Piyano demek için gang(1) qin(2) diyoruz. Çin Seddi'nin bizim gezdiğimiz bölümünün adı mu(4) tian(2) yu(4). Diğer benim daha önce gittiğim bölüm ise ba(1) da(2) ling(3).

    Bir sonraki programda yeniden buluşuncaya kadar hepiniz esen kalın sevgili dinleyiciler.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040