|
|||||||||||||||||||||
|
"Tahir'le Zühre Meselesi...
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet"
Canım Kızım,
Türkiye'de Şeker Bayramı, Çin'de 1 Ekim Ulusal Bayram tatili günlerinden merhaba,
Dünya ekonomisinde ve siyasetinde çalkantılar yaşanan günlerden geçiyoruz. Ergin Yıldızoğlu'nun "Model Tükenir, Dengeler Değişirken" başlıklı yazısından bazı bölümleri seninle paylaşmak istedim:
"2007 yazında, 1930'lar dönemine atıfla, "Bu kriz o kriz mi" diye sormuş, cevaplayabilmek için kendimize iki ölçüt koymuştuk: Egemen ekonomi yönetim modeli (neoliberalizm) iflas etmeli, uluslararası güç dengesi değişmeye başlamalı.
ABD liderliğinde aşınma hızlanıyor
"Mali kriz" geçen hafta, ne yazık ki bu iki ölçütü temsil eden eğilimlerin kesiştiği bir aşamaya ulaştı. Bakın, muhafazakâr çevrelerde popüler tarihçi Prof. Niall Ferguson (Oxford, Harvard) geçen hafta Washington Post'ta gelinen noktayı nasıl betimliyordu: "Neoconlar boylarının ölçüsünü Irak'ta, neoliberaller de bu ay ülkenin en büyük ipotek kurumu ve en büyük sigorta şirketinin devletleştirilmesiyle aldılar"; sonra da soruyordu: "Politika paradigmalarının değişmeye başladığı kesin. Acaba küresel güçler dengesi de değişiyor mu?" (21/09)"
"Council On Foreign Relations analistlerinden Charles Krupchan'a göre, "bu mali kriz, Irak ve Afganistan'daki sorunlarla birleşince, ABD'nin yumuşak ve sert gücü, liderliğine duyulan saygı üzerinde olumsuz bir etki yapacak" (Jim Lobe, The Asia Times 26/09). Jim Lobe, ABD'nin en üst düzey istihbarat yetkilisi Thomas Fingar'ın, iki hafta önce diğer istihbarat görevlilerine, "Bundan böyle Washington'ın liderliği, siyasi, ekonomik ve hatta kültürel alanlarda giderek daha büyük bir hızla aşınacak" dediğini de aktarıyor.
"Gerçekten de, Wall Street Journal yazarlarının vurguladığı gibi, ABD'ye yönelik eleştiriler hızla artıyor. Örneğin, geçen hafta Birleşmiş Milletler'de Nikaragua Devlet Başkanı, Miguel D'Escoto başkanlığında yapılan açılış oturumu, adeta ABD'yi eleştirme platformuna dönüşmüş. Oturumda Brezilya Devlet Başkanı Lula "Spekülatörlerin coşkusu yerini halkların sıkıntılarına bıraktı" diyerek "piyasa köktenciliğini mahkûm ederken", Miguel D'Escoto, "güçlülerin ihtirasının, aptallığının ve umarsızlığının faturasını her zaman yoksulların ödediğine" dikkat çekmiş. Filipinler Devlet Başkanı Arroya, "dünyayı kasıp kavuran, ABD kaynaklı korkutucu bir mali tsunamiden" söz etmiş, Arjantin Devlet Başkanı Kirchner, bir zamanlar "Latin Amerika ülkelerine 'piyasa tüm sorunları halleder diyenlerin' (şimdi sıra-EY) kendilerine gelince tarihin en büyük devlet müdahalesini devreye soktuklarına" dikkat çekmiş. Fransa Devlet Başkanı Sarkozy de, "Krizden kimin sorumlu olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Ne güzel! İşler iyi giderken ikramiyeleri kimin alacağını biliyorlardı ama" diyerek sitem ediyormuş (Le Monde, 25/09). Sarkozy'ye göre, "bankalar spekülatörleri değil gerçek üretimi ve tüketimi finanse etmeli".
"New American Foundation'dan Michael Lind de "Tarihte modeller çok önemli" dedikten sonra ekliyor: "Bu (kriz-EY), yıllardır dayattığımız Anglo- Amerikan modelinin saygınlığını zedeledi… Halklar Latin Amerika'da, Ortadoğu'da, başka yerlerde, 'Amerikalılar serbest piyasa vaaz ediyorlardı. Bakın bu onlara ne getirdi? Belki de başka bir model denemek gerekir' diye düşünüyorlar" … "geleceğin seçeneği Çin modeli olabilir… Yumuşak güç rekabeti açısından ciddi bir darbe aldık" (The Asia Times).
"ABD modeline karşı güvensizlik, AB liderliğiyle de sınırlı değil. Çin'de Şanghay İşletme Üniversitesi'nden liberal eğilimli Prof. Zu Ziaonian da "Devlet müdahalesine karşı bir sav ileri sürmek artık çok zorlaştı… Genel kanı Amerikan modelinin çökmekte olduğuna ilişkin" diyor. Güney Kore'de özelleştirme süreci duruyor, meclise ekonomiye müdahaleye yönelik 11 yeni yasa taslağı geliyor. (WSJ)
"Bu ortamda ABD'nin siyasi saygınlığı, hem Gürcistan krizinde Rusya, hem de Afganistan sınırında üzerine ateş açan Pakistan ordusu karşısındaki iktidarsızlığının etkisiyle daha da geriliyor. Buna karşılık Çin'in saygınlığının, dünya klasmanında ilk dörde giren üç bankasıyla (AFP 30/05), olimpiyatlar, uzayda yürüyüş başarısıyla, "dolara bağlı olmayan bir mali sistem gerekiyor" (Reuters, 17/09), saptamalarıyla, dünyanın geri kalanına uygun, ulusal egemenliklere saygılı yönetişim önerileriyle artmaya devam ettiği görülüyor. Rusya donanması, ABD'nin nefret nesnesi Venezüella'nın sularında dolaşırken Sarkozy'nin BM'deki konuşmasında, G8'i genişletmeye ek olarak Rusya ile AB arasında bir "ortak ekonomik bölge" oluşturma önerisi de, ABD'nin uluslararası gücünün gerilemeye, Latin Amerika'dan Afrika'ya, Rusya ve Çin'in etkileri arttıkça uluslararası dengelerin ABD aleyhine bozulmaya devam ettiğinin bir başka göstergesi.
Özetle, krizin, küresel düzeyde hem ekonomi yönetimi hem de jeopolitik dengeler açısından çok tehlikeli bir döneme girdiği söylenebilir."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
3 Ekim 2008
"Bahri Hazer...
Ufuklardan ufuklara
ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
Hazer rüzgârların dilini konuşıyor balam,
konuşup coşuyordu!
Kim demiş 'çört vazmi! '
Hazer ölü bir göle benzer!
Uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur Hazer!
Hazerde dost gezer, e.....y! ..
düşman gezer!
Dalga bir dağdır
kayık bir geyik!
Dalga bir kuyu
kayık bir kova!
Çıkıyor kayık
iniyor kayık,
devrilen
bir atın
sırtından inip,
şahlanan
bir ata
biniyor kayık!
Ve Türkmen kayıkçı
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
Başında kocaman kara bir papak;
bu papak değil:
tüylü bir koyunu karnından yarıp
geçirmiş başına!
Koyunun tüyleri düşmüş kaşına!
Çıkıyor kayık
iniyor kayık
Ve kayıkçı
'Türkmenistanlı bir Buda heykeli' gibi
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş,
fakat, sanma ki Hazerin karşısında elpençe divan durmuş!
O da bir Buda heykelinin
taştan sükûnu gibi kendinden emin
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
Bakmıyor
kayığa
sarılan
sulara!
Bakmıyor
çatlayıp
yarılan
sulara!
Çıkıyor kayık
iniyor kayık,
devrilen
bir atın
sırtından inip
şahlanan
bir ata
biniyor kayık!
- Yaman esiyor be karayel yaman!
Sakın özünü Hazerin hilesinden aman!
Aman oyun oynamasın sana rüzgâr!
- Aldırma anam ne çıkar?
Ne çıkar
kudurtsun
karayel
suları,
Hazerde doğanın
Hazerdir mezarı!
Çıkıyor kayık
iniyor kayık
çıkıyor ka...
iniyor ka...
Çık...
in...
çık...
Nazım Hikmet"
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |