|
|||||||||||||||||||||
|
İpotek krizinin getirdiği etkilerden kurtulamayan Amerikan Lehman Brothers şirketinin 15 Eylül günü iflasını açıklaması, Batı ülkelerindeki finans piyasalarında yeni çalkantılar yarattı. Ancak ipotek krizinden etkilenen yabancı finans kuruluşlarının sayısının sınırlı olması nedeniyle, Batılı ülkelerin merkez bankaları, finans piyasalarındaki son dalgalanmalara karşı ulusal finans sistemine sermaye aktararak kredilendirmedeki likidite yetersizliğini hafifletme yolunu seçti. Almanya Maliye Bakanı Steinbruck'un da dediği gibi, Batılı Yediler Grubu'nun ABD dışındaki altı üyesi, ABD'den farklı bir durum yaşamaları nedeniyle, geniş çaplı piyasa kurtarma operasyonlarına gerek duymuyor. Nitekim Kanada ve Japonya da ABD'ninkine benzer bir girişimde bulunmayacaklarını açıkladılar.
Yediler Grubu'nda yer alan İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya, bilindiği gibi aynı zamanda Avrupa Birliği üyeleri. Gözlemciler, Avrupa Birliği ülkelerinin bütçe açığının, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 4'ünü; kamu borçlarının ise milli gelirin yüzde 60'ını geçmemesi yönündeki kuralların, bu dört ülkenin ABD'ninkine benzer bir operasyon düzenlemesini engellediğine işaret ediyor. Bu durumda söz konusu AB ülkelerinin merkez bankaları, para politikasını düzeltme ve bankalara yeniden finansman sağlama yoluyla, kısa vadeli faiz oranlarını öngörülen sınır içinde tutmayı tercih ediyor.
Bunun yanı sıra altı Batı ülkesi, ABD'nin yürüttüğü operasyonun içeriğine de şüpheyle yaklaşıyor. Almanya Bankacılar Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Manfred Weber, ABD yönetiminin finans piyasasını kurtarma planını yakından izlediklerini belirterek, eğer bu plan yalnızca Amerikan finans kuruluşlarına yarar sağlayacaksa, bu plana karşı çıkacaklarını kaydetti.
Açıkça görülebilen bu nedenlerin yanı sıra, altı Batı ülkesinin ABD'nin piyasayı kurtarma planına katılmamalarının daha derin nedenleri de var. Hatırlanacağı gibi Soğuk Savaş döneminde uzun bir süre, ABD ile Batı Avrupa ülkeleri arasında özel ilişkiler sürdürülmüştü. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra ABD, Atlantik ittifakındaki hakimiyetini korumak isterken, Avrupa ABD'nin kontrolünden kurtularak eşit ortaklık statüsünü elde etme girişimlerini başlattı. Bu çelişki, özellikle Irak Savaşı'yla su yüzüne çıktı. Fransa ve Almanya, ABD'nin Irak Savaşı'nı başlatmasına karşı çıkmıştı. Bundan dolayı bu iki ülke, dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld tarafından "Eski Avrupa" olarak nitelenmişti. Her iki tarafın çatlağı onarmak için harcadığı çabalara rağmen Avrupa Birliği ülkeleri ile ABD arasında, İran nükleer sorunu, Filistin-İsrail çatışması ve NATO'nun reformu başta olmak üzere çeşitli konularda fikir ayrılıkları sürüyor.
Ekonomi açısından, Bush yönetiminin Wall Street'in yüksek riskli işlemlere başlamasına göz yumması ve doların değer kaybetmesine izin vermesi, hem Amerikan sermayesinin dünya üzerindeki kontrol ve etkisini artırdı; hem de ülkedeki krizi başkalarına da yüklemiş oldu. Bu davranış, Avrupa ülkelerinde geniş tepki yarattı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, önceki gün bir açıklama yaparak, ABD ve İngiltere'nin sermaye piyasasını kurtarma planlarını eleştirdi. Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Fransa'nın Başbakanlık Ekonomik Analizler Komisyonu Başkanı Christian de Boissieu, ABD'nin finans krizinin bedelini ödemesi gerektiğini savundu. Bütün bu gelişmelere bakıldığında, Batılı Yediler Grubu'nun ABD dışındaki altı ülkesinin, bir yandan finans krizinin aşılması için ellerinden geleni yapacakları beyanında bulunurken, diğer yandan da ABD'nin krizi tek başına atlatıp atlatamayacağını beklediği anlaşılıyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |