|
|||||||||||||||||||||
|
Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumlarının liderleri dün (18 Eylül) 5 saat süren bir görüşme yaptı, ancak kurulması öngörülen "birleşik devlet"in oluşumu üzerine herhangi bir anlaşmaya varılamadı. İki taraf, görüşmelere 8 Ekim gününden itibaren devam etmeyi kararlaştırdı. Rum ve Türk toplumlarının Eylül ayı başından beri 3 tur görüşme yaptığını, ancak hiç birinde öze ilişkin ilerleme kaydedilmediğini hatırlatan gözlemciler, bunun Kıbrıs'taki birleşme sürecinin henüz kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Kıbrıs'taki birleşme sorunu uzun bir geçmişe dayanıyor. Kıbrıs'taki bölünme, Yunanistan ve Türkiye'nin askeri müdahaleleriyle 1974 yılında meydana geldi. Rum toplumunun kontrolü altında bulunan Kıbrıs'ın güney kesimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti, uluslararası toplumca tanınıyor; Türk toplumunun kontrolü altındaki kuzey kesiminde kurulmuş olan "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" ise sadece Türkiye tarafından tanınıyor. Rum ve Türk toplumları geçmişte uluslararası camianın arabuluculuğuyla, pekçok görüşme yaptı; ancak aralarında karşılıklı güven olmadığı için, görüşmelerde ilerleme kaydedilemedi. Bu nedenle, Kıbrıs adasındaki birleşme süreci uzun zamandır çıkmazda bulunuyor. Ne var ki, son yıllarda Birleşmiş Milletler'in arabuluculuğu altında Kıbrıs'taki birleşme sürecinde tekrar ümit ışığı belirdi. İki toplum, 3 Eylül gününde yeni bir görüşme turu başlattı.
Gelgelelim, yeniden başlatılan birleşme süreci çok yavaş ilerliyor. Düne kadar 3 tur görüşme yapılmasına rağmen, temel konularda hiçbir sonuç alınamadı. Rum ve Türk toplumlarının liderleri, dün yapılan 3. tur görüşmede birbirlerini eleştirdi bile. Yunan lideri Dimitris Hristofyas, yaptığı konuşmada, Türk toplumu lideri Mehmet Ali Talat'ın sorunun bu yılın sonuna kadar çözülmesini sağlama niyetinde olmasına rağmen, mevcut durumda, bu hedefin gerçekleştirilmesinin mümkün olmayacağını, hatta sonsuza kadar mümkün olamayabileceğini söyledi. Hristofyas, Talat'ın görüşmede yaptığı konuşmalar ile görüşme dışında yaptığı konuşmaların birbirinden farklı olduğunu ileri sürerek, Türk tarafının liderinden görüşmelerde verdiği sözlere sadık kalmasını istedi. Buna karşılık Talat da, görüşme sürecinin yavaş ilerlediğini savunan tarafın önce kendi davranışlarını gözden geçirmesi gerektiğini ve Türk toplumunun sorunu en kısa zamanda çözmek istediğini bütün dünyanın bildiğini belirtti.
Gözlemciler, gelecekteki "birleşik devlet"te hükümetin oluşumu, toprak paylaşımı, yabancı askeri birlikler ve mültecilerin memleketlerine dönmesi gibi sorunlar üzerinde Rum ve Türk toplumları arasında ciddi fikir ayrılıkları bulunduğu için, sorunların kısa vadece çözülmesinin beklenmemesi gerektiğini belirtiyor.
İlk olarak, "birleşik devlet"in oluşumu sorunu bulunuyor. İki tarafın eşit katılımıyla federal bir devlet kurma niyetini hem Rum hem de Türk toplumlarının defalarca yinelemiş olmalarına rağmen, bu konu üzerindeki anlayışlar çok farklı. Türk toplumu, iki toplumun katıldığı bir devlet oluşturulmasını, merkezi hükümetinin yetkilerinin sınırlı olması koşuluyla kabul ediyor. Türk toplumunun nüfusu Kıbrıs'taki toplam nüfusunun sadece yüzde 12'sini oluşturuyor, ancak Türk toplumu Rum toplumuyla yetki paylaşımı sağlamak istiyor. Türk toplumu, tarihte Rumlardan eziyet gördüğü gerekçesiyle kendi savundukları devlet modelinin Türk toplumunun güvenliğini ve çıkarlarını en iyi koruyan yöntem olduğu görüşünde. Ancak ülke nüfusunun yüzde 85'ini oluşturan Rum toplumu buna kesinlikle karşı çıkıyor ve Türk toplumunun sunduğu taslağın Kıbrıs'taki bölünmeyi sürdüreceğini, devlet bütünlüğünü ilgilendiren bu sorunda taviz verilmemesi gerektiğini savunuyor.
İkinci olarak, toprak paylaşımındaki çelişkilerin giderilmesi daha zor. Türk toplumu Kıbrıs topraklarının yüzde 37'sini kontrol ediyor. Bundan önceki görüşmelere göre, birleşme hedefinin gerçekleştirilmesi için Türk toplumunun kabul edebileceği asgari oran, yüzde 30 olarak gözüküyor. Ancak Rum toplumu, Kıbrıs nüfusunun yüzde 12'sini oluşturan Türk toplumunun toprakların yüzde 30'una sahip olmasının kabul edilmez olduğunu savunuyor.
Üçüncü olarak yabancı askeri birlikler sorunu geliyor. Rum toplumu öteden beri, Türkiye'nin konuşlandırdığı 30 bine yakın askerin geri çekilmesini kararlılıkla istiyor, ayrıca Kıbrıs'ta birliğin sağlanmasını önleyen esas engelin Türkiye'nin askeri varlığı olduğunu savunuyor. Ancak Türk toplumu ise Türkiye'nin garantör konumunun korunmasını istiyor.
Son olarak, mültecilerin memleketlerine dönmesi sorunu var. Türk toplumu, güneyde bulunan 200 bin Rum mültecinin sadece yarısının kendi kontrolündeki kuzey kesimine dönmesini kabul ediyor; güney tarafı ise, Rum nüfusunun Türk kesiminde çoğunluk oluşturmasını önleyen bu düşünceye kesinlikle karşı çıkıyor. Bunun dışında mültecilere mükliyet tazminatı da ciddi bir sorun olarak duruyor.
Gözlemciler, Kıbrıs'ta Rum ve Türk toplumları arasında ciddi anlaşmazlıkların söz konusu olduğunu, ancak iki toplumun liderlerinin görüşme kapısını açık bıraktığını belirtiyor. Görüşmek tabii ki görüşmemekten iyidir. Eğer iki toplum fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp fikir birliği sağlamaya çalışsa, birçok sorun üzerinde uzlaşmaya varılabilecek, sonunda devlet birliği de gerçekleştirilebilecek.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |