|
|||||||||||||||||||||
|
Sevgili dinleyiciler, Sayın Volkan Gürcan'la sohbetimizin ikinci bölümüyle sizlerleyiz.
CRI- Kısa bir süre önce büyük bir organizasyonu başarıyla tamamladı Çin. Olimpiyat oyunları sırasında burada mıydınız?
V.G.- Ben, olimpiyat oyunlarında olimpiyat gönüllüsü olarak görev aldım.
CRI- Bize gözlemlerinizi anlatır mısınız?
V.G.- Benim olimpiyat oyunlarındaki görevim, seyirci hizmetlerine yönelikti. Öncelikle benim ana çalışma yerim, izleyici danışma merkeziydi. O departmanda ilk olarak tek Türk bendim. Sonra, bir arkadaşımız daha bize katıldı. Sonrasında da beni, ihtiyaçtan dolayı, kendi okulum olan Beihang Üniversitesinin, halter müsabakalarına yönlendirdiler. Olimpiyat, çok farklı bir şey. Çok farklı kıtalardan, çok farklı insanlar, çok farklı diller, renkler farklı, resimler farklı. O insanlarla iç içe olmak, o sinerji içerisinde hep birlikte hareket etmek çok farklı bir duygu. Bunu tarif edemem. Bir halter şampiyonasında ben görev aldım. Hayatımdaki, hayallerimdeki en büyük ideallerimden biriydi. Bence bu gerçek oldu.
CRI- Ne kadar güzel, denk gelmiş. Peki sizce olimpiyatlar nasıldı?
V.G.- Olimpiyatlar, çok nizami, düzgün ve kural doluydu. Şöyle diyeyim; görevim gereği bir çok yabancıyla birlikte, asıl benim, Türk seyircilerden sorumlu olmamı istediler ama, pek gelen Türk misafirimiz yoktu halter müsabakalarına. Diğerlerini bilemiyorum. Onun için, benim ikinci dilim İngilizce. İngilizce olarak ben yardım etmeye çalıştım, olimpiyat komitesindeki arkadaşlarıma. Genel olarak herkes şundan biraz şikayetçiydi, " niye her şey kurallar içinde." Mesela, Polonyalı bir çift vardı. Bayrak getirmişler, Polonya bayrağı, bilemiyorum üzerinde Polonya'ca bir şey yazıyor, belki hani, " Polonya hadi yürü" gibi bir şey yazıyordu. Bana dediler ki; "ülkelerin resmi bayraklarında, her hangi yazı veya herhangi bir benzer bir bayrak kabul edilemez. Bu arkadaşlarımızı lütfen uyarır mısın." Gittim, kibarca, kullandığınız bayrak olimpiyat kurallarına aykırı. Lütfen bunu kullanmazsanız seviniriz. " Niye Çin'de bu kurallar var, daha önce Atlanta Olimpiyatlarında bulunduk, Amerika Olimpiyatlarında bulunduk dedi. Niye Çin'de bu kural var?" Ben de ona izah ettim. Bu kurallar Çin'le alakalı değil, bunlar olimpiyat komitesinden geliyor. Bir sorun oldu mu Çin'den biliyorlar. Halbuki Çin'le alakası yok. Çin elinden geleni yaptı. O kadar çalıştılar ki. Çinli gönüllü arkadaşlarım, onlar yirmi saate yakın ayakta dimdik durdular. Hiç mola vermeden.
CRI- Bu organizasyonda görev yapmak size neler kattı?
V.G.- Öncelikle şunu söyleyeyim, benim çocukluk hayalimdi. Bu tecrübeyi yaşamak, hayatımda bir daha da kısmet olacağını zannetmiyorum. Bir kereydi, o da oldu. O atmosferi görünce, olimpiyatın benim düşündüğümden çok büyük bir organizasyon olduğunu, insanları, çok daha büyük kitleleri bir araya getirdiğini gördüm ve spor müsabakasından öte olimpiyatın, daha bir evrensel barış ve sevgi içerdiğini fark ettim. Çünkü çok farklı ülkeler, farklı insanlar, herkes bir arada, herkes birbirini alkışlıyor, çok çok güzel bir ortam. Çok insana katacağı insani bir değerdir bunun. Belki bir altın madalya kazanmanın maddi getirisi olabilir ama, bu manevi getiri çok farklı bir şey.
CRI- Yine olimpiyatlarla ilgili bir soru sormak istiyorum. Sizce Çin, iyi bir ev sahibi miydi?
V.G.- Çin, bence şu ana kadar düzenlenen olimpiyatlar içinde herhalde en iyi ev sahipliğini yapmış ülkedir. Çünkü, her şey önceden tamamıyla hazırdı. Yenilecek yemekten, gidilecek duraktan, binilecek otobüsten, giyilecek elbiseden. Her şey belli bir çizgi içerisinde önceden hazırlanmıştı. Hiç bir pürüz çıkmadı. Dakik, saat yedi başlasın, yedide, yediyi bir geçe değil. Yedide başlıyordu. Hiç bir problem çıkmıyordu.
CRI- Sizce Çin, bu organizasyondan nasıl karlar etti?
V.G.- Çin, bileğinin hakkıyla, kimseye hiç bir söz söyleme hakkı vermeyecek şekilde en iyi, en güzel şekilde olimpiyatları sundu. Bunun getirisi belki pratikte şu an için bir şey gözükmeyebilir ama, belki bu kadar yatırım, gelen turist az oldu. Bu hiç bir şey değil ama Çin, önümüzdeki elli yılının reklamını, kendisini tanıtma fırsatını bu vasıtayla bulmuş oldu. Bu da Çin için en büyük getiri olsa gerek.
CRI- Peki, Çin yemekleri hakkında neler düşünüyorsunuz diyeyim. Siz Çin yemeklerini seviyor musunuz?
V.G.- Ben yaklaşık iki sen oldu Çin'e geleli. Fakat henüz Çin yemeklerine alışamadım. Çünkü, Çin yemeklerinde lezzetler çok farklı, kullandıkları sebzeler çok farklı, kullandıkları yağlar çok farklı. Ortak noktayı az yakaladığım yemeklerini yiyebiliyorum ama, genelde pek uyuşamıyorum Çin yemekleriyle.
CRI- Belki zamanla.
V.G.- Belki zamanla!
CRI- Peki Volkan Bey, sohbetimize katıldığınız için çok teşekkür ederim.
V.G.- Ben teşekkür ederim.
Sevgili dinleyiciler, sıcak bir yazı geride bırakan Beijing, başarıyla tamamlamış olduğu Olimpiyat oyunlarının ardından, serinlemeye ve yorgunluğunu atmaya başlıyor. Coşku dolu günleri yaşayan Beijing gibi, sizler de neşeli ve istediğiniz gibi yaşayın her gelen günü.
Hoşça kalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |