|
|||||||||||||||||||||
|
Sevgili dinleyiciler, Sayın Alper Alpay'la sohbetimizin ikinci bölümüyle, tekrar sizlerleyiz.
CRI- Çin'i tanımak adına neler yapıyorsunuz? Shanghai dediniz, Beijing'de yaşıyorsunuz. Başka hangi kentlerini gördünüz?
A.A.- Boş zamanlarımda mümkün olduğu kadar geziyorum. Eğer, kısa tatillerim varsa, Beijing yakınlarında,arabayla gidilebilecek yerlere. Eğer daha fazla zamanım varsa, biraz işle de bağlantılı olarak, herhalde Çin'de şu ana kadar yirmi şehirde bulunmuşumdur, daha çok güneyde olmak üzere. Daha önce ithalat yaparken çok fazla geliyordum. Mümkün olduğu kadar, lokal insanlarla, İngilizce konuşabilenlerle, ne yazık ki bir buçuk sene sonrası, hala daha Çincem yok. İngilizce konuşabilen kişilerle, mümkün olduğu kadar hayat hakkında, hayat görüşleri hakkında konuşup, bilgi almaya çalışıyorum.
CRI- Peki Beijing'le, karşılaştırır mısınız, o yirmi tane şehri?
A.A.- Beijing, çok farklı. Shanghai, çok farklı. Guangzhou güzel ama, Zhanjiang güzel. Ama, geriye kalan şehirlerde, ne yazık ki, güzel hoş tecrübelerim yok. Mesela, bir Chongqing. Gerçekten hani geri dönene kadar diken üzerinde oturmuştum.
CRI- Uzun süredir olimpiyatlara hazırlanan Beijing, tüm alanlarda hızla değişimler yaşıyor. Bu konuda gözlemleriniz nelerdir?
A.A.- Gözle görülebilir değişim. Her gün değişiyor. Bir sene iki ay kadar önce Beijing'e, geldiğim zamandan bu yana, şehrin tamamı baştan sona yenilendi denilebilir.
CRI- Biliyorsunuz, çok yakın zamanda Sichuan Bölgesi'nde, deprem yaşadı Çin. Çinliler, bu depremin yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Bu konuda neler söylersiniz, dinleyicilerimize?
A.A.- Gerçekten, tek yürek olabildiklerini gördük Çinlilerin, depremden sonra. Çok hızlı şekilde organize oldular. Zaten, Çin ordusunun ve Çin sağlık hizmetlerini çok organize olduklarını daha önceden de biliyorduk. Ama, çok kısa sürede, bu kadar büyük bir afete ki, yolların kaydığı, depremin merkezine ulaşılamadığı bir bölgede, çok hızlı şekilde yaralarını sarmaya başladılar. Gerçekten çok hızlılar bu konuda.
CRI- Biraz önce Çinceyi öğrenemedim dediniz. Sizce Çince, nasıl bir dil? Diğer bildiğiniz dillerden farkı ne?
A.A.- Aslında çok zor bir dil değil. İlk geldiğim zaman, bir de özellikle ilk yaşadığım şehirde, biraz sorunlar yaşamıştım çünkü, Shantou'da, üç ay yaşadığım yerde, üç farklı dil konuşuluyordu. Hem Mandarin, bu ana dil konuşuluyordu. Hem Cantonese, dilinde konuşuyorlardı ve aynı zamanda farklı bir dilleri daha vardı, lokal dilleri ve hangi dili öğreneceğini şaşırıyordun. Mandarin bile konuşamayan insanlar vardı, okuma- yazması olmayan insanlar vardı. Biraz zordu. Ama, aslında gerçekten zamanınız varsa ve kendinizi verirseniz öğrenemeyecek dil değil.
CRI- Ne kadar ürkütücü değil mi? Çince gibi çok zor bir dilin, üç ayrı şekilde konuşulması.
A.A.- Elliye yakın dil olduğunu düşününce, çok daha zor. Bazen mesela, asistanımla beraber, Tianjin'e gidiyoruz. Yüz yirmi km. ilerde Beijing'den, Asistanım, Beijing doğma, büyüme. Beijingli bir hanım. Oraya gittiğimiz zaman bazen, gerçekten Tianjinli insanlarla, sadece yüz yirmi kilometre ötedeki insanlarla, iletişim kuramıyor. Bizim, Gebze'ye gidip, Gebze'deki insanlarla iletişim kuramamamız gibi, ilginç bir durum.
CRI- Çok haklısınız. Peki, yemek konusunun da bir ülkeyi tanımak ve anlatmak için, önemli unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum. Çin mutfağı hakkında neler düşünüyorsunuz?
A.A.- Çok seviyorum. Türkiye'deyken de özellikle gidip, yer ayırtıp, sıra bekleyip,büyük rakamlar ödeyerek yediğimiz yemeği, burada çok daha rahat yemek, gerçekten çok daha işime geldi. Seviyorum Çin mutfağını seviyorum. Aslında nerdeyse her mutfağı seviyorum.
CRI- Peki Çin'de, en çok hangi yöreyi seviyorsunuz?
A.A.- Acılı. Sichuan Bölgesini, Hot Pot seviyorum. Bir kaç balık yemeği, normalde de Türkiye'de çok fazla yemem, burada da balıklı, özellikle o mandarin, tatlı-ekşi soslu balığı çok güzel. Onu yiyorum.
CRI- Sohbetimizin sonunda, sizin gibi yurtdışında yaşayacaklara ve zamanın bir dönemini oralarda geçireceklere önerilerin neler olacaktır?
A.A.- İlk olarak, ilk kararı vermek, gerçekten çok zor ama, korkmasınlar. İlk bir kaç ay çok zor geçiyor, yılmasınlar.
CRI- Peki, Alper Bey, vaktinizi bizimle paylaştığınız ve sorularımı yanıtladığınız için, çok teşekkür ediyorum.
A.A.- Ben teşekkür ederim.
Bir programımızın daha sonunda, kendinizi sevin diyeceğim, değerli dinleyiciler. neden mi? Sevin ki, özel hissedin. Özel hissedin ki, karşınızdakileri de özel hissettirin diye. Böylece, yürekleri onay görmüş, özel insanlarla dolsun evren. Böylece, her tersliğe inat edercesine, yaşama tutunsun yüreklerimiz.
Sıcacık yüreklerle kalın,
Sevgilerimle...
Hoşça kalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |