|
|||||||||||||||||||||
|
Son görüşme, Olmert'in Kadima Partisi Genel Başkanlığı seçimine katılmaktan vaz geçtiğini ve yeni genel başkan seçildikten sonra başbakanlık görevini bırakacağını açıkladıktan sonra Abbas'la yaptığı ikinci görüşme oldu. Bu görüşme, aynı zamanda Kadima Partisi'nin yeni genel başkanını seçmek için bu ay yapılacak önseçimden önce Olmert ile Abbas arasındaki son buluşma olarak da görülüyor. 17 Eylül günü yapılacak Kadima Partisi Genel Başkanlığı Seçimi, İsrail için ciddi bir sınav olacak. İsrail Başbakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü sözcüsü Mark Regev görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, barış görüşmelerinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini, ancak ciddi fikir ayrılıklarının da mevcudiyetini sürdürdüğünü söyledi. Gözlemciler, geride kalan dokuz ayda ilerleme kaydedilemeyen görüşme sürecinde Olmert'in kalan görev süresinde atılım gerçekleşmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Nitekim İsrail'deki koalisyon ortaklarından Şas Partisi'nin başkanı ve Çalışma, Sanayi ve Ticaret Bakanı Eli Yişai, dün sabah düzenlenen hükümet toplantısından önce verdiği demeçte, istifa kararını açıklamış olan Olmert'in gerek hukuki, gerekse ahlaki açıdan Filistin'le görüşme hakkına sahip olmadığını, dolayısıyla görüşmede anlaşma sağlanmasının mümkün olamayacağını savundu. Kadima Partisi'nde de itiraz sesleri yükseldi. Kadima Partili Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, kısıtlı süre içerisinde aceleye getirilmiş bir anlaşmaya varılmasına karşı çıktı.
Kadima Partisi Genel Başkanlığı seçiminin gittikçe yaklaştığı bugünlerde "barış görüşmeleri", adayların en sık başvurdukları kartlardan biri haline geldi. Olmert'in istifa edeceğini ilan etmesinin ardından bir açıklama yaparak, parti genel başkanlığına seçilmesi durumunda Filistin'le barış görüşmelerini bizzat sürdüreceğini belirten Şaul Mofaz, Dışişleri Bakanı Livni'yi Kudüs'ün egemenliğinin paylaşılması yönünde Filistin'e taviz verme girişiminde bulunmakla suçlayarak, Livni'den bugüne kadar yapılan görüşmelerin bütün sonuçlarını açıklamasını istedi. Mofaz, Kudüs'ün İsrail'in bölünmez başkenti olduğunu da vurguladı. İki grup arasındaki siyasi mücadelenin gelecekteki İsrail hükümetinin politikasını çok fazla etkilemeyebileceğini savunan gözlemciler, ancak barış görüşmeleri konusunda farklı ve hatta birbirlerinden ters açıklamaların görüşmelerin ilerletilmesine yararlı olamayacağının altını çizdi.
Filistin tarafına gelince, 2005'te yönetime gelen Mahmud Abbas'ın Filistin Ulusal Yetki Organı Başkanlığı süresi önümüzdeki yılın başlarında sona erecek. İslami Direniş Harekti Hamas ile Ulusal Kurtuluş Hareketi El Fetih arasındaki anlaşmazlığın giderilememesi ve Abbas'ın İsrail'le görüşmelerde ilerleme kaydedilememesi nedeniyle otorite kaybına uğraması, gelecekteki başkanlık seçiminin Filistin'de yeni çalkantılara neden olması yönünde endişe yarattı.
İsrail İç Güvenlik Müdürü Yuval Diskin, belli başlı iki grup arasındaki anlaşmazlıkların Filistin'de başkanlık seçimi yapılmasını engellediğine, bu durumun ise Hamas'ın lehinde olduğuna işaret etti. Çünkü başkanlık seçiminin yapılamaması durumunda Filistin Ulusal Yetki Organı Başkanlığı, Yasama Kurulu Başkanı tarafından vekaleten yürütülecek ve kurul başkanı Abdul Aziz Duvaik'in İsrail'de tutuklu bulunması nedeniyle bu görevin Yasama Kurulu'nun Hamaslı başkan yardımcısı Ahmet Beşir tarafından üstlenilmesi gündeme gelebilecek. Böyle bir gelişme karşısında El Fetih liderlerinin Batı Şeria'daki yasal otoritesi ciddi bir darbe alacak.
Bütün bu olumsuzlukları önlemek için Abbas'ın önünde üç seçenek bulunuyor. Bunlardan biri, Anayasa değişikliğine giderek görev başında kalmasına imkan sağlamak; ikincisi Hamas'la başkanlık seçiminin tarihi konusunda fikir birliğine varmak; üçüncüsü ise Yasama Komitesi'ni feshederek erken genel seçim düzenlemek. Ancak mevcut ortamda Abbas'ın seçim yapması, oldukça zor görülüyor. Bu nedenle Filistin ile İsrail arasındaki barış görüşmelerinin gidişatını görmek için zamana ihtiyaç duyuluyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |