Deniz Gürgen: " Çin, çok güvenli bir ülke gibi geliyor bana."

Merhaba sevgili dinleyiciler. Bugün evine misafir olduğum ve bizimle Çin'deki, yaşamını paylaşacak konuğum, Sayın Deniz Gürgen.

CRI- Öncelikle zarif davetiniz için, çok teşekkür ederim Deniz Hanım.

Deniz Gürgen- Ben, teşekkür ederim.

CRI- Dinleyicilerimize, kendinizi tanıtır mısınız?

D.G.- İsmim, Deniz. Askeri Ateşe eşiyim. Eşimin görevi dolayısıyla burada bulunuyoruz.

CRI- Ne kadar süredir buradasınız?

D.G.- Sekiz ay gibi bir süre oldu.

CRI- Beijing'e gelmeden önce, Beijing ya da Çin, hakkında neler biliyordunuz? Geldikten sonra size, neler farklı geldi?

D.G.- Arkadaşlarımız Beijing'i görmediler ama Çin, hakkında bir çok şey söylediler ve bunların hiç biri de tutmadı. Hiç biri de aynısı değil. Söyledikleri şeyler hiç biri de birbiriyle,aynı değil. Söyledikleri şeyler çok farklı. Ama, benim burada yaşadıklarım çok farklı.

CRI- Peki, neler farklı? Neler aynı? Bize Çin'i nasıl anlatırsınız ?

D.G.- Beijing, çok büyük bir şehir öncelikle. Ben, İstanbul'da yaşadım altı sene. İstanbul'un trafiğini iyi bilen bir insan olarak, Beijing'de çok araba var ama, harika yolları var. Mükemmel trafik sistemleri var. Trafikte en fazla, beş- on dakika gecikmeyle gidebilirsiniz. Trafik, her zaman akıyor. İkincisi; yemekleri beni korkutuyordu. Bir şey bulamayacağım diye düşünüyordum. Ama, gördüm ki, her şey var. Yani, en ufak aklınıza gelenden Türkiye'de, bulgurundan tutun, vanilyasına kadar, her türlü baharatı, zaten çayını söylememe gerek yok, her türlü çayı var. Türkiye'de bulamadığımız bitkisel çayları, burada en doğal, en güzel şekilde içiyoruz.

CRI- Peki, genel yaşamı konuşalım istiyorum. Bir kadın olarak Çin'de, yaşamanın avantajları ya da dezavantajları nelerdir?

D.G.- Bir kere avantajı, hırsızlık olayı yok. Güven çok iyi. Çok güvenli bir ülke gibi geliyor bana. Çünkü, şimdiye kadar başıma hiç bir olay gelmedi. Ki, bazen arabayla, bisikletle çıkıyorum, bazen yürüyüşe çıkıyorum. Geç vakit dahi olsa, hiç bir sorunla, hiç bir olayla karşılaşmıyorsunuz. Özellikle Çin, yeni yılında geç vakitte eşimle dışarıya çıktık. Çok büyük keyif aldık.

CRI- Alışverişi de konuşalım. Hanımların en çok merak ettiği konulardan biri, Çin'de alışveriş. Sizce Çin'de, alışveriş nasıl?

D.G.- Harika bir şey. Çin'deki alışveriş, insanı mutlu eden, çok küçük rakamlara, çok beğendiğiniz şeyleri alabiliyorsunuz. Yani, çok büyük fiyatlar ödemenize gerek yok. Eğer bir mağazada bulamadığınızı, diğer mağazada farklı fiyata, daha güzelini bulabiliyorsunuz. Eve mutlu bir şekilde dönüyorum.

CRI- Çinli kadını gözlemliyor musunuz? Sizce Çinli kadın nasıl yaşıyor?

D.G.- Evet, bu çok güzel bir soru. Ben, ilk geldiğimde, elinde çöp kovasıyla, süpürgesiyle sokakları temizleyen ve arkasında, beş-altı yaşında çocuğuyla çalışan bir kadın, gördüğümde çok şaşırmıştım. İkinci şaşırmam, bisikletini mini eteğiyle, askılı bluzuyla kullanan, Çinli kızlar. Çok modern gördüm. hem modern, özellikle tırnak bakımları, el ayak bakımları, saç bakımları, çok hoşuma gitti. Çok bakımlılar. Çok güzel ve çok zayıflar. Kıskandığım tarafları bu. Çok zayıflar.

CRI- Çin'in, tarihi ve kültürel zenginliklerini tanıma fırsatınız oldu mu? Bu konudaki yorumlarınız nelerdir?

D.G.- Beijing, içindeki hemen, hemen her tapınağa gittik. İnsanların o tapınaklara hem gezmek için, hem ibadet etmek için gittiklerini gördüm. Bu çok ilginç geldi bana. Hem turistik gezi yapıyorsunuz, hem de ibadet yapıyorsunuz o tapınakta. Bu değişik geldi ve aynı zamanda, değişik inanışları var. Yani, bir Cennet Tapınağına gittim, çok değişik geldi bana inanışları. Tabii, bu kültür olayı. Yani Çin, herkese kapılarını açabilecek kadar, büyük bir ülke. Tabii ki, farklı kültürlere sahip bir ülke. Benim, alışık olmadığım bir, din gördüm burada.

CRI- Nasıl yorumladınız bu dini?

D.G.- Mesela, Hongkong'a gittik. Orada, Macao'da gezdik. Orada şöyle bir şey dikkatimi çekti. Aynı şey burada da var. Yani, Macao'yla burasını farklı görmedim. Tütsü var, tütsüyü satın alıyorsunuz. Tütsüyü yaktıktan sonra, dualar ediyorsunuz. Bakıyorum ki, bazısı tütsü yakıyor, bazısı elma koyuyor, meyve koyuyor. Bazısı yağ koyuyor, bazısı küçük tahtaların üzerinde dilekleri varsa, o dilekleri asıyorlar. Çok değişik geldi bana. Ama, bizde de farklı değil. Bizde de bir şeyleri dileyip, bağlıyabiliyorsunuz ama, buradaki farklı. Tütsü olayı farklı geldi bana. Bu tütsünün kokusunu duyduğum zaman diyordum ki, tamam bu yakınlarda bir yer de ibadet edilen bir yer var. Çünkü, tütsü kokusu çok keskin bir koku. Gerçekten de yanılmıyordum. Mutlaka ibadet edilen bir tapınak görüyordum. En sevdiğim tarafları da şu; her tapınakta bir havuz, zaten yeşillik içinde. Havuzun içinde, benim en sevdiğim renk, kırmızı balıklar. Yani, o balıklardan iki tane de benim evimde var. Çok kutsal olduklarını duydum. Balıkları da, küçük oltalarla yakalayabiliyorlar. Bu çok değişik geldi bana.

Sevgili dinleyiciler, Sayın Deniz Gürgen'le sohbetimizin ikinci bölümünü, haftaya aynı gün dinleyebilirsiniz.