Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Murat Telek: " Çinli insanlar, çok fazla duygularını belli etmiyorlar."

(GMT+08:00) 2008-08-07 15:17:36 cri
Sevgili dinleyiciler, Sayın Murat Telek'le sohbetimizin ikinci bölümünden merhaba.

CRI- Çinli insanla da çok yakın çalışıyorsunuz. Çinli insanı, nasıl tanımlıyorsunuz? Sizce Çinlilerin yaşama bakışı nasıl?

M.T.- Ben, Çinli insanları biraz değişik olarak görüyorum. Yani, bizim Avrupa kültürüyle çok, çok farklı. Onların, kendine özgü bir kültürü var. Bir, Amerika, Avrupa veya Çin olarak baktığımızda, Üçünün çok fazla kesişmediğini görüyorum. İnsani olarak olsun, kültürel olarak olsun, iyi ya da kötü anlamda söylemiyorum, kültür olarak tabii çok büyük farklılıklarımız var. İş anlamında yaklaşımımız olarak da, kişisel, insani olarak yaklaşımımızda da çok büyük değişiklikler görülüyor. Tabii, Çinli insanlar, çok fazla duygularını belli etmiyorlar. "lose face" dediğimiz, yüz kaybetme diye bir mefhum var. O nedenle de öfkeliler mi, neşeliler mi, kızgınlar mı yüzlerinden çok fazla anlama imkanı olmuyor. İş anlamında da, karşınızdaki insanlarla bir toplantı yaptığınızda, onların sizinle iş birliği yapıp, yapmayacaklarını veyahut, toplantının gidişatından memnun olup, olmadıklarını pek anlamak imkanınız olmuyor. Bir görüşmeye gidiyorsunuz, diyelim ki, çok alakalı olmasa da dahi, hiç bir firma size hayır demiyor. Muhakkak iş birliği yapmak istediğinizi belirttiğinizde, onlar da iş yapmaya hazırız diyorlar. Ancak, altı ay geçiyor, bir yıl geçiyor, hiç bir gelişme olmayabiliyor. Hayır demek gibi bir mefhumları yok. Hayır, demekten korkuyorlar. Devamlı hep evet diyorlar ama, bu evetin hayır mı, evet mi olduğunu anlayabilmek kolay değil. Bunun içinde belki, bir- iki sene tecrübe edinmeniz gerekiyor. Hemen anlayabilmenize imkan yok. Çinli insanları anlamak, geldiğinizde hemen, kavrayabildiğiniz bir şey değil. Tabii biz, Avrupa kültürüne daha yakın olduğumuz için, Avrupa'da bir toplantıya girdiğimizde, karşımızdakiyle bazen kavga ederiz. Bağrışırız, çağrışırız. Sonradan belki neşeleniriz. İş hayatı anlamında, birbirimize olan duyguları anlama imkanımız var ama, burada bunu hiç bir zaman anlayamadım. En sonunda çok daha fazla anlayamayacağıma karar getirdim.

CRI- İletişimin baş ürünü olan, dili konuşalım. Çince biliyor musunuz? Çince, öğrendiniz mi?

M.T.- Çince, iş anlamında çok kullanacak kadar öğrenmedim. Ama, özel hayatımda kullanabileceğim kadar, kendimi idare edebileceğim kadar Çincem var. O, benim için belli noktalarda yeterli oldu ama, iş anlamında veya karşımdakinin duygularını tam olarak anlama anlamında, tam olarak Çincem oluşmadı. İş hayatında, şu anda İngilizceyi kullanıyoruz yani, bizim personelimiz vasıtasıyla. Daha fazla öğrenmek isterim açıkçası.

CRI- Peki, bildiğiniz diğer dillerden Çincenin farkı ne sizce?

M.T.- Tabii karakter anlamında. Biliyorsunuz, çok zengin bir dil. Beş binden belki daha fazlasında bir karakter yapısı var. Onları tabii öğrenmek, ezberlemek kolay bir şey değil. Köklü bir dil ve çok zengin. Yani, herhangi bir kelimeyi ifade ederken, değişik ifade imkanları var. Çince çok zengin bir dil. Yaklaşık beş bin veya daha fazla bir tarihi kültürleri olduğu için, lisanları çok fazla zenginleşmiş. Yani herhangi bir mefhumu ifade ederken, farklı şekillerde ifade edebiliyorlar.

CRI- Küçük, çok şeker bir kızınız var. Yasmina'yı büyütürken, yabancı bir ülkede olmanın zorlukları ve kolaylıkları nelerdir?

M.T.- Kolaylık anlamında, burada yabancı kültürü anlaması, dünya vatandaşı olması anlamında biz, çok memnunuz. Ayrıca, Çince gibi çok önemli bir lisanı kavrayabiliyor burada. O bize çok büyük bir avantaj getiriyor. Ayriyeten de İngilizce öğrenmesini istiyoruz. Böylelikle , iki ya da üç lisanı kullanabilen insan olması, küçük yaşlardan itibaren, bizim içinde çok büyük bir avantaj. O anlam da çok memnunuz. Tabii, Türk kültüründen biraz uzak kalıyor, o biraz sıkıntı getiriyor. Bir de burada, Çinli çocuklarla iletişim kurarken, bazen onu yabancı olarak gördükleri için, yüzünü farklı gördükleri için, çocuklar belki, lisanı anlayamayacaklarını düşünüyorlar. Veya biraz yabancılık hissedebiliyorlar. O zaman oyun oynarken veya ona yaklaşmak isterken, biraz sıkıntıları olabiliyor. Bir de, buradaki kendi akranları, Çinli çocuklar, genelde ailelerinin tek çocukları oldukları için, tabii yetiştiriliş olarak da, bütün aile, ananeler, babaanneler, dedeler olarak hepsi o tek çocuğa yöneldiği için, biraz paylaşım anlamında biraz eksiklik görebiliyorum Çinli çocukta. Birbirleriyle oynarken, o zaman tabii, kızımızın , diğer çocuklarla oynarken biraz sıkıntısı olabiliyor. Biz de bunu kavrayabiliyoruz. Çünkü, Türkiye'ye, on beş- yirmi gün gittiğimizde, diğer Türk çocuklarla, çok daha kolay kaynaşabiliyorlar. Hemen çocuklar onunla, oynamak istiyorlar. O da oynuyor onlarla. Ama, burada bazen oyun arkadaşı bulmakta sıkıntısı olabiliyor.

CRI- Çin yemeklerini de konuşalım, programımızın sonunda. Çin yemekleri, sizin damak tadınıza uyuyor mu?

M.T.- Ben, Çin yemeklerini çok fazla sevdiğimi söyleyemem. Ancak, sevmiyor da değilim. Yani, iş anlamında gittiğimizde veya seyahate gittiğimiz de Çin yemeklerini, yiyorum. Bazı yöresel yemekler hoşuma gidiyor. Değişik olabiliyor, gittiğimiz bölgelerdeki yemekler. Çok da hoşuma gidiyor onlar. Ancak, şu anda genel pişiriliş anlamında veya kullanılan malzeme anlamında, Çin yemeklerini çok da sağlıklı bulmuyorum. Çok yağlı olarak yapılıyor veya kullandıkları yağ, çok iyi olmuyor. MSG dediğimiz kimyasal madde kullanıyor çoğu yerde. Parlaklık ve tat veriyor yemeğe ama, sonuçta vücuda zararlı. O anlamda Çin yemeklerini, çok fazla beğenmiyorum. Türk yemeklerini, İtalyan yemeklerini ve Japon yemeklerini daha tercih ediyorum. Onları daha fazla sağlıklı buluyorum.

CRI- Peki Murat Bey, vakit ayırdığınız ve sorularımı cevapladığınız için, çok teşekkür ediyorum.

M.T.- Ben, teşekkür ediyorum.

Yaz kendini sıcaklığıyla hissettirmeye başlayalı epey oldu sevgili dinleyiciler. Umarım yüreğiniz de sıcacık atıyordur. En başta, dostluk sıcaklığıyla tabii.

Dostça kalın, hoşça kalın.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040