|
|||||||||||||||||||||
|
ABD hükümeti tarafından 16 Temmuz günü yapılan açıklamada, siyasi işlerden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Williams Burns'ün, Avrupa Birliği'nin (AB) dış politika ve güvenlikten sorumlu üst düzey temsilcisi Javier Solana ve İran'ın nükleer başmüzakerecisi Seyid Celili arasında 19 Temmuz günü yapılacak nükleer sorun görüşmesine katılacağı ilan edildi. Bu, ABD'nin İran politikasında yumuşama belirtisi olarak nitelendi.
ABD ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler, 1980 yılında kesilmesinden bu yana normale dönmedi. ABD Başkanı George W. Bush, 2002 yılında İran'ı "şeytan ekseni" ülkeleri listesine alarak, İran uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durduruncaya kadar, İran'la doğrudan diyalog yapmayacaklarını, İran'a karşı silah kullanma olasılığını da dışlamadıklarını söylemişti. Ancak ABD yönetimi şimdi Dışişleri Bakanlığı'nın üçüncü ismini İran'la görüşmeye göndereceğini ilan etti. Ayrıca Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın desteğiyle Burns, İran'da ilk diplomatik istihbarat şubesini kurma çalışmalarını başlattı. Burns ve Celili'nin yapacakları görüşme, iki ülke arasında son 30 yıl içinde gerçekleşen en üst düzeyli görüşme olacak. ABD'nin İran'da diplomatik istihbarat şubesi kurmasıyla da, ABD son 30 yılda ilk defa İran'a diplomat göndermiş olacak.
ABD'nin İran politikasındaki bu değişiklikler, sadece üst düzey ikili görüşmelerle sınırlı değil. Geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray, İran'a karşı izleyeceği tercihli politikayı açıkladı. Bu politika uyarınca İran nükleer sorununun çözüm sürecinde silah zorundan kaçınılacak, İran'la güvenlik sorunu üzerine derinliğine inen görüşmeler yapılacak, İran'ın uluslararası işlerde daha önemli ve yapıcı rol oynaması desteklenecek. Bunun yanı sıra ABD, AB'nin İran'la temel düzeyde görüşme yapmasını desteklediğini açıkladı; İsrail'e ise tek taraflı olarak İran'a askeri operasyon yapmaması uyarısında bulundu. ABD ayrıca Solana'nın ileri sürdüğü "dondurma karşılığında dondurma" planını desteklediklerini ilan etti. Yani altı hafta sürecek temel görüşmeler boyunca ABD ve müttefikleri İran'a yeni yaptırım önlemleri uygulamayacak, İran da nükleer projesini genişletmeyecek. Ardından İran'ın nükleer projesini kapsamlı şekilde durdurması halinde, ABD resmi görüşmeleri başlatacak.
ABD'li yetkililer, İran politikasındaki bu değişimi, İran'a yönelik ekonomik yaptırımların amacına ulaşmasına ve İran'ın da ABD politikasında bazı değişiklikler yaparak uzlaşma tavrı göstermesine bağlıyor. Ayrıca Beyaz Saray, kendi politikasında değişiklik yapma gereğini kavradığını ifade ederek, diplomatik çabaların önemini vurguladı. Son yıllarda İran'la doğrudan temas kurmaktan kaçınan ABD, İran'la diyalog yapma görevini Avrupalı müttefiklerine yüklemişti; ancak artık İran'a sesini doğrudan duyurmak istiyor. ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında yapılan görüşmelerde farklı çıkar arayışlarına girildiği gerekçesiyle somut sonuç alınamayacağını savunuyor; dolayısıyla Cenevre'de yapılacak görüşmelere katılarak, görüşmelerin kendine göre doğru olan rotadan çıkmasını önlemek istiyor.
Kamuoyunda ise, ABD'nin İran politikasında yumuşama görülmesine rağmen, temel tutumunun değişmediği görüşü hakim. Bush yönetimi, geçen iki yılda İran nükleer sorununda çok katı bir tutum sergiledi. ABD, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması koşuluyla, resmi görüşmelere başlanabileceğini defalarca açıkladı. ABD'li yetkililer, bunun ABD ve Avrupalı müteffiklerinin ortak görüşü olduğunu ve şimdiye kadar da hiç değişmediğini vurguladı. Bunun yanı sıra Beyaz Saray, Burns ve Celili'nin yalnızca bir kereliğine görüşeceklerine ve görüşmede Burns'ın sadece İran'ın fikirlerini dinleyeceğini birkaç kere vurguladı. Bu açıklamaya bakılırsa, ABD ve İran'ın görüşmede öze ilişkin gelişme sağlaması pek mümkün gözükmüyor.
Ancak ne olursa olsun, ABD'nin son dönemlerde izlediği politika, Bush yönetiminin artık İran'a askeri müdahale planını askıya aldığını gösteriyor. Dünya kamuoyunun ABD ve İsrail'in İran'a askeri müdahalesinden endişelendiği bugünlerde, ABD'nin İran politikasındaki değişiklikler, bölgedeki gergin atmosferi büyük ölçüde yumuşatacak. Bunun yanı sıra İran, dünyanın önemli petrol üreten ülkelerinden biri. Bölgede durumun yumuşatılması ise, yüksek seviyelerde seyreden petrol fiyatlarının daha da yükselmesinin önüne geçmede etkili olacak.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |