|
|||||||||||||||||||||
|
Akdeniz Birliği Zirvesi, dün (13 Temmuz) Paris'te düzenlendi. Bir gün süren toplantıda Akdeniz Birliği planı başlatılarak, birliğe ilişkin işleyiş mekanizması gibi konular üzerinde fikir birliği sağlandı. Gözlemciler, uzun süren görüşmeler ve verilen bir takım tavizlerden sonra Akdeniz Birliği'nin nihayet kurulduğunu, ancak birliğin, kapsadığı bölgedeki karmaşıklık nedeniyle, çeşitli sorunlarla karşı karşıya geleceğini belirttiler.
Öncelikle, Akdeniz bölgesi Hıristiyanlığın yanı sıra İslamiyet'in de kaynak yeridir. Avrupa Birliği'ne üye ülkeler ve Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında siyaset, ekonomi, kültür, düşünce tarzı ve dini inanç bakımlarından büyük farklar söz konusudur. Bununla birlikte, bu ülkelerin çıkarları ve beklentileri de birbirleriyle örtüşmüyor. Örneğin AB ülkeleri, terörizmle mücadele gibi güvenlik sorunları ile göç sorununu çözmeyi; ekonomisi nispeten geri olan diğer Akdeniz ülkeleri ise, Akdeniz Birliği'nden yararlanarak ekonomilerini geliştirmeyi amaçlıyor.
Akdeniz Birliği'ne dayanarak, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik işbirliğinin ilerletilmesi dışında, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Ortadoğu barışını ilerleterek, Fransa'nın Ortadoğu sorununda ABD'nin yerini almasını ve günden güne gerileyen uluslararası prestijini yükseltmesini istiyor. Sarkozy, AB toplantısında yaptığı konuşmada, AB'nin şimdiye kadar Ortadoğu barışı için yüklü miktarda ekonomik yardım sağladığını, ancak siyasi açıdan AB'nin konumunun ABD'ninkiyle kıyaslanamayacağını belirtmişti. Sarkozy, zirveden önce Ortadoğu sorununun çözümüne katkıda bulunabilecek birkaç kritik isimle görüştü. Ancak, Fransa'nın Filistin-İsrail barış sürecinde önemli bir rol üstleneceğine şüpheyle bakan gözlemciler, Akdeniz Birliği'nin kısa süre içinde Filistin-İsrail barış görüşmelerine büyük bir etkisi olmayacağını ifade ettiler.
İkinci olarak Kuzey Afrika'da Cezayir ve Libya gibi, ayrıca bu bölgeye yakın Sudan ve Gine Körfezi bölgesinde, dünyanın önemli petrol üreticileri yer alıyor. ABD ve Rusya gibi dev ülkeler son yıllarda bu bölgelerdeki nüfuzlarını artırmaya çalışıyor. Dolayısıyla Akdeniz Birliği'nin kuruluşu, taraflar arasında çıkar çatışmalarına neden olacak.
Üçüncü olarak, Akdeniz'in güney kıyısındaki bazı ülkeler Akdeniz Birliği'ne temkinli yaklaşarak, Fransa'nın birliği, Kuzey Afrika'daki etkisini genişletmek, bu bölgeye dayanarak uluslararası işlerde daha çok söz hakkı elde etmek için, yani kendi çıkarları doğrultusunda kurduğunu savunuyor.
Son olarak, Akdeniz Birliği'nin kurulma sürecinde yaşanan iniş çıkışlar, gelecekte birliğin meydan okumalarla karşı karşıya bulunacağını gösteriyor. Akdeniz Birliği planı daha en başta Almanya gibi AB ülkeleri tarafından protesto edildi. Sarkozy'nin düşüncesine göre, Akdeniz Birliği, yalnızca Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerle sınırlı kalacaktı; böylece Almanya gibi AB'nin önemli ülkeleri Akdeniz Birliği'nin dışında bırakılacaktı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, buna açıkça karşı çıkarak, Akdeniz Birliği'nin kuruluşunun AB'nin bölünmesine yol açacağını dile getirmişti. İngiltere, Avusturya, Polonya ve Finlandiya gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de Akdeniz Birliği planına şüpheyle yaklaştı. Sonunda Fransa ve Almanya'nın tavizleriyle Akdeniz Birliği'nin kurulması konusunda fikir birliği sağlandı.
Sonuç olarak, Fransa'nın çabaları, görüşmeler ve verilen tavizler sonucu Akdeniz Birliği planı resmen başlatıldı; ancak örgütün birlik ve dayanışma içinde olup olmayacağı ve bu planın nasıl hayata geçeceği zamanla belli olacak.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |