Fransa'nın L'Ile de France bölgesindeki geniş ormanların ortasında yer alan Fontainebleau Sarayı, 12. yüzyıldan itibaren Fransız kralının av köşkü olarak kullanılmıştır. 16. yüzyılda I. François, "yeni bir Roma" kurma isteğiyle, bu sarayı genişlettirip yeniden dekore ettirmiştir. Devasa bir avluyla çevrilen yepyeni saray, İtalyan mimarisinden taşıdığı esintiler ile Rönesans tarzını ve Fransız geleneğini mükemmel bir şekilde harmanlamıştır.
Fransa'nın kuzeyindeki Fontainebleau kasabasında bulunan saray, Fransa'daki en büyük saraylardan biridir. "Fontainebleau"nun Fransızca anlamı, "mavi şelale"dir. Şato, ismini, tertemiz küçük bir şelaleden alır. Burası günümüzde, güzel manzaraları ve tarihi yerleriyle ünlü bir turistik merkez haline gelmiştir.
Milattan Sonra 1137 yılında, Louis VI le Gros, hem eğlenceye hem de sağlıklı yaşama uygun bu güzel yeri keşfedince, buraya görkemli bir saray yapılması için emir vermiştir. Ardından gelen kralların yeni yapılar ekleterek şatoyu genişletmesiyle, Fontainebleau Sarayı, son derece lüks bir saraya dönüşmüştür. François I, Henry II Curmantle, Henry IV Curmantle, Louis VI le Gros ve Napoléon Bonaparte burada yaşamış krallardan bazılarıdır. Kimileri burada uzun süre oturmuş, kimileri ise yalnızca av döneminde kalmıştır. Fontainebleau Sarayı, kraliyet ailesindeki evlilik ve cenaze törenlerine de sık sık ev sahipliği yapmıştır. 1812 yılında Roma Papazı, Napoléon Bonaparte tarafından buraya hapsedilmiştir. Saray, 1945-1965 yılları arasında NATO'nun merkezi olarak kullanılmıştır. Günümüzde sarayın dış duvarında "NATO" logosunun izi bulunmaktadır.
Fontainebleau Sarayı'ndan günümüze kadar korunanlar arasında bir eski kalenin ana yapısı, altı farklı kralın inşa ettirdiği saraylar, beş tane avlu, dört farklı çağın özelliklerini yansıtan dört bahçe bulunuyor. Çoğu Fransız mimarlar tarafından tamamlanan bu yapıların iç dekorasyonları, İtalyan sanatçılar tarafından yapılmıştır. Fransız ve İtalyan tarzlarının hakim olduğu Fontainebleau Sarayı'nda, oyma ve yağlıboya resim sanatlarının birleşmesiyle, Rönesans döneminin ünlü "Fontainebleau stili" ortaya çıkmıştır. Bu özellikleriyle saray, 18. yüzyıl Fransız iç dekorasyon sanatının müzesi gibidir.
Napoléon Bonaparte III döneminde Kraliçe Eugénie'nin emriyle inşa edilen Çin bölümünde, Çin'in Ming ve Qing hanedanlarında yapılmış resim ve değerli taş oymalarından oluşan bini aşkın nadir sanat eseri saklanmaktadır. Batı Avrupa stilinden çok farklı olan bu eserler, dönemin Doğu kültürünü ve sanatını yansıtmaktadır.
Sarayın çevresindeki 17 bin hektarlık orman, eskiden kralların avlandığı, piknik ve eğlence yaptığı alandır.
Yorumunuzu Gönderin
