Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Çağdaş Mol: "Çin'in geleceğinin, çok parlak olduğunu düşünüyorum."

(GMT+08:00) 2008-07-03 18:14:35 cri

Güzel bir Beijing havasından merhaba, sevgili dinleyiciler. " Bir Türklerin Gözüyle Çin" programımızla daha sizlerleyiz. Bugün ki konuğum, Sayın Çağdaş Mol.

CRI- Cağdaş Bey, programımıza hoş geldiniz. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Çağdaş Mol- Hoş bulduk. Ben, Çağdaş. 1987, İstanbul doğumluyum. İlkokulu Bostancı'da okudum. Bostancı'da altıyı okuduktan sonra bir sene, Antalya'da, deprem sırasında okumak zorunda kaldım. Daha sonra, ortaokulu da İstanbul'a döndükten sonra Liseyi, ilk iki senemi Batı Koleji'nde okudum. Hazırlık sınıfı ve lise bir olmak üzere. Daha sonra Kemal Atatürk Lisesi'ne geçtim Acıbadem'de. Orayı bitirdim. Özellikle burada kitap okumayı çok seviyorum. En sevdiğim spor benim, Formula 1'dir. Tabii Fenerbahçeliyiz ayrıca.

CRI- Ne kadar süredir Beijing'desin? Neden Beijing'e geldin ?

Ç.M.- Ben, geçen yılın şubat sonundan itibaren Beijing'deyim. Yaklaşık orta sondan beri benim idealim, yurtdışında okumaktı. Daha önce başka bir ülkeye karar kılmıştık aslında. Fakat daha sonradan, babamın tanıdıkları vasıtasıyla, bir Çin, fırsatı karşımıza çıktı. İyi değerlendirdik. Biraz dünya konjonktürünü mukayese ettikten sonra, Çin'in, çok iyi bir fırsat olduğunu düşündük. Buradaki yaşam koşulları da, Türk aile yapısına biraz daha uygundu ve maddi anlamda da pek bir zorluk çıkarmıyordu. Onun için buraya geldim.

CRI- Peki Çince. Çince öğrenmek hakkında neler düşünüyorsun?

Ç.M.- Bir kere Çince, tarihin belki de en eski dillerinden biri. Çok zor bir dil. Özellikle Çince karakterleri, ilk başta bize en çok zor gelen o, olmuştu. Bir Türk açısından Çince, konuşmak pek zor olmasa da tabii, Latin alfabesiyle yazıştığımız için, ilk başta karakterleri bizi zorluyor. Fakat şu da var, özellikle Çin'de yaşadığım için, alıştıkça artık, sanki Çince karakterler, artık bize A, B, C gibi gelmeye başladı.

CRI- Bu çok ilginç. Peki Çincenin en zor yanı ne?

Ç.M.- Çincenin en zor yanı, kesinlikle karakter sesinin çok fazla oluşu ve bir çok karakterin birbirine çok fazla benzemesi ve bunun sonucunda birbirine çok karıştırmamız. Şöyle söyleyeyim, açıkçası tonlama, ne kadar önemli olsa da, gerçek hayatta pek fazla o kadar önemli olmuyor. Zaten karşı tarafa anlatabiliyorsunuz bazı şeyleri. O da anlıyor. Konuştukça bir süre sonra, nasıl bizim Türkçede de biz konuşurken bir tonlamalarımız vardır ya. O zaten kendi kendine oluyor. O yüzden tonlamalarda pek fazla sıkıntı duymuyorum ben.

CRI- Çin'deki yaşamı gözlemleyebiliyor musunuz? Sizce Çinliler, yaşama nasıl bakıyorlar?

Ç.M.- İlk geldiğimden beri bunu çok iyi gözlemliyorum. Çinliler ile Türkler arasında özellikle baktığımız zaman, benzerlikler var. Farklılıklar da var. Çin, daha dünyaya açıldıkça, dünyada iletişim araçları geliştikçe, insanlar birbirleriyle daha çok iletişim kurdukça, Çinliler, gün geçtikçe uyum sağlıyorlar. Şunu görüyorsunuz, dışarıda çöp toplayan kişinin bile, bir sorumluluğu vardır. Bir görev bilinci vardır. Çok önemliydi bu. Bunu görüp de hayran kalmamak elde değil. Diğer insanlarda da öyle bu. İnsanlar gerçekten sorumluluk içerisindeler. Yaşadıkları toplumla birlikte yaşıyorlar. Toplumdan bağımsız hareket etmiyor. Toplumla yaşadıkları için, dolayısıyla kendilerini geliştirdikçe, toplum da gelişmiş oluyor böylece. Beğenmediğim konular tabii, şu var. Yabancılara karşı biraz soğuklar, çekinceliler. Ben, kendi açımdan söylüyorum, bir Çinliyle bir on beş dakika konuştuktan sonra, Çinliyle çok samimi olabiliyorum. Çin, artık dünyada bir süper güç olmaya başlıyor, söz sahibi olmaya başladı. İnsanlarda bunun sorumluluğunu gözlerinde görebiliyorum. Kendilerini artık hazırlıyorlar. Biz de geliyoruz diyorlar ve bu çok önemliydi. Bize, Türklere benzeyen en güzel yanlarından birisi de , ulusal bilincin olmasıydı. Özellikle, son deprem sırasında gördük ki, ülke birbirine kenetlenmiş durumdaydı ve bu çok önemliydi. Benim dahi gözlerimi yaşartan anlar oldu. Çin halkının, bu birbiriyle olan, bağlılığı, birbirine olan sevgisi, sorumlulukları böyle devam ederse, bu ülkenin geleceğinin, çok parlak olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de bizim Türkler adına, devamlı batıya özenip, artık yozlaşan kültürlerini alacağımıza, biraz da doğuya dönüp, aslında özümüze dönüp, bazı değerlerimizi, unutmakta olduğumuz değerlerimizi, yeniden hatırlamalıyız diye düşünüyorum.

Sevgili dinleyiciler, Çağdaş Mol'la sohbetimize, önümüzdeki hafta, aynı gün devam edeceğiz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040