|
|||||||||||||||||||||
|
François Fillon, dün AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve komisyon üyeleriyle yaptığı görüşmede, AB dönem başkanlığı sırasında Lizbon Anlaşması'nın onay sürecini hızlandırmaya devam edeceklerini söyledi. Fransa için önceliğin, İrlanda başta olmak üzere birlik üyelerine Lizbon Anlaşması'nı onaylatmak olduğunu belirten Fillon, bunun tek çözüm yolunun bu ülkelerin halklarının yakından ilgilendiği yaşam sorunlarını çözerek yeniden güven kazanmak olduğunu vurguladı. Fillon, Lizbon Anlaşması'nın İrlanda'da reddedilmesinden kaynaklanan sıkıntılara rağmen, Fransa'nın "alçakgönüllülük" ilkesi doğrultusunda birliğin yapılandırılması sürecini ileri taşımada "anahtar rol" oynayacağını kaydetti.
Fillon'un konuşmaları, Lizbon Anlaşması'nın reddedilmesiyle, AB'nin bütünleşme sürecini ilerletme konusunda yapılan hataların anlaşıldığını gösterdi. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, önceki gün Fransız televizyonuna verdiği demeçte, "Avrupa Birliği'nin yapılanma sürecinde hata yapıldığını, küreselleşme sürecinde Avrupa halkının çıkarlarının korunmasına gerekli önem verilmediğini" söyledi. Sarkozy, halkın endişelerini gidermek için Avrupa'nın yapılanma biçiminde "derin değişiklikler" yapılması gerektiğini savundu.
Ekim ayında Lizbon Anlaşması'nın yeniden görüşüleceği AB Zirvesi'nden önce, Fransa'nın İrlanda halkını anlaşmayı kabul etmeye ikna etmesinin zorluğunu kavramak için, öncelikle anlaşmanın İrlanda'da neden reddedildiğine ve Avrupa Birliği'nin bütünleşme sürecinin İrlanda'nın çıkarlarına uygun olup olmadığına bakmak lazım. Aslında İrlanda, Avrupa Birliği ortak politikalarından en çok kazanç elde eden ülkelerden biri. Çünkü İrlanda, geride bıraktığımız 10 yılda Avrupa Birliği'nden gelen 60 milyar doları aşan yardımlar sayesinde nispeten yoksul ve geri kalmış tarım ülkesi imajından kurtuldu. Ancak Avrupa Birliği'nin sınırlarının sürekli olarak doğuya doğru genişlemesinin beraberinde getirdiği göç sorunu, İrlandalıları derinden endişelendiriyor. Çünkü İrlanda'daki işsizlik oranı bugün yüzde 5.4'e ulaşarak hemen hemen son 10 yılın doruğuna çıkmış durumda. Bunun yanı sıra İrlanda, uzun süre İngiltere'nin sömürgeci yönetimi altında bulunmuş olması nedeniyle, siyasi ve diplomatik alanlarda bağımsızlığa, askeri alanda da tarafsızlığa ayrı bir önem veriyor. Bu nedenle krize çözüm getirmek için kısa süre içinde İrlanda'yı ziyaret edecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi zor bir görev bekliyor.
İrlanda, Lizbon Anlaşması konusunda sıkıntı yaşayan tek ülke değil. Fransa'nın AB dönem başkanlığına başladığı dün, Almanya ve Polonya da anlaşmaya ilişkin şüphelerini dile getirdiler. Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler'in Anayasa Mahkemesi karar vermeden anlaşmayı onaylayan kararnameyi imzalamayacağı yönündeki açıklamasıyla Lizbon Anlaşması, bu ülkede ilk kez sıkıntıyla karşılaştı. Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski de aynı gün yaptığı açıklamada, Lizbon Anlaşması'nı imzalamayacağını belirterek, İrlanda'da yapılan referandumun sonuçları nedeniyle Lizbon Anlaşması'nın artık anlamsız hale geldiğini savundu. Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus da daha önce yaptığı konuşmada, Lizbon Anlaşması'nın İrlanda'da reddedilmesini, "özgürlük ve sağduyunun, elitlerin projesine ve Avrupa bürokrasisine karşı kazandığı bir zafer" olarak nitelemişti.
Gözlemciler, Fransa'nın uluslararası statüsü ile ekonomik ve stratejik çıkarlarının daha çok Avrupa Birliği'nin yapılanması ve Avrupa kıtasının geleceği üzerindeki etkisine bağlı olduğuna işaret ediyor. İşte bu nedenle Fransa, AB dönem başkanlığı süresinde birliğin bütünleşme sürecini hızlandırmak için yoğun çaba harcayacak. Ancak Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayanlar, siyasi elitten farklı olarak siyasi reformlardan çok başta ekonomi olmak üzere yaşam sorunlarıyla ilgilendiği için, Fransa'nın hedefe ulaşma sürecinin çok zor olacağı savunuluyor.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |