|
|||||||||||||||||||||
|
Sevgili dinleyiciler, geçen hafta ilk bölümünü yayınladığımız, Sayın Deniz Selman'la sohbetimizin ikinci bölümüyle, tekrar sizinle birlikteyiz.
CRI- Programımızı açarken Çin'in, bir çok kentini görmüş olduğunuzdan bahsetmiştim. Hangi kentler bunlar ve Başkent Beijing'den farklılıkları neler?
D.S.- Tabii Shanghai da gördük. Shanghai, çok büyük bir şehir, çok modern bir şehir. Büyük şehirlerden ziyade ben Çin'in, iç bölgelerini de gördüm. Güney batı bölgesi çok enteresan. Çok samimi, çok sıcak, gıdaları da baharatlı. Onlarla iş yapmak çok daha enteresan. Mesela, Sichuan Bölgesi'nde epey dolaştım. Hunan Bölgesi'nde dolaştım. Ondan sonra, Tabii ki Xi'an'ı gördüm. Taiyuan'ı gördüm, Suzhou'yu gördüm. B unlar hepsi endüstriyel şehirler. Fakat, şaşırılacak bir şekilde, bu şehirler, Beijing'e neredeyse çok yaklaşmış, Beijing seviyesinde şehirler.
CRI- Çok ilginç bu. Fiziki görünüm olarak mı, yoksa yaşam standartları olarak mı yaklaşmışlar?
D.S.- Hem, fiziki, hem de yaşam standarttı olarak. Enteresan tarafı da o.
CRI- Uzakdoğu felsefesiyle de ilgili olduğunuzu biliyorum. Çin'de bu konuyla ilgili çalışmalarınız oldu mu?
D.S.- Evet. Onların en önemli kitaplarından bir tanesi "Tao De Ching'i" Türkçeleştirdim. Konfüçyüs teorileri hakkında da bir takım konferanslar verdim. Burada da davranış biçimleriyle ilgili bir takım gözlemlerim oldu ve bunu da kitapçık altında topladım.
CRI- Kısaca bahsedebilir misiniz davranış tarzlarıyla ilgili?
D.S.- Tabii şimdi, eski Çin'le, şimdiki Çin, arasında çok büyük farklılık var. Eski Çin'deki davranış biçimleriyle, şimdiki davranış biçimleri biraz farklılaşsa da, hala sıcaklar ve şöyle söylesek daha da iyi olur, aile yapısı, aile bireyleriyle olan ilişkilerini bilhassa ön plana çıkarıyorlar ve bununla ilgili hiç bir şekilde taviz vermiyorlar. Aile büyükleriyle de ilişkiler çok önemli. Bir takım şeyler, eskisi gibi devam etse de, süratle batılaşıyorlar. Fakat, aileyle ilgili ilişkilerin de en ufak bir değişiklik yok.
CRI- Deprem gerçeğini kısa bir süre önce yaşamış olan Çin halkı, yaralarını sarmaya çalışıyor. Siz de daha önce Türkiye'de böyle bir felaketi yaşamış biri olarak, bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
D.S.- Evet, benim için çok enteresan ve hissi bir konu. Çalıştığım fabrikalardan bir tanesi depremin merkezine, 167 km. mesafedeydi. Enteresan tarafı, biz de elektrikler ve telefon bağlantısı yoktu İstanbul depreminden sonra bir kaç gün bu sürdü. Fakat ben, tüm arkadaşlarıma ve şirkete, ertesi sabah ulaşabildim. Onların iyi olduğunu gördüm ve çok sevindim tabii ki. Aranmalarından dolayı da çok mutlu oldular. Çok hislendiler. Bizim yakın alakamızı hakikaten bekliyorlar. Bu felaket, sadece Çin'in değil. Dünyanın felaketi.
CRI- Olimpiyat oyunlarının kısa süre sonra Çin'de, yapılacağı malumunuz. Bu konudaki düşüncelerinizi de merak ediyorum.Ayrıca Olimpiyat oyunları sırasında, ev sahipliği yapacak olan Çin'e, geleceklere neler tavsiye edersiniz?
D.S.- Beijing'de dünyanın en büyük oyunlarından bir tanesi gerçekleşecek. Böyle bir dünya olayı bu. Trafik sorunu aşabildikleri taktirde, Beijing Olimpiyatlarından, büyük zevk alabileceklerinden eminim. Beijing, hakikaten güzel ve sempatik bir şehir. Şehirden de ayrıca bir zevk alacaklarından eminim.
CRI- Sizce Çin'e ne katacak olimpiyat oyunları?
D.S.- Çin'e çok şey katacak. Çin, bu gibi büyük bir organizasyonu, tek başına yapabileceğini bütün dünyaya ispat edecek ve aynı zaman da, tahminimce olimpiyatlardaki çoğu madalyayı da toplayacaklar.
CRI- Sohbetimizi bitirmeden önce, Çin yemekleri, hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Çin yemeklerini, seviyor musunuz?
D.S.- Çok seviyorum ! Ben çok seviyorum. Bilhassa, Sichuan tarzı yemekleri çok seviyorum. Daha sonra Hunan tarzı yemekleri seviyorum. Bunlar, çok baharatlı ve acılı. Bol sarımsaklı ve soğanlı yemekler. Bizim güney, Adana tarzı yemeklerinden, çok büyük bir farkları yok. Fakat, bölgelere göre de yemek tarzları ve yemek tipleri değişmekte. Tabii biz, genellikle ya Türkiye'de olsun ya Avrupa'da olsun , veya Amerika'da olsun, orada ilk defa Çin yemekleriyle karşılaştık. Fakat buradaki tatlar, Avrupa'daki veya Amerika'daki tatlardan çok, çok farklı. Buradakiler, daha tabi. Daha orijinal, bana öyle geliyor.
Deniz Bey, vakit ayırıp, sorularımı yanıtladığınız için, çok teşekkür ederim.
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Demiş Nazım Hikmet bu şiirinin ilk kıtasında ve bu güzel şiiri ,
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Dizeleriyle bitirmiş. Söze ne hacet... Sevgili dinleyiciler. Tekrar karşılaşıncaya kadar esen kalın.
Dostlukla kalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |