Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Avrupa Birliği'ne İrlanda darbesi

(GMT+08:00) 2008-06-16 13:33:26 cri

Güven Özalp BRÜKSEL

14.06.2008 Milliyet

    İrlanda halkı, önceki gün düzenlenen referandumda, AB'nin işleyişi açısından hayati önemdeki "Lizbon Antlaşması"nı reddetti. Böylece AB yeni bir krize doğru yelken açtı

    Avrupa Birliği'nin (AB) korktuğu başına geldi ve İrlanda 2001'de Nice Antlaşması için düzenlenen referandumun ardından bir kez daha kurumun işleyişi açısından son derece önemli olan bir belgeyi yüzde 46.6'ya karşı yüzde 53.4'le reddetti.

    2005'te Fransa ve Hollanda'nın Avrupa Anayasası'nı kabul etmemesinin yarattığı kriz havasını yeni dağıtan AB, İrlanda'nın Lizbon Antlaşması'nı çöpe atmasının ardından yeni bir krize doğru yelken açmış durumda. AB'nin, "bir şekilde bu sorunun da üstesinden geleceği" yorumları yapılsa da Brüksel'de herkes sürecin sancılı olacağı konusunda hemfikir.

    İrlanda'nın "hayır"ı, üye ülkeler arasında uzun süren pazarlıklar sonucunda ortaya çıkan antlaşmanın kadük olması anlamına geliyor. Belge, şu ana kadar 27 üyenin 18'i tarafından onaylanmış olsa da AB kuralları, üye ülkelerden birinin onay vermediği bir belgenin yürürlüğe girmesine izin vermiyor. Ancak bu "hayır" diğer ülkelerin onay sürecini tamamlamalarının önünde bir engel oluşturmuyor.

AB desteği büyük

    1973'te AB'ye üye olduğu zaman ekonomisini ayakta tutmakta zorlanan İrlanda, üyeliğin nimetlerinden en fazla yararlanan ülkeler arasında yer alıyor. Üye olduğundan bu yana AB'den yaklaşık 41 milyar euro tutarında yardım alan 4 milyon nüfuslu İrlanda'da kişi başına düşen gelir yaklaşık 42 bin euro düzeyinde. Elde ettiği kazanımların büyük bölümü Brüksel kaynaklı olmasına karşın AB'ye en çok "hayır" diyen ülkelerden birinin İrlanda olması ilginç bir tablo yaratıyor.

    Referandumdan "hayır" çıkmasının en önemli etkenlerinden birini halkın Lizbon Antlaşması'nı anlamakta zorlanması oluşturuyor. "Evet" cephesi, kampanyada yetersiz kalarak daha çok soyut kavramlar üzerine odaklanırken, ret cephesi, yanlış ama somut kavramlar üzerinden yürüdü. Lizbon Antlaşması'na evet denmesi halinde "kürtaj yasağının kaldırılacağı", "vergilerin yükseleceği" ve "İrlanda'nın tarafsızlık statüsünü bırakmak zorunda kalacağı", yanlış olmakla birlikte etkili olan söylemler arasında öne çıktı.

Gözler zirvede

    İrlanda'nın kararıyla ilgili ilk ortak değerlendirme 19-20 Haziran'da Brüksel'deki AB Zirvesi'nde yapılacak. Kriz ortamından çıkış için çözüm arayışına girecek olan liderlerin, "109 bin 964 kişinin yaklaşık 500 milyon kişinin kaderini bloke etmesini içlerine sindirme biçimi" bulunacak formülün şekillenmesinde belirleyici olacak.

Sancılı başlangıç, sancılı son

    Lizbon Antlaşması'nın reddi, başkentler arası uzlaşmaların her zaman halk tarafından benimsenmediğini bir kez daha ortaya koydu. AB, son dönemde ne zaman "halka inse" ret cevabıyla karşılaşıyor.

    Bunun örnekleri 1992'de Maastricht Antlaşması'nın Danimarka tarafından, 2001'de Nice Antlaşması'nın İrlanda tarafından 2005'te de Lizbon Antlaşması'nın selefi olan Avrupa Anayasası'nın Fransa ve Hollanda tarafından reddedilmesinde görüldü.

    Avrupa'nın geleceği üzerine 2001'de çalışmaya başlayan AB, varılan uzlaşı çerçevesinde Avrupa Anayasası'nı onay aşamasına getirdi. Ancak 2005'teki "hayır"lar yeni bir uzlaşı gerektirdi ve Lizbon Antlaşması doğdu.

     Dönem başkanlığı sistemi yerine "AB Başkanı" uygulamasına geçilmesi, bir Dış Politika Temsilcisi makamı oluşturulması, AB Komisyonu'nun ve Avrupa Parlamentosu'nun üye sayılarının düşürülmesi belgenin şekilsel yenilikleri arasında yer alıyor.

YORUM

Türkiye çok fazla etkilenmez

    İrlanda'nın dün referandumla Lizbon Antlaşması'nı reddetmesi Avrupa Birliği'ni (AB) içinden çıkılması karmaşık bir durumla karşı karşıya bıraktı. Aşılması için güçlü siyasi liderlik ve acil eylem sergilenmesi gerekecek olan bu dönemde, Türkiye-AB ilişkilerinde kriz bağlantılı radikal nitelikte bir değişiklik yaşanması beklenmiyor.

    Bunun en önemli nedenlerinden birini, "Kendi içimizde kriz varken Türkiye'yle uğraşamayız" tezinin, 2005'te Fransa ve Hollanda'nın Avrupa Anayasası'nı reddetmesinin ardından işlenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış olması oluşturuyor. İki kurucu ülkenin yarattığı ve örneğine daha önce rastlanmamış olan kriz ortamına karşın 2005 sonrasında Türkiye-AB ilişkilerinde önemli mesafe kaydedildi. Bu kez içine düşülen kriz ortamının niteliği ilkine oranla oldukça farklı. Sorunu yaratanın İrlanda olması nedeniyle AB'nin bu kriz ortamından 2005'e oranla daha kolay çıkması beklenebilir. Türkiye-AB ilişkilerinde zaten ciddi bir durgunluk olması ve özellikle Ankara kanadında belirgin bir isteksizlik yaşanması da krizin sürece olumsuz anlamda ekstra bir katkı yapmasını zorlaştırıcı bir ortam yaratıyor. 2005 sonrasında gündeme gelen, "Zaten kriz içindeyiz bir de Türkiye krizi yaratmayalım" anlayışının bu kez de devreye sokulma ihtimali oldukça yüksek.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040