|
|||||||||||||||||||||
|
09.06.2008
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
3 Haziran 08'de elliyi aşkın devlet ve hükümet başkanları ile 4 bin 800 delegenin katılmasıyla Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından Roma'da düzenlenen konferans, üç gün süren yoğun çalışmalardan sonra, ne yazık ki, bir kez daha düşkırıklığıyla sona ermiştir. Yoksul ülkelerin çöken tarımlarını ayağa kaldıracak, açlığın pençesinde kıvranan milyonlarca insanın derdine çare olacak 'Yeşil Devrim'e bağlanan umutlar, bugünkü başıbozuk düzenden büyük rantlar sağlayan kimi büyük devletlerin ve güçlü şirketlerinin direnci karşısında bir başka bahara olmasa bile, temmuz ayında Japonya'da toplanacak 8 zengin ülkenin toplantısına kalmış görünmektedir. Ama zirvede, açlığa acil yardım için yine de 4 milyar dolara yakın bir para sağlanmıştır. Buna karşılık açlığın uzun erimde üstesinden gelinmesi için her yıl 20 milyar dolara gereksinim vardır.
Roma konferansının; Gıda, Tarım ve buna bağlı olarak da giderek tehlikeli boyutlara ulaşan açlık sorununa acil çözüm üretmekte başarısız olmasına karşın, en azından yakın gelecekte arz talep baskısı yanı sıra gıda fiyatlarındaki spekülatif artışlarla daha da dayanılmaz boyutlara ulaşması beklenen açlık ve pahalı gıda krizini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermesi açısından son derecede yararlı olduğu söylenebilir.
Konunun en yetkin uzmanları tarafından zirveye sunulan raporlar, yukarıda sözü edilen karabasana çare bulunmasının sanıldığı kadar kolay olmadığını vurgulamışlardır. Daha açık bir deyişle, Gıda ve Tarımdaki karadeliğin göstermelik yamalarla kapatılması olanaksızdır. Gezegen ölçeğinde bir 'Yeşil Devrim'e bugün her zamankinden çok ihtiyaç vardır. Roma'da ıskalanan budur.
Gıda, tarım ve açlık krizinin temel nedenleri aslında kimse için sır değil. Ama önce gezegenin on yıllardan bu yana çaresizlik içinde debelenip durduğu çıkmazı ve yıkımlarını özetlemek gerekiyor. Birleşmiş Milletler eski Gıda Hakkı Raportörü Jean Ziegler'in (şimdi BM İnsan Hakları Danışma Kurulu üyesi ve ünlü 'Utanç İmparatorluğu'nun yazarı) zirve konusundaki görüşlerine kulak verelim: "Zirve tam bir fiyaskodur. İnanılmaz bir düş kırıklığı yaratmıştır. Bu, BM'nin geleceği için de endişe verici bir durumdur. Elliyi aşkın devlet ve hükümet başkanı gıda fiyatlarındaki artışlarla daha da tehlikeli boyutlara tırmanan açlığa çare üretmek için Roma'da bir araya gelmişlerdir. Ancak sonuç tek kelimeyle skandaldır. Özel çıkarlar bir kez daha kolektif çıkarlara galebe çalmıştır. O kadar ki, Roma'da alınan kararlar dünyadaki açlıkla savaşacak yerde, tam tersine onu arttıracak niteliktedir. Aslında ben şu üç temel konuda karar alınmasını beklerdim. Önce bioyakıt üretmek için gıdaların yakılması bütünüyle yasaklanmalıdır. İkincisi gıda ve tarım maddelerinin fiyatlarının saptanması Borsa'dan alınmalı, üretici ülkelerin tüketici ülkelerle anlaşmaları doğrudan sağlanarak spekülatif kârları ortadan kaldıran bir sistem benimsenmelidir. Üçüncüsü, Bretton Woods kurumları, özellikle de Uluslararası Para Fonu (IMF), yoksul ülkelerde gıda üretimi sağlayan aile tarımlarına mutlak öncelik tanımalıdır."
Zirvenin final bildirisinde FAO üyelerinin, 2015 yılına kadar açlığı yarısı kadar azaltacakları konusundaki kararına ise Ziegler, deneyimlerine dayanarak, bunu pek mümkün görmüyor: "Bu yaptıkları tam bir ikiyüzlülük. Bu sonuca sözde 2000 yılında ulaşacaklardı. Oysa, o günden bugüne gezegendeki açların sayıları artmıştır. FAO'ya göre bugün 854 milyon insan düpedüz açlık çekmekte, ya da açlık sınırında yaşamaktadır. Çok yakın gelecekte gıda maddelerindeki spekülatif artışların da katkılarıyla açlara yüz milyon insan daha eklenecektir."
Ziegler, sözünü sakınmıyor, krizin temel nedenlerine de parmak basıyor: "Zirvenin başarısızlığının ardında üç önemli öğe mevcut. Birincisi Birleşik Devletler ve müttefikleri Kanada ve Avustralya, konferansa katılmayarak zirveyi sabote etmişlerdir. Öte yanda çokuluslu büyük şirketler arasında yer alan on dev şirket, halen dünya temel gıdalarının yüzde 80'ini denetlemektedir. Bunlar Kızılhaç kurumu olmadıkları için de toplumun çıkarları yerine kendi çıkarlarını gözetmektedirler. Üçüncü sorumlu ise dişe dokunur öneriler yapmaktan kaçınan BM Genel Sekreteri'dir."
Yazımızı gıda ve tarımı çöken, halkı açlıkla savaşan bir Afrikalı yöneticinin tecrübeye dayanan görüşlerini aktararak noktalamak istiyoruz. İşte, Batı Afrika üreticileri köylü örgütü Roppa'nın başkanı Senegalli Ndiogou Fall'un değerlendirmeleri: "Krizin nedeni liberal politika sapkınlığıdır. Buna rağmen yine de dayatılmaktadır. Kimse küçük üreticilere saygı duymamaktadır. Oysa biz korunma ve adalet istiyoruz. Ama onlar sürekli aynı şarkıyı söylüyorlar; Doha anlaşmasını geliştirmek gerek diyorlar. Yani krizin daha da ağırlaşmasını istiyorlar. Temel yanlış ticaret konusuyla ilgilidir. Pazarlarımız aşırı biçimde dışa açılmış, bu ise küçük işletmelerin sonunu getirmiştir. Politik nedenler de var tabii. Çünkü Afrikalı yöneticiler saf bir biçimde dışa açılmayı kabul etmişler ve gıdaya dönük üretim yapan küçük çiftçilerden yüz çevirmişlerdir. Tüm olanaklarını dış satıma yönelik üretimler için seferber etmişlerdir. Oysa bizim önde gelen misyonumuz halkın karnını doyurmaktır. Son on yılda girdiler, krediler, araştırma ve sübvansiyonlar gibi aslında az olan kaynakların tümü, pamuk gibi rant kültürlerinin yoğun biçimde desteklenmesine hasredilmişlerdir. Bunda en büyük sorumluluk ise IMF ve Dünya Bankası tarafından dayatılan liberal politikalardır."
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |