|
|||||||||||||||||||||
|
Derya Sazak – 01.06.2008 – Milliyet
İlk işaret Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın Bodrum'daki İklim Konferansı'nda veriliyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açtığı uluslararası toplantıda Çevre Bakanı, Türkiye'nin uzunca süredir direndiği Kyoto Sözleşmesi'ni imzalamaya hazırlandığını açıklıyor.
Küresel ısınma tehdidinin 'kuraklık, susuzluk ve açlık' şeklinde kendini gösterdiği ortamda, atmosfere salınan karbon gazlarının azaltılması açısından Kyoto, taraf ülkelere bağlayıcı 'kota'lar getiriyor. Ancak ABD gibi sanayi ötesi toplumların en büyük kirletici olduğu, ancak uluslararası sözleşmelere uymaya yanaşmadığı sırada, Türkiye gibi ülkelerin kalkınmasına engel olacağı varsayımıyla milyarlarca dolar harcama yaparak kendilerini bağlamaları siyasal iktidarlarca 'lüks' görülüyordu.
Günümüzde Kyoto'ya imzanın maliyeti, rakamlarla açıklanmayacak bir değer kazandı.
Kalkınmayı temiz enerji kaynaklarına dayandırmadan, yeni iklim çözümleri yaratmadan dünyanın bu şekilde gitmeyeceği ortada. 2012'de Kyoto'da yeni sürece girilecek. Türkiye'nin hızlı davranması kaçınılmaz.
Bodrum'daki toplantıda ABD'deki başkanlık seçimlerinde yarışan 3 adayın da 'Kyoto'yu imzalama sözü' verdikleri açıklandı. Obama, Clinton ve Mc Cain, hangisi başkan olursa ABD, enerji odaklı çözümlere katılmayı vaat ediyor. Küresel ısınmaya karşı Al Gore'un başlattığı kampanya Amerikan kamuoyunu hayli etkilemiş anlaşılan. Doğal Hayatı Koruma Vakfı da, 'Daha İyi Bir İklim İçin Birlikte-2050' adlı yeni bir çalışma başlatıyor.
Türkiye'nin Kyoto ve Bali Konferansı gibi süreçlerin dışında kalmaması önemli. Zaten AB ile adaylık müzakeresi yapan bir ülkenin uluslararası anlaşmaları imzalamama gibi bir şansı yok.
Cumhurbaşkanı Gül, Bodrum'daki kapalı toplantıda, ilgili hazırlığın Dışişleri Bakanlığı'na gönderildiği bilgisini vermiş. Çevre Bakanı da, hükümetin imzaya hazır olduğunu açıkladı. 20 milyar dolarlık bir maliyetten söz ediliyor.
İklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerin başında Türkiye'nin geldiği de tartışmasız bir gerçek.
Kuraklık ve susuzluk iki temel sorun. Bu yıl özellikle Çukurova ve Güneydoğu'da tarım, iklimden olumsuz etkilendi. GAP'ta sulama projelerine verilen ağırlık, 2010-20'li yılların gıda güvenliği açısından yaşamsal önemdedir. Çölleşen Anadolu'yu, kuruyan gölleri, nehirleri canlandırmak, yeşertmek kolay olmasa da, mevcut kaynakları korumak açısından iklim sorunlarını öncelikle gündeme almak gerekiyor.
Kyoto'yu imzalamak, toplumca sergileyeceğimiz duyarlılık açısından önemli bir adım olacak.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı Genel Direktörü Filiz Demirayak, geç kalınmış da olsa Kyoto'ya atılacak imzanın Türkiye'nin gelecekteki 'yol haritası' açısından önemini vurguluyor. Günlerdir tartıştığımız 'akla ziyan' konular arasında nihayet gerçek gündemi yakalıyoruz!
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |