Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Erdinç Tiftik-"Olimpiyatların burada olması, çok büyük bir şey aslında."

(GMT+08:00) 2008-05-22 19:02:16 cri
Erdinç Tiftik-"Olimpiyatların burada olması, bu kadar büyük bir kültürün, bu kadar büyük bir sanayinin içerisinde olması, çok büyük bir şey aslında."

Sevgili dinleyiciler, Erdinç Tiftik'le sohbetimizin ikinci bölümünden merhaba.

CRI- Evet, bu çok kesin ki duygular, anadiliyle ifade edilebiliniyor.

E.T.- Kesinlikle. Sonuçta, bir aşk olsun, sevgi olsun bunu kendi dilinizle ifade edemediğiniz sürece, çok büyük bir sıkıntı yaşıyorsunuz. Bu hem Türk, olarak benim, hem Çinli, olarak eşimin, bugüne kadar dile getirdiği olaylar. Onun haricinde, kültür farkları tabiî ki kendi çevremizdeki insanların bize, bakış açısı bizi etkiliyor. Sonuçta yabancı bir ülkedesin. Bir Çinliyle evlisin. İnsanların sana bakış açısıyla, bir Çinlinin, Çinliyle evlenmiş olmasındaki bakış açısı aynı değil. Onun haricin de ilişkiler içerisinde, bizim kendi ilişkimiz içerisinde, en azından ben kendim olarak bahsedersem, herhangi bir sıkıntım yok. Kültür açısından, tabiî ki ilk bir altı ay sıkıntı çektik. Yani , o olmayacak, şu olmayacak. Benim alıştığım, Türkiye'deki standartlar, yaşadığımız kültür daha farklıydı. Din, olarak tabii ki birazcık daha farklıyız. Bunlara alışmak biraz zor.

CRI- Çinlilerin size, yabancı olarak Çinli bir hanımla evlendiğiniz için, farklı baktığını söylediniz. Peki, Türkiye'de eşinize nasıl bakılıyor?

E.T.- Açıkçası ben çok şaşırdım buna. Türkiye'ye gittiğimizde, çok rahattı ve kimse herhangi bir şekilde aa , Çinli! Denilmedi bile, üzerine bile gidilmedi. Çok, çok rahattı. Sanki bir Türk gibi, sokaklarda gezdi, alışveriş yaptı. Mağazalarda çok sıcak karşıladı insanlar. İlk başta Çinli olduğunu anlayan bile olmadı diyebilirim. Sonuçta Türkiye'de de, Çerkez kesimimiz var, Kırgızistan'dan gelen Türkler var, Azerbaycan'dan gelmiş, onların da gözleri birazcık çekik olduğu için, pek fazla sıkıntı çekmedik. Tabii duyduğu zaman insanlar, " aa Çinli! aa çok sevimli ! Diye, üzerine gitme oldu tabii ki.

CRI- Akrabalarınızla nasıl anlaşıyor? İlişkisi nasıl?

E.T.- İngilizce anlaşıyorlar akrabalarımla. Amcam, babam, annem zaten, hepsi İngilizce çok iyi biliyorlar. Annem, Alman benim. Ondan dolayı bir anlayış var o konuda. Ondan dolayı, eşimin adı Zhangwei. Zhangwei getirdim, ne yapacağız dediğim zaman, kimse bana bir garip bakmadı yani, bu kim falan denmedi. Çok sıcak karşılandı. Yemekler yapıldı, yemek öğretildi. Babaanneler yemek öğrettiler. Mantı yapmayı öğretiler. Herkes çok sıcaktı. Çok sevdiler. Zaten şu anda bile, ben babamla, annemle arıyorlar, bazen meşgule bırakmak zorunda kalıyorum, vakit olmadığından. Devamlı onu arıyorlar. Türkçe, şu anda rahat etmeye başladı, annemle- babamla konuşurken de. Türkçe de güzel muhabbet ediyorlar. O yönden hiçbir problemimiz yok.

CRI- Beijing dışında Çin'in, başka kentlerini de gördünüz mü? Çin'i tanımak adına yaptığınız etkinlikler nelerdir?

E.T.- İlk geldiğim zamanlar, zaten yatırım yapmaya geldiğimi söylemiştim. Ondan dolayı, birazcık daha böyle, bu kültürü tanıma adına, insanların ne şartlar altında çalıştığını, ne yaptığını anlama adına, kendi kendime bir tur yapma kararı almıştım. O ara, Shanghai, Guangzhou, Shenzheng, Shantou, Yiwu, Qingdao, çoğu şehrine gitmişimdir. Öyle diye bilirim. Belli bir zaman kaldım, araştırma adına kaldım. Çeşitli otellere gittim, gezdim. Hemen söyleyeyim, Beijing gibisi yok. Burası bir cennet. Yaşadığımız yer öyle diyeyim Çin, içerisinde ama, şöyle bir şey var; Guangzhou bakıyorum, henüz daha hala kişiliğini bulamamış, hala endüstriyel yatırımı olan, insanların bir şeyler üretmek için, mücadele ettiği bir yer. Tam olarak bir modern şehir ile, sanayi şehri içerisinde sıkışmış kalmış bir yer, ikisini birbirinden ayıramıyor. Shanghai'ya baktığımız zaman, Shanghai çoktan artık gelişmiş. Çok daha bazı şeyleri bitirmiş, sadece şu anda konuştuğumuz o software çözüyor. Yarısından fazlasını çözmüş durumda. Beijing ise, her gün, aynı yol üzerinde, gelişme üzerine devam eden bir şehir. Müthiş bir gelişim var. Bugün sokağa çıktığınız zaman, yarın ile bugün arasındaki fark çok büyük. Çok derin farklar var, onu fark ediyorsunuz. Bu insanın hoşuna gidiyor tabii ki. Çalıştığınız şehirde bu kadar güzel gelişmenin olması, çok güzel bir şey. Dediğim gibi, Çin içerisindeki en güzel şehir bana kalırsa, Beijing. Havasıyla biraz daha Türkiye'yi de andırıyor aslında. Yaz- kış. Aslen ben, Kayseriliyim. Kara iklimi etkiliyor.

Sevgili dinleyiciler, Erdinç Bey'le sohbetimizin üçüncü bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040