|
|||||||||||||||||||||
|
Merhaba sevgili dinleyiciler. Baharın şaşırtan sıcaklık farklılıklarını, bu yılda Beijng'de yaşıyoruz. Hafif sıcaklık düşmeleri var havada ama, konuğumla gerçekleştireceğimiz sohbetimizle size güzel, sıcak bir zaman dilimi yaşatabilirsek ne mutlu bize.
Bugün ki konuğum, Sayın Erdinç Tiftik'e, programımıza hoş geldiniz diyorum.
CRI- Sohbetimize başlarken, kendinizden bize bahseder misiniz?
Erdinç Tiftik- Hoş bulduk. Adım Erdinç Tiftik bildiğiniz gibi. Yirmi altı yaşındayım. Daha henüz, biraz genç hissedebilecek yaştayım. Türkiye'de, Erciyes Üniversitesi'nde okuyordum. Aynı zamanda babam turizmcidir. Ondan dolayı, o işlerin içerisinde olduğum için, devamlı arayış içerisindeydim, ne yapmam gerektiği konusunda. Devamlı olarak baba işiyle devam etmek değil de, kendi başıma bir yatırım yapma çabasındaydım. Çin kapısı açıldı. Çince de okuyunca tabiî ki ilk akıla gelen şey, Çin'di. Geldim. Yatırım yapmak için geldim daha doğrusu. Fakat, ilk zamanlar pek Çin'e alışamadığımız için, buranın kültürü, bildiğiniz gibi, uzun zamanlar gerektiren bir kültür. Belli zaman sonra dedim, herhalde hazırım. Daha sonra, tanıştığımız kişilerin vasıtasıyla, ulaştığımız yerler burası. Yine aynı şekilde, aslında aile işi denilebilecek, turizm sektöründe burada çalışıyoruz. Burada evlendim. O yüzden artık Çinli gibi de oldum.
CRI- Çin'e gelmeden önce Çin, hakkında neler biliyordunuz? Geldikten sonra, neler farklı ya da aynı oldu?
E.T.- Çin'e gelmeden önce, herkesin bildiği gibi, her yabancının düşündüğü gibi; ucuz bir yer, gittiğimiz zaman rahat edeceğiz. Alışveriş yapacağız. Yatırım yapsak da, çok fazla bir yatırım yapmamıza gerek yok. Rahat, rahat para kazanırız. Bir buçuk milyara, bir sentlik mal satsak, zaten zengin olduk diye düşündüğümüz bir yerdi. Geldikten sonra ki düşüncemse, ben burada bir Avrupa gördüm açıkçası. Potansiyel bir Avrupa gördüm. Çoğu şeyin, Avrupai, çoğu şeyin, hala Çin kültürüyle devam ettiğini gördüm. Şu anda da baktığımız zaman, o düşüncelerin tamamen yanlış olduğunu, buranın çok farklı bir dünya olduğunu, kendi içinde bir dünya olduğunu, düşündüğümüz gibi; ucuz, kalitesiz, köhne bir yer olmadığını gördük. Gayet gelişmiş, modern ve Çin, her gün yeni adımlarla devam eden bir yer.
CRI- Çin'de servis sektöründe çalıştığınızı ifade ettiniz. Bir yabancı olarak, Çin'deki servis sektörü ile dünyadaki servis sektörünü nasıl karşılaştırırsınız? Zorlukları ya da kolaylıkları nedir, burada çalışmanın?
E.T.- Bu aslında tek kelimeyle açıklanacak bir şey. Çin'de eksik olan şey, servis. Direk söyleyebilirim, servis eksik. Şöyle açıklayayım, hardware var, software daha henüz yerleşmemiş. Bunu yerleştirmekte çok, çok uzun zaman alacak bir şey. Neden derseniz, her gün yeni bir şey yapılıyor ve Beijing diyelim, şu anda yaşadığımız yer. Beijing, her gün gelişiyor. Her gün yeni oteller, insanlar için iş olanakları çok yüksek. Bugün kapıdan çıkan, yarın başka bir kapıdan girebilir. O yüzden, servis kalitesini etkileyen en büyük unsur bu. Zorluğu bu diyebilirim. Turizm açısından çok büyük bir zorluk. Yani, eğitimli kişiler belli bir yere kadar devam edebiliyor. Ama, eğitimsiz, daha henüz kendi şehrinden çıkıp, büyük şehirlerde çalışmaya gelen insanlar, şu anda onları burada tutamıyorsunuz. Bu da servis kalitesini çok düşürüyor. Bizim en büyük yaşadığımız sıkıntı bu şu anda.
CRI- Eşinizin Çinli olduğunu da ifade ettiniz. Nasıl tanıştınız? Nerede tanıştınız? Evlilik töreniniz nerede gerçekleşti?
E.T.- Evlilik töreni, aslında bu benim en büyük problemim. Eşimin hala bana çok fazla baskı yaptığı bir şey. Evlilik törenimiz olmadı. Çünkü, çok aceleye geldi. Ben biraz çok fazla iş kolik konumunda bir insan olduğum için, yaklaşık yedi gün, yirmi dört saat çalışıyorum diyebilirim. Tören yapamadık ama, Türkiye'ye gittik, Türkiye'de nikah kıymadan tekrar Çin'e döndük. Çin'de burada imzayla işimizi bitirdik. Onun haricinde herhangi bir evlilik töreni yapamadık. Nerede tanıştığımız, bir arkadaşımızın doğum gününde, arkadaşımızın vasıtasıyla tanıştık. sağ olsun bana en büyük iyiliği o yaptı diyebilirim hayatımın en büyük iyiliğini.
CRI- İki kültürün aile olmanız açısından, ortak yönleri ve farklılıkları nelerdir? Sizce Çin kültürü, aileye nasıl bakıyor?
E.T.- Çin kültürü aileye nasıl bakıyor? Aslında Çin kültürü, bizim kendi Türk kültürümüzle çok farklı değil. O kapalılık, birazcık daha aile içerisindeki sıcaklık aslında aynı. Fakat tabii ki, dil diyelim. En başta dil. Tabii ki ilk zamanlar ısınamıyorsunuz. İngilizce de olsa, Çince de olsa hiç fark etmiyor. Süper İngilizceniz de olsa, Çinceniz de olsa, Türkçe, kendinizi ifade edebileceğiniz dil olmayınca, tabiî ki çok büyük sıkıntılar yaşanıyor.
Sevgili dinleyiciler, Erdinç Bey'le sohbetimize, önümüzdeki hafta, aynı gün devam edeceğiz.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |