|
|||||||||||||||||||||
|
Merhaba sevgili dinleyiciler. Bugün Çin'e bakışını bizlerle paylaşacak konuğum, Sayın Giray Fidan.
CRI- Giray Bey, öncelikle programımıza hoş geldiniz diyorum. Dinleyicilerimize kendinizi tanıtmanızı rica etsem, kimdir Giray Fidan?
Giray Fidan- Hoş bulduk. Ben, aslında bir Sinoloğum. Şu anda Çin tarihi çalışmalarımı devam ettiriyorum. Ankara Üniversitesi Sinoloji Anabilim Dalı mezunuyum. Yüksek lisansımı da orada yaptım. Hala, doktoramı da orda yapıyorum. Buraya da bu sene, araştırma bursuyla geldim. Araştırma bursunun konusuysa, Tibetçe öğrenmek. Çünkü, Türk tarihiyle ilgili kaynakların Çinceden sonraki en önemli yazılı kayıtlar, Tibetçede bulunmakta. O yüzden, onu da araştırmaya geldim. Çalışmalarıma devam ediyorum. Özetle böyle kendimi tanıtabilirim.
CRI- Neden Çince desem, ya da neden Sinoloji'yi seçtiniz desem?
G.F.- Aslında neden Çince...Ne bileyim....Denizdeki balığa neden su diye sormak gibi. Çinliler de aynı şeyi soruyorlar.
CRI- Türkiye'de öğrencilerin, üniversitede okumak için seçtiği bölümlerin başında Çince, gelmez.
G.F.- Artık geliyor tabii.
CRI- Geliyor değil mi? Peki, sizin döneminizde neden seçtiğiniz?
G.F.- Ben aslında, doğuyla ilgili zaten küçüklükten beri ilgim vardı. Ortaokuldayken, kendi kendime hanzıya benzer, Çinceye benzer karakterler üretip, onlarla oynardım. Kendime ait bir şekilde alfabe gibi, - Çincenin alfabesi yok, o ayrı konu- o tip şeyler yapardım küçükken. Japoncaya da merak vardı. Açıkçası, doğuyla ilgili merakım vardı çocukluğumdan beri. Ben de babamın, hukuk okumama dair ısrarlarına rağmen, ben gidip, Sinoloji'yi seçtim. Zaten tek tercihimdi, başka tercih yapmadım.
CRI- Çince nasıl bir dil?
G.F.- Çince dünyanın en zor, en güzel dillerinden bir tanesi bence. Herhalde dünyada da anadili olarak kullanılan en büyük dil. Zaten, biliyorsunuz birleşmiş milletlerin beş resmi dilinden bir tanesi. On bin yıla yakın zamandır varlığını sürdüren nadir dillerden bir tanesi Çince. Türkçe de aşağı yukarı aynı yaşta bir dil. O yüzden Çince, geçmişte hani baktığımız zaman, Mısırlıların hiyeroglifleri yok oldu, Sümerlilerin ki yok oldu. Ama, Çin hala burada ve Çince de hala, dünyanın en önemli dillerinden biri.
CRI- Gitgide de daha önemli olan dillerden biri. Çince öğrenmek kolay mıdır? Zor mudur?
G.F.- Çince öğrenmek, aslında şöyle söylemek gerekir. Son zamanlarda bu soru çok fazla soruluyor bana. Çince öğrenmek, eğer ciddi mana da bir sabrınız varsa, Çince öğrenmek zor değildir. Ama eğer, bir şeyin yanında, tali olarak Çinceyi öğrenmek falan gibi niyetiniz varsa, zorlayacağından emin olabilirsiniz. Çünkü dil demek, yazı demektir ve Çince biliyorsunuz yazısı, çok zor olan bir dildir. Elli bin tane Çince karakter var, onu öğrenmezseniz, yazı olmadan dil olmayacağı için çok zor. Tabii ki günlük dille ilgili problem sanırım uzun süre burada kalırsanız, olmayacaktır ama, bunun dışında, Çince, öyle çok kolay öğrenilebilen bir dil değil ne yazık ki.
CRI- Çin tarihi üzerine çalışmalar yapıyorsunuz. Genel anlamda, bu konuda tespitleriniz nelerdir?
G.F.- Bizim açımızdan, Türk tarihi açısından yani, batıyla karşılaştırırsak. Klasik Yunanca ve Latincenin yeri, batı için neyse, Çince de bizim için öyle olmalı. Aslında Asya'nın dilleri. Çin coğrafyasından bahsedersek mesela, Çince, Tibetçe, Moğolca, Mancurca bu dilerin aslında bizim açımızdan, Latince ve Yunanca kadar önemli olması lazım. Çünkü, bütün kayıtlar burada. Biliyorsunuz, bizim sekizinci yüz yıldan önce, yazılı kayıtımız çok fazla yok. O yüzden, ondan önceki tarihimizi bilmek için Çince, bilmek zorundayız.
CRI- Evet, Atatürk'ün zaten Sinoloji bölümünü kurmasının ilk amacı da, tarihe daha kolay ulaşabilmekmiş değil mi?
G.F.- Aynen öyle. Bizim tarihimiz açısından çok önemli. Tabii şu an için bakış açısı o değil yani,genel de insanlar bu bölüme giderken, Çince öğrenirken amaçları, Türk tarihini öğrenmek, Türk tarihinden bir şey çıkarmak falan değil. Ne yazık ki biz, çok azınlıktayız şu anda. Yani genelde, ticaret yapmak için, para kazanmak için, hayatı devam ettirmek için seçiliyor ama, ben tabii, benim amacım o değildi bu işe girerken.
CRI- Sizin bakışınızla, Çin tarihine kısaca bir baksak.
G.F.- Şu bir gerçek, Çin herhalde, -ben Çinli turistlere de o örneği veriyorum- diğer uygarlıklarla karşılaştırdığımız zaman, kesintisiz beş bin yıldır devam eden tek uygarlık. Düşünün, Mısır hiyeroglifleriyle, bugün Mısırlılar uzaya, insanlı uçuş gerçekleştirebildiklerini bir hayal edin yani... Çince karakterlerle bu insanlar uzaya, insanlı uçuş gerçekleştirdiler. Çince karakterler aslında hiyeroglif. Rusçada hiyeroglif denir bunlara. Çünkü, resim yazıdır bunlar. Çinliler, o yazıyı kullanarak, uzaya adam gönderdiler ve beş bin yıldır bu yazı yaşıyor, hala devam ediyor ve çok köklü bir kültür. Sümer varken, Çin buradaydı. Mısır varken, Çin buradaydı. Roma varken, Çin buradaydı. Osmanlı varken Çin buradaydı. Avrupa sonra Amerika, Çin hala burada. Sanırım insanlık yok olsa bile Çin burada olmaya devam edecek.
Sevgili dinleyiciler, Giray Bey'le sohbetimizin ikinci bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |