|
|||||||||||||||||||||
|
Pekin'e ilk geldiğim zaman, daha okulum başlamadan önce yurtta yerim ayarlanmıştı. Bir süre yurtta kalmaya karar vermiştim, çünkü ne otobüs ya da metro kullanmayı, ne de adresleri ve bir yerden bir yere nasıl gidileceğini biliyordum. Yurt kampüsün içindeydi ve ders yapılan binaya yürüyerek bir dakika uzaklıktaydı, o yüzden yolda geçecek zaman kaybı da söz konusu değildi. Bu nedenlerle ilk olarak yurda yerleştim. Yaklaşık 9 ay kadar yurtta, iki kişilik odada tek başıma kaldım. Rahatım yerindeydi. Fakat Türkiye'den evde yaşamaya alışkındım; yurdun kuralları beni yavaş yavaş sıkmaya başlıyordu. Hele bu kurallar iyice sıkılaştıktan, akşam saat 23'te yurdun kocaman demir kapısı kilitlenmeye başlandıktan, kapı kilitliyken acıkıp dışarı çıkmak istediğimizde görevli uyanık olmasına ve elinde anahtar olmasına rağmen açmamaya başladıktan, kendi bulduğumuz çözümle duvardan atladığımız keşfedilip o duvarın üzerine bir duvar daha, kapının üzerine ise demir parmaklıklar yapıldıktan ve en sonunda da odaların olduğu koridora ve kapının önüne kamera yerleştirilip, gece yurttan çıkanlar ya da gece geç gelenler ertesi gün çağırılıp hesap sorulmaya başlandıktan sonra, artık yurt yaşamı iyice sıkıcı olmuş, kendimizi hapis gibi hissetmemize neden olur hale gelmişti. Ben de ev aradım, buldum ve çıktım.
İlk evim Mudanyuan mahallesindeydi. Mudanyuan, okuluma yalnizca 3 km. mesafede tam bir mahalleydi. "Mahalle" denince, Çin'de aklınıza iki farklı şey gelmeli. Bir tanesi, Türkiye'deki mahalle tanımı. Yani birçok farklı caddenin olduğu, nispeten geniş bir alan. Mudanyuan mahallesi, bu tip mahalle türüne örnekti. Diğer mahalle tanımı ise, eski Pekin'in geleneksel yerleşim şekli olan "hutong" ları tanımlamak için kullanılabilir. Hutong denen yerleşim birimi, genellikle uzun ve dar bir caddeden ibarettir. Cadde üzerinde birbirinden bağımsız binalar ya da küçük bir site, birkaç tane küçük lokanta, bakkal, terzi, kırtasiye, belki bir de küçük çarşı bulunur. Fakat bu hutonglardaki binalar genel olarak tek, bazıları da iki katlıdır. Günümüzdeki gibi büyük binalar yoktur. Eski Pekin'in temel yerleşim şekli hutonglardır. Bir Çinli arkadaşa "Pekin'de kaç tane hutong var" dediğim zaman bana aynen şunu dedi : "Ooo, çooook var çok, sayısız desen daha mantıklı olur". Sonra da anlatmaya başladı : "Eski Pekin'de, çok eski Pekin'de, örneğin benim dedemin zamanında, bütün Pekin, hutonglardan oluşuyordu. Hutonglarda yaşam sakin ve düzenliydi. Buralarda oturan ve maddî durumu biraz daha iyice olan insanlar, 'huang(2) bao(1) che(1)' kullanırlardı." Daha sonra bu huang bao che'nın ne olduğunu anlattı : "Hani, şu an Pekin'de, bazen bir bazen iki kişilik, bir bisikletin arkasına bağlanmış oturma yeri olan, önde bir kişinin pedal çevirerek çektiği küçük araçlar var, işte onların, pedallı ve 4 tekerlekli olanları değil de, tek kişilik, iki tekerlekli ve önünde iki tane uzun sopa olanlarını düşün. Aracın sahibi o iki sopadan tutuyor ve seni istediğin yere çekerek götürüyor. Bu şekilde hem binen kişi yorulmamış oluyor, hem de çeken kişi para kazanmış oluyor". Bizim "çekçek" adıyla bildiğimiz ve İngilizce "rickshaw" denen arabaları betimliyordu. Daha sonra, hutongları anlatmaya devam etti : "Fakat Pekin modernleştikçe, geliştikçe ve nüfus arttıkça, bu düzen değişmeye başladı. Hutonglardaki binalar küçük ve en fazla iki katlı olduklarından, artan nüfus için yeterli olmadılar. O yüzden birçok hutong yıkıldı. Küçük ama eski Pekin'in simgesi olan binaların yerine büyük apartmanlar, siteler yapıldı. O tür mahallelerin yapısı da bu şekilde değişti. Fakat bazı hutonglar, özellikle içinde tarihi yapılar bulunan ya da tarihi yapılara, tapınaklara çok yakın olanlar, devlet tarafından koruma altına alındı ve oradaki küçük binaların yıkılarak yerine büyük siteler yapılmasına devlet izin vermedi. O yüzden tapınakların çevresinde halen birçok hutong ve bu tarzdaki yerleşimi görebilirsin. Ama huang bao che'lar artık yok, onun yerine bunların pedallıları ve bisiklet gibi çekilenleri, tek kişilik değil 4 kişilik olanları var".
Evet sayın dinleyiciler, arkadaşıma sadece hutongların sayısını öğrenmek için sorduğum bir sorunun üzerine bana bu kadar şey anlatması, belki de bu modernleşmeden, eski düzenin değişmesinden pek de memnun olmadığını, "Pekin'in simgesi" olarak nitelediği yapıları ve düzeni çok sevdiğini gösteriyor.
Tekrar benim eve dönelim. Türkiye'de nasıl yeni bir eve taşındığınız zaman o mahallenin muhtarlığından ikmatgâh senedi almanız gerekiyorsa, Çin'de de bu durum, özellikle yabancılar için aynen geçerli. Yeni bir eve taşındığınız zaman 48 saat içinde, hatta bazı karakolların uygulamasına göre 24 saat içinde, o bölgenin karakoluna gidip, pasaportunuzun, vizenizin süresine göre bir geçici oturum belgesi, Çince adıyla deng(1) ji (4) almanız gerekiyor. İşte bizim bu Mudanyuan bölgesindeki evimizin sahibinin, artık polis ile mi bir problemi var, yoksa evinin yasal olmayan bir tarafı mı var bilmiyorum, fakat bu belgeyi almaya karakola gittiğimiz zaman, normalde 10 dakika kadar süren işlem 45 dakika kadar sürdü ve alamadık. Ev sahibi de bize "eğer bu belge olmadan oluyorsa sorun yok, kesinlikle gerekiyorsa benim elimden gelen bir şey yok, o zaman kendinize başka bir ev bulun" diyerek resti çekti. Ben de çalıştığım ofis üzerinden aldım bu belgeyi, çünkü bir yabancıya bu belge sorulduğu zaman mutlaka gösterilmesi gerekiyor. Ayrıca aldığım bilgilere göre, olimpiyat oyunlarının da yaklaşıyor olmasından dolayı bu denetimler giderek sıklaşıyormuş. Gerçi belgem vardı, ama gereken şekilde olmaması tabii ki, bir rahatsızlık kaynağıydı.
Gelelim Pekin'deki evlerin başka bir özelliğine. Sadece evlerin de değil, tüm yapıların genel bir özelliği demek gerek. Belli bir tarihten önce, sanırım 2000 yılında önce inşa edilen evler, binalar, oteller, kısacası tüm yapılar, şehir merkezli bir ısınma sistemine bağlı. Merkezi ısınma sistemi 15 Kasım'da yanar, 15 Mart'ta söner ve bu tarihler arasında, merkezi ısıtması bulunan en lüks ev ile, herhangi bir parkın içindeki umumi tuvaletin petekleri aynı sıcaklıkta yanar. Türkiye'de ben hiçbir tuvaletin kaloriferinin yandığını görmediğim için, kışın bir parktayken girdiğim bir tuvaletin içinin sıcacık, peteğinin de ateş gibi olduğunu gördüğüm zaman çok şaşırmıştım ve çok hoşuma gitmişti. Fakat, arkadaşın şikayet ettiği gibi, modernleşme ile birlikte, belli bir tarihten sonra inşa edilen büyük binaların ve diğerlerine kıyasla daha lüks denebilecek evlerin hiçbiri merkezi sisteme bağlı değil, kombili. Bizim Mudanyuan'deki evimiz de kombiliydi. Türkiye'de kombili ev avantajdır, çünkü merkezi sistemle ısınan evlerde binayı ısıtmak için kullanılan mazotun ya da kömürün bedeli olarak yüklü bir miktar ödenir. Ayrıca merkezi sistem saat sabah 7'de yanar, gece 12'de söner. Özellikle uzun mesai saati ile çalışan insanlar için bu son derece elverişsiz bir durumdur. Örneğin benim İstanbul'da oturan teyzem, sabah saat 6'da kalkıp işe gider, akşam 8 civarı eve döner, petekler ise tüm gün boşuna boşuna boş evde yanar dururdu. O döndükten 4 saat sonra ise sönerdi, gece ev buz gibi olurdu. Buna rağmen aylık olarak en az 150 YTL kadar da yakıt parası öderdi. Halbuki kombili olsa, işe giderken kısar, akşam geldiğinde açar, evi bir güzel ısıtır, gece yatarken de yarım bırakırdı, kullandığı kadar öderdi. Fakat durum Çin'de böyle değil. Merkezi sistem, bina ya da site değil tüm şehir merkezli olarak yandığı için ek olarak bir ısınma parası ödenmiyor, devlet tarafından karşılanıyor ya da kiraya dahil ediliyor. Bunun dışında sistem 24 saat kesintisiz, aynı ayarda, hatta gündüz hava nispeten ılık olduğu için biraz daha az, akşama doğru ve tüm gece daha güçlü yanıyor. Bizim 73 m2'lik kombili evimizde ise, kombiyi hiçbir zaman sonuna kadar açmamış olmamıza karşın, en soğuk zamanlarda aylık 1000 yuan civarı doğalgaz parası ödedik. Hutongları anlatan arkadaşım modernleşmenin, eski, simgesel yapıyı değiştirmesinden şikayet etmişti, modernleşme ile ilgili bir şikayet de ısınma konusunda benden.
Bunların haricinde bir de şu sıralar evlerin bir çoğunda olimpiyat sorunu var. "Evin olimpiyatla ne gibi bir sorunu olabilir" diyeceksiniz!... Özellikle Olimpiyat Stadyumu'na yakın olan bölgelerdeki evlerin sahipleri evlerini olimpiyat süresince, inanılmayacak ölçüde yüksek fiyatlara pansiyon ya da otel gibi kullanmayı planlıyor. Hatta kimileri tüm ayarlamaları yapmış, birine kiraya vereceği zaman "Temmuz sonunda çıkmak üzere" şeklinde belirliyor kontratı. Bizim evimiz stadyuma çok yakın olduğu için ev sahibimiz de, bizim Temmuz başında bitecek olan kontratımızı uzatmak istememiz durumunda, ya olimpiyatın süreceği 3 haftalık zaman diliminde evi boşaltmamızı, ya da o süre için nornalde ödediğimizin 10 katı para ödememizi istedi. 10 kat para demek, 3 hafta için 3500 YTL para ödemek demekti ki, asla değmezdi. Ev arkadaşım Edip de ben de, "o süre içinde Türkiye'ye gideriz daha iyi" diye düşündük. Yok eğer 3 hafta için evi boşaltacak olsak, bütün eşyaları iki defa taşımak gerekecekti, ayrıca her yerin dolu olacağı o 3 hafta içinde kendimize kalacak yer bulmak da ayrı bir sorundu. Biz de düşündük; hem olimpiyat sorunu, hem ikametgah belgesi sorunu, hem de merkezi sistem sorunu dolayısıyla kontratımız bitmeden yeni ev aradık, bulduk ve taşındık.
Yeni taşındığımız ev, eskisinden epey eski, fakat 15 m2 kadar daha büyük, fiyat olarak da aylık 600 yuan daha ucuz. Şehrin biraz dışında olduğu için olimpiyat sorunu da yok. Ev sahibimizin polisle herhangi bir sorunu olmadığı için taşındığımız gün gidip oturma belgelerimizi de aldık. Ayrıca ev merkezi sisteme bağlı olduğu için kışın ısınmak için de ayrıca para ödemedik. Sadece bir dezavantajımız var. Merkezi sistem 15 Mart'ta kapanıyor demiştik, yani şu sıralar yanmıyor. Havalar henüz tam olarak ısınmadığı için, özellikle akşamları ev soğuk oluyor ve elektrikli ısıtıcı ya da klima kullanmak zorunda kalıyoruz. Ama Pekin'de elektrik, Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar ucuz olduğu ve havalar da gittikçe ısındığı için, yaklaşık 1 ay süreyle ödeyeceğimiz belki 300-400 yuanlik elektrik parası pek problem olmayacak. Yani ev konusunda uzun süredir yaşadığımız problemler, artık çözüme kavuştu. Darısı diğer tüm problemlere.
Evet sayın dinleyiciler, ev konusundaki kendi problemlerimi ve Pekin'deki bazı durumları anlattığım bu programın da sonuna geldik. Program içinde kullandığımız Çince kelimeleri tekrarlayarak programı bitirelim. İçine bindiğiniz ve sizi birinin çektiği arabaların Çince adı, huang(2) bao(1) che(1). Karakolun Çince söylenişi pai(4) chu(1) suo(3). Karakoldan alınan ikametgah belgesi, deng(1) ji(4).
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |