ABD, Türkiye'yi 'füze kalkanı'na dahil etmek istiyor

    Pentagon sözcüsü Geoff Morell'in pazartesi günü söylediği bazı sözler basınımızda küçük de olsa yer bulurken yine de fazla dikkat çekmedi. Oysa bu açıklama, ABD'nin Türkiye'yi İran'a karşı kurmak istediği "füze kalkanı" projesine dahil etmek istediğini tekrar ortaya koydu.

    Bir soruyu yanıtlayan Pentagon sözcüsü, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Ankara ziyaretinde füze savunma sistemleri konusunun da görüşüldüğünü doğruladı. Hatta bunun sadece askeri kanatla değil, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'la da ele alındığını kaydetti.

    Morell, meseleyi azımsamaya çalışırcasına, o sırada daha çok TSK'nın sınır ötesi operasyonuna odaklanıldığını, füze meselesi üzerinde çok durulmadığını belirtti.

    Daha fazla ayrıntı istenmesi üzerine Morell'in, "Konu görüşüldü ama ayrıntıya girmek istemiyorum" demesi, doğal olarak, duyulan ilgiyi daha da artırdı.

    Türkiye, ABD'nin aklında

    Bu arada, Ankara'daki resmi kaynakların da konuya fazla girmek istemeleri dikkat çekiyor. Bize meselenin Gates'in ziyareti sırasında "genel ifadelerle" ele alındığını söyleyenler de konuyu sanki azımsamaya çalışıyorlardı.

    Fakat Bush yönetiminin bu projeye atfettiği önem biliniyor. ABD, Polonya ve Çek Cumhuriyeti ile bu konuda anlaşmaya varmaya da yakın. Bu da tabii Rusya ile yeni bir soğuk savaşın haberciliğini yapıyor, ama buna burada girecek yerimiz yok.

    Burada sadece, Rusya'nın eski Devlet Başkanı Putin'in, "Sorun İran ise, Polonya ve Çek Cumhuriyeti ne oluyor? Sistemi Türkiye'de kurun" şeklindeki kinayeli sözlerini anımsatmak isteriz. Gelişmeler, Türkiye'nin bu açıdan zaten Washington'un aklında olduğunu gösteriyor.

    Türkiye'ye radar yerleştirilmesi

    Nitekim Pentagon'a bağlı "Füze Savunma Ajansı"nın başındaki General Henry Obering, kısa bir süre önce, füze kalkanı projesi çerçevesinde "X-Bantlı Seyyar Radar Sistemleri"nin Türkiye'ye yerleştirilmesinin faydalarından söz etmişti.

    Bu arada, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in yakında Türkiye'ye yapacağı ziyarette de konuya değinmesi bekleniyor. Zamanında Başkan Reagan'ın "Yıldızlar Savaşı" projesinin en hararetli savunucusu olan Cheney zaten, salı günü yaptığı bir konuşmada, "füze kalkanı" projesinin önemini tekrar vurguladı.

    "Başkan Reagan vizyonu gerçekleşmeden öldü. Ama biz gerçekleştirme yolundayız" diye konuşan Cheney'in bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde böyle konuşması elbette ki anlamlıydı.

    ABD, 'projede yer alın' diyor

    Öte yandan son günlerde meydana gelen bir başka gelişme de bu çerçevede anlam kazanıyor. Hatırlanacaktır, ABD bir uydusunu "miadı doldu, karaya düşerse zarar verir" gerekçesiyle, modifiye edilmiş bir SM3 füzesiyle uzayda vurdu.

    Yetkililerin ısrarla "Bunun askeri bir amacı yok" demelerine karşın, Savunma Bakanı Gates'in, "Bu gelişme füze savunmasının işleyebileceğini kanıtlamıştır" diye konuşması gerçek durumu ortaya koyuyor.

    Özetle, Washington Türkiye'yi bu projede görmek istediğini gizlemiyor. Konu resmi görüşmelerin gündemine de girmiş bulunuyor. Peki, Türkiye, komşusu İran söz konusu olduğu için buna razı olur mu?

    Bunun yanıtını Washington ve Ankara'da olduğu kadar Tahran'da aramak lazım. Zira TSK'nın da, "Nükleer silahlı İran Türkiye için de tehdittir" açıklamalarını unutmamak gerekir.

    'İslam BM'si kuruluyor

Milliyet ÖZEL/ KADRİ GÜRSEL

14.03.2008

    İslam Konferansı Örgütü'nün Senegal'in başkenti Dakar'da toplanan 11. zirvesi, bugün onaylanması beklenen yeni ana kuruluş şartıyla, örgüte 21. yüzyılın meydan okumalarına cevap verecek, BM benzeri aktif bir yapı kazandırılmasını hedefleyen tarihsel bir dönüşüme sahne oluyor

    57ülkeyi bir araya getiren İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) dün Afrika ülkesi Senegal'in başkenti Dakar'da başlayan 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, bugünkü kapanış oturumunda onaylanması beklenen yeni "ana kuruluş şartı" sayesinde, örgütün İslam dünyasında BM'ninkine benzer bir işlev görmesine imkân verecek tarihsel ve yapısal bir dönüşüm geçirmesine sahne oluyor.

    İslam ve demokrasi

    Milliyet'in elde ettiği taslak belgede, 1969'da kurulan örgütün 1972'de yürürlüğe giren tüzüğündeki İslami referanslar ve İslami dayanışma ideali korunurken, bunlara, hem 11 Eylül saldırıları ile değişen uluslararası ortamın meydan okumalarına hem de daha geniş anlamda 21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verme amacını taşıyan güncel hedef ve ilkelerin eklendiği görülüyor.

    Dört sayfadan ibaret olan eski kuruluş şartında olmayıp, bunun dört katı uzunluğundaki yeni belgeye girdiği görülen güncel kavramlar arasında ilk bakışta; uygarlıklar arasında diyalog, demokrasi, hukukun üstünlüğü, kadın hakları, çevrenin korunması, İslami ılımlılık ve terörle mücadele dikkat çekiyor.

    Eylemci yapı

    Üye ülkelerin ortak siyasi iradesini oluşturma ve bunu uygulamaya geçirme konusunda kurulduğu günden bu yana yetersiz kaldığı görülen İKÖ, yeni kuruluş şartı uyarınca genel sekreterin genişletilen yetkileri, kolaylaştırılacak karar alma süreçleri, etkin kılınacak komiteler, bağımsız komisyonlar ve bağlı kuruluşlar sayesinde, küresel düzeyde inisiyatif alan aktif bir yapıya sahip olmayı hedefliyor.

    İhsanoğlu faktörü

    İKÖ'deki yapısal değişim için düğmeye, 2003'te Malezya'nın girişimi sonucu bir "akil adamlar heyeti" kurulmasıyla basılmış olunsa da, 2005'te örgütün Genel Sekreteri seçilen Ekmeleddin İhsanoğlu'nun bu konuda üstlendiği kişisel inisiyatifin bir lokomotif rolü oynadığı, bağımsız kaynaklar tarafında da doğrulanıyor.

    AKP ve İhsanoğlu

    Diğer taraftan, İslam dünyasında bağımsız akademik kişiliğiyle saygın bir yere sahip olduğu gözlemlenen İhsanoğlu'nun İKÖ'nün yapısal dönüşümünde oynadığı bu başat rol ile, İKÖ'yü dış politikasının stratejik araçları içinde gören AKP hükümetinin örgüte etkinlik kazandırma çabaları arasında net bir paralellik olduğunu da not etmek gerekiyor.

    İKÖ'nün yapısal dönüşümünü oluşturan yeni boyutları, ana kuruluş şartı taslağına yansıyan halleriyle şu başlıklar altında incelemek mümkün:

    EVRENSEL DEĞERLERLE UYUM:

    Taslağın giriş bölümünde "barış, şefkat, hoşgörü, eşitlik, adalet ve insan onuru", "İslami değerler" olarak vurgulanırken, üye ülkelerin "uluslararası barış ve güvenliğe, uygarlıklar, kültürler ve dinler arasında anlayış ve diyaloga katkıda bulunmaya kararlı oldukları" belirtiliyor.

    Üye ülkelerin "İslami değerler" olarak gördükleri "ılımlılık, hoşgörü ve farklı olana saygı"yı teşvik etmeye kararlı oldukları ifade ediliyor.

    Şimdiki ve gelecek nesiller için çevrenin korunması ve iyileştirilmesi de bir hedef olarak benimseniyor.

    HASSAS KONULAR; DEMOKRASİ VE KADIN:

    Taslak belgede üye ülkelerin insan hakları, temel özgürlükler, iyi yönetim, hukukun üstünlüğü, demokrasiyi "geliştirmeye kararlı oldukları" belirtiliyor; ancak, çağdaş yönetim anlayışının bu ilke ve değerlerine uyum sağlamamış İslam ülkelerine de, "bunu kendi anayasal ve yasal sistemleriyle uyum içinde yaparlar" denilerek açık kapı bırakılıyor.

    Aynı yaklaşım kadın konusunda da benimsenmiş. Belgede, üye ülkelerin, "mevzuatları ve yasalarıyla uyum içinde olarak, kadın haklarını ve kadınların hayatın bütün sahalarına katılımını teşvik etmeye ve korumaya kararlı oldukları" belirtiliyor.

    İSLAM ORTAK PAZARI:

    "Bir İslami Ortak Pazar'ın kuruluşuna zemin hazırlayacak olan ekonomik bütünleşmeyi sağlamak üzere, İslam dünyası içinde ekonomik ve ticari işbirliğini güçlendirmek" bir hedef olarak taslak belgede yer alıyor.

    TERÖRLE MÜCADELE:

    "İKÖ üyelerinin terörizmin bütün tezahür ve biçimleri ile mücadelede işbirliği yapmaları" bir hedef olarak benimseniyor. Bu ifadeyle, İslamcı terörle mücadele zımni biçimde kapsam içine alınmış oluyor.