Metin Yektaş'la röportaj

Merhaba sevgili dinleyiciler, bugün ki konuğumuz, Shanghai'da Türk restoranı işletmeciliği yapan, Sayın Metin Yektaş.

CRI- Metin Bey programımıza hoş geldiniz. Dinleyicilerimize kendinizden bahseder misiniz?

Metin Yektaş- Hoş bulduk. Evet, ben kırk yaşındayım. Çin'e dört yıl önce bir Alman şirketiyle geldim. Şu an Anadolu Restoranı çalıştırıyoruz.

CRI- Çin'e gelip, Türk restoranı açmak fikri nasıl oluştu?

M.Y.- İhtiyaç gördük ve o yüzden açtık. Ben ve ortağım Ömer Bey'le biz, birlikte bu işi yapıyoruz. İstediğimiz yemeği bulamadık. Türk damak tadına uygun bulamadık diye, hobi olarak bu işe girdik. Şimdi mesleğim oldu.

CRI- Dünyada üç mutfak, diğer dünya mutfaklarından daha fazla ön plana çıkmış durumda. Türk mutfağı, Çin mutfağı yanında nasıl yer alıyor? Çinliler, Türk mutfağını nasıl buluyorlar?

M.Y.- Türk mutfağını maalesef iyi tanıtmamışız dünyaya. O yüzden Türk mutfağını fazla tanımıyorlar. Daha çok Ortadoğu'yu burada tanıyorlar. Biz de elimizden gelebildiği kadar Türk mutfağını, burada tanıtmak istiyoruz. Ağırlık olarak burada müşterimiz, yabancılardır. Şu an Çinli değil de, yüzde seksen civarı, burada yaşayan yabancılardır.

CRI- Türk yemeklerine Çinlilerin yaklaşımı nasıl? En çok hangi tür yemekleri seviyorlar?

M.Y.- Şu an Türk mutfağını bilmedikleri için, en çok sattığımız ızgaradır. Izgarayı biraz burada Uygur tarzı yemeğe benzettikleri için, ızgara yiyorlar. Son zamanlarda biraz yoğurt moda oldu burada. Yoğurt yemeğe başladılar. Yoğurt sağlıklı olduğu için, baya yoğurt yiyorlar Çinliler.

CRI- Çinlilerin yedikleri yoğurtlar genel de tatlı. Türk yoğurdunu severek mi yiyorlar?

M.Y.- Ballı yoğurt veriyoruz, onun için yiyorlar. Başka yemiyorlar, yoğurdumuzu sevmiyorlar. Onun için tatlı olarak ballı yoğurt veriyoruz. Ballı yoğurt olduğu için, bütün Çinliler yiyorlar.

CRI- Bugüne kadar restoranınıza gelen Çinlilerle, yaşadığınız yemeklerle ilgili herhangi bir ilginç olay var mı?

M.Y.- Bizim mutfağı tanımadıkları için, benim gözümle belki normal gözüküyor. Tanımıyorlar, yiyemiyorlar. Etleri bizim tarz yemiyorlar. bir şeye bandırmak istiyorlar. Etler kuru geliyor. İlk etapta bir şey söylemek için, çok dikkat çekecek bir şey yoktu yani.

CRI- Gözlemleriniz çerçevesinde Shanghai'da yaşamı anlatmanızı rica etsem, bize neler anlatırsınız?

M.Y.- Shanghai, bence dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir. Özellikle yabancılar için, en iyi yaşanacak illerden birisidir. Shanghai'dan sonra Beijing gelir. Zaten Türkiye'yle insan kıyaslarsa, Shanghai, Türkiye'nin İstanbul'udur. Burada her şey var, batıya açık. Ben Shanghai çok sevdim. Öncesinde de yurtdışında yaşıyordum. Benim gözümde Shanghai, vatanım gibi oldu yani. Shanghai'yı o kadar seviyorum.

CRI- Çin'e gelmeden önce, Çin hakkında neler biliyordunuz? Geldikten sonra neler farklı geldi size?

M.Y.- Ben zaten yurtdışında yaşadığım için, Çin'e ilk geldim bana biraz Türkiye'yi andırdı. Andırdı şu yönde, İstanbul'u andırdı. Kalabalık, her tarafta ışıklandırma, trafiğin kaosu. Onun için sevdim yani. Burası bana sıcak geldi. Ne kadarda olsa Asya insanı. Biz de Asyalıyız. Çoğunlukla Asyalı olduğumuz için. Aynı insan. Tabiî ki ön yargı çok var. Çinliler ufakmış, hepsi karateciymiş, bunların hepsi bilinmezliktir yani. O yargıyla gelmedim. Çin çok modern, doğrusu bu kadar ileri oldukları zannedilmez.

CRI- Çin'de yatırım yapan bir yabancı olarak, buraya gelip yatırım yapacaklara, önerileriniz neler olacaktır?

M.Y.- Planlarını iyi yapmalarını, uzun vadeli düşünmeliler, kısa vadeli gelip de, bir iki yılda zengin olmayı düşünüyorlarsa, gelmesinler. Bu ticarette doğal değildir. Öyle olsa bütün dünya buraya gelir, burada zengin olup, iki yılda geri dönmek ister. Uzun vadeli düşünsünler ve Çin'i Türkiye gibi düşünmesinler. Türkiye, Çin'e göre çok ufak bir yerdir. Bizim yaşadığımız Shanghai'da yirmi beş milyon kişi yaşıyor. Türkiye gibi bir pazardır yani. Burada bazı iller, Türkiye pazarı kadar kuvvetlidir. Nüfus olarak yirmi kat büyüktür Türkiye'den. Uzun vadeli düşünen herkes burada başarılı olur. İlk yıllarda para kazanacağını hiç kimse hesaplamasın. Uzun vadeli, ileriyi görerek, beş altı yıl zarar da yapsa – büyük şirketler- zarar da yapsalar, ilk kar yılına başlarlarsa, çok büyük para kazanırlar. Yalnız, uzun vadeli düşünürlerse. Büyük sorun ordadır, kısa vadeli olmaz.

Bir ülkeyi tanımak için en iyi yollardan biri de, o ülkenin mutfağını tanımak, beğenmek ve o lezzeti hatırlayabilmek diye düşünüyorum. Bu bağlam da Metin Bey, önemli bir görev üstlenmiş durumda. Ülkemizi, bu kadar uzaklarda, mutfağımızla tanıtma görevini başarıyla temsil ettiğiniz için ve sorularımı yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.

Tatlı lezzetlerle, tatlı yarınlara sevgili dinleyiciler. Bir başka sohbetimizle daha karşılaşıncaya kadar, hoşça kalın.