Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Sınır ötesi harekât

(GMT+08:00) 2008-02-26 11:12:03 cri

Taha Akyol Milliyet 23.02.2008

    MÜKEMMEL bir koordinasyon dikkat çekiyor: Hükümet ile Genelkurmay arasındaki koordinasyon.

    Perşembe akşamı yayımlanan MGK bildirisinde "Sınır ötesi operasyonlara gerek görüldükçe devam edilecektir..." sözleriyle Barzani uyarılıyordu.

    "Irak ile Türkiye arasında ilişkilerin mümkün olduğunca geliştirilmesi..." de Irak Cumhurbaşkanı Talabani'ye mesajdı.

    Cumhurbaşkanı Gül'ün Talabani'yi Türkiye'ye davet etmesi, Gül'ün Talabani'ye, Erdoğan'ın Irak Başbakanı Maliki'ye harekât hakkında bilgi vermeleri, diplomatik kanallarla Barzani'nin bilgilendirilmesi de bu koordinasyonun diplomatik unsurlarıdır.

    Genelkurmay'ın kara harekâtını açıklayan bildirisinde ve Başbakan Erdoğan'ın basın açıklamasında önemli vurgular var:

    "Kara harekâtının hedefi terör örgütüdür, hedeflere ulaşıldıktan sonra en kısa zamanda yurtiçine dönülecektir."

    Evet, Türkiye'nin asla bir istila ve hatta 'tampon bölge' oluşturma falan gibi, uluslararası hukukta ve diplomaside büyük sorunlar yaratacak bir niyeti yoktur! TSK, yerel unsurlara dokunmayacaktır, onlar da düşmanca davranmaktan sakınmalıdır.

    Harekâtın siyasi ve diplomatik zemini böyle çok iyi hazırlandığı için, dünyadan önemli bir tepki gelmedi; ABD ve AB'nin açıklamaları dengelidir.

Askeri bakımdan

    Kara harekâtının askeri yönü de çok iyi hazırlanmıştır. ABD'nin desteği alınmış, istihbarat akışı sağlanmış, defalarca başarılı hava operasyonlarıyla terör örgütü kara harekâtına direnemeyecek ölçüde hırpalandıktan sonra kara harekâtına geçilmiştir.

    Kara harekâtının ancak baharda yapılabileceği görüşü yaygındı. Kış ortasındaki bu harekâtla TSK tam bir "baskın" avantajı sağlamıştır. Ayrıca, evet kışın kara harekâtı zordur, ama hedefteki teröristlerin kaçmaları ve direnmeleri de kışın daha zordur.

    Herkes görmüştür ki, TSK yüksek teknolojiyle birlikte yüksek sevk ve idare kabiliyetine sahiptir, her şart altında hava ve kara harekâtı yapabilmektedir. Bu sadece terörle mücadelede değil, genelde de Türkiye'nin siyasi kudretini ve caydırıcılığını artıracaktır.

    Kısa sürede azami derecede sonuç alarak yurtiçine dönmek hem askeri stratejinin hem de siyasetin zorunlu bir şartıdır. Bunun içindir ki, 1995 Mart'ında olduğu gibi 35 bin askerle girilmemiştir ve 1.5 ay gibi uzun bir süre orada kalınmayacaktır.

    Ama daha iyi sonuç alınacaktır; hem siyasi hem de operasyonel bakımdan.

Bundan sonra?

    Öbür yanda, terör örgütü ve yandaşları şu gerçekleri çok iyi görmelidir:

? 1990'larda Birinci Körfez Savaşı'nın sağladığı müsait ortamda bile PKK terörle sonuç alamadı.

? Şimdi, Irak savaşının yarattığı müsait ortamda da terör sonuç alamıyor. Dahası, Irak'taki güç dengeleri ve asayiş durumu terörün aleyhine, Türkiye'nin lehine bir sürece girmiştir.

? TSK her şart altında harekât yapacak teknolojik ve stratejik güce sahiptir.

? Demokratikleşme ve istikrar, uluslararası toplumda Türkiye'nin itibarını yükseltmiştir; ayrılıkçı hareket eskisi kadar dış destek bulamıyor.

? Örgüte bölgedeki kitle desteği de azalıyor.

    Bu tablo karşısında örgüt "silah bırakmaya" mecbur olduğunu artık görmelidir. Ankara da "dağdan indirme"nin 'planlaması'nı yapmalıdır, bunun işaretleri var zaten.

Sınır ötesinin sınırları

    Erdal Şafak 23.02.2008 Sabah

    Sınır ötesi kara harekâtıyla ilgili olarak dün bazı emekli paşalar Genelkurmay'ın açıkladığı hedeflerin çok ötesine geçen yorumlar yaptılar.

    Örneğin biri "Bu şartlarda bir harekât yapılıyorsa, hedef küçük değil demektir. Hedef belli bir bölgeyi kısa sürede ele geçirerek tampon bölge oluşturmaktır" iddiasında bulundu.

    Bir başkası "Hedef sadece PKK mı, yoksa..." sorusunu, hınzırca bir gülümsemeyle geçiştirdi.

    Harekâtı yöneten 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral Bekir Kalyoncu'nun kariyerini inceleyince, Genelkurmay'ın açıkladığı harekât hedeflerinin çok ötesine giden bu varsayımların sırrını çözdük. Anlatalım:

    Korg. Kalyoncu, ABD'nin Irak savaşını başlatmasının arefesinde, 6 Ocak 2003'te Meclis Dışişleri Komisyonu'na bir gizli brifing verdi. O tarihte rütbesi tümgeneral, görevi de Genelkurmay Harekât ve Planlama Daire Başkanı olan komutan, "Kritik bir noktaya geldik. Siyasi bir karar almak zorundayız. Askeri planlamayı yapmamız gerekiyor. Bunun için de Meclis kararı alınmalı. Aksi takdirde birtakım oldubittilerle karşı karşıya kalabiliriz. Irak yeniden şekillendirilecek. ABD, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeyi planlıyor. Bu bölge, ABD'nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak rezervlere sahip. Bizim cevaplamamız gereken soru şu: Irak'tan başlayarak bölgenin yeniden şekillenmesinde söz sahibi olacak mıyız, olamayacak mıyız " dedikten sonra "Kırmızı Çizgiler"i saydı:

Askerin kırmızı çizgileri

    "1-Musul-Kerkük bizim Misakı Milli sınırlarımız içinde. Buranın kimin kontrolünde kalacağı çok önemli. Musul ve Kerkük, Irak'ın ayrılmaz bir parçası olarak kalmalı. Bunları ABD ile konuşuyoruz. 2-Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına izin veremeyiz. Bu bizim olmazsa olmaz koşulumuz. 3-Musul-Kerkük'te Türkmenler de ana unsur kabul edilmeli. "

    Şaşıran Komisyon üyeleri "Yanlış duymadık değil mi?" diye sorunca Tümgeneral Kalyoncu üstüne basa basa tekrarladı: "Hayır, yanlış duymadınız. Musul ve Kerkük bizim Misak-ı Milli sınırlarımız içinde."

    Genelkurmay'ın bu görüşüyle umutlanan dönemin Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış hemen "Irak petrollerindeki Türkiye'nin payı" konusunun araştırılması talimatını verdi.

    İşte Korg. Kalyoncu'nun o ünlü brifingde çizdiği tablo nedeniyle sınırlı kara harekâtının gerçekten sınırlı olup olmadığı, hiç değilse imalarla sorgulanıyor.

    Evet, harekât kesinlikle sınırlı. Çünkü MusulKerkük beyin jimnastiği 1 Mart 2003'te tezkerenin reddiyle bitti.

    Ancak Kalyoncu Paşa'nın saydığı "Kırmızı Çizgiler" geçerliliğini koruyor ve korunuyor:

    Referandumun ertelenmesi ve büyük olasılıkla hiçbir zaman yapılmayacak olması, Kerkük'ün hukuken ve fiilen Irak'ın parçası kalmaya devam etmesi anlamına geliyor. Kürtler'in bir sonraki hedef olarak belirledikleri Musul ise sadece hayallerini süsleyecek.

Kosova ve Kuzey Irak

    Kürt devletine gelince; gerçi Kosova'nın tek taraflı bağımsızlığı "Emsal" iddialarının önünü açtı ama Barzani-Talabani ikilisi asla Irak'tan kopamayacaklarını biliyorlar. Birçok nedenden ötürü:

- Kürtler, Şii-Sünni ittifakından sonra epey mevzi yitirdiler.

- ABD'nin desteği eskisi kadar sıcak değil.

- En önemlisi de, Kuzey Irak'taki oluşumu bağımsızlığa götürebilecek "Sponsor" yok. Kosova'yı ABD teşvik etmiş, AB'nin büyükleri (Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya) el vermişti. Zira Kosova, Avrupa'nın ortasında neşter atılması gereken bir yaraydı.

    Kuzey Irak ise AB'nin uzak durmak istediği, ABD'nin de canının yeterince yandığı bir coğrafyada yer alıyor. Hiçbiri ama hiçbiri Kürtler'in olası macerasının sorumluluğuna katılmayı göze alamaz. O yüzden bağımsızlık ilanının sonu Mahabad Cumhuriyeti gibi olur.

    Başa dönersek; Mehmetçik "Sınırlı" bir kara harekâtı için sınırı geçti. Dışişleri Bakanı Babacan'ın dediği gibi "Rutin sürecin devamı" olarak. Genelkurmay'ın vurguladığı gibi, "En kısa sürede dönmek üzere."

    Peki, o "En kısa süre" ne kadar? Gerçi Albert Einstein "Zaman görecelidir" diyor ama yine de Korg. Kalyoncu'nun bir yanıtı var. 2 Mayıs 2006'da basını bilgilendirme toplantısında şöyle demişti:

    "Terör örgütü Kuzey Irak'ta kaldığı sürece birliklerimizin faaliyetlerini sona erdirmeyi düşünmüyoruz." Bu kadar basit.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040