Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Şenay Yener Röportajı 2. Bölüm:

(GMT+08:00) 2008-02-18 11:07:06 cri

Sevgili dinleyiciler, Şenay Hanım'la sohbetimize devam ediyoruz.

CRI- Hepimizin bildiği gibi, çok eski uygarlıklardan biri olan Çin, derin kültür birikimine sahip. Sizce, Çinlilerin sanata, müziğe, edebiyata yaklaşımları nasıl?

Ş.Y.- Ben buraya gelirken en çok ona sevinmiştim. Buranın çok köklü bir tarihi olduğunu biliyorum. Çok büyük bir kültürü olduğunu biliyorum. Tabii yerinde görmek çok daha önemli. Özellikle sanat fuarları da yaptığım için, buraya ilk geldiğim günden beri incelemeye, görmeye, gezmeye çalışıyorum. İnanılmaz! Türkiye'yle kıyaslarsanız, çok büyük bir değer var sanata verilen. Her şekilde de gösteriyorlar bunu. Mesela, Beijing'de bu "798 Sanat Bölgesi" diye bir yer var, öyle bir yerin, Türkiye'de açılmasını çok isterdim.

CRI- Nasıl bir yer "798" biraz bilgi verebilir misiniz?

Ş.Y.- Bin dokuz yüz ellilerde, Alman mimarisiyle yapılmış bir fabrika bölgesi. Hala da fabrikalar, mimarisini koruyorlar. Ama, küçük bölmelere ayırmışlar, binaları da bölmüşler. Yan yana değişik binalar var. Bunların içlerinde, çok sayıda sanat galerisi var.

Yalnızca sanat galerisiyle kalmamış. Sanat kitapları satan yerler açmışlar, restoranlar açmışlar, belli sanat galerilerinin ortalarında belli mekanlar var, burada isterseniz toplantı düzenleyebiliyorsunuz, sergi açabiliyorsunuz, yani dışarıdan biri gittiğinde de size hizmet veriyor . Muhteşem bir yer tam anlamıyla. Sürekli sergiler oluyor, konserler oluyor, müzik dinletileri oluyor. Oraya giden bütün gününü geçirebilir. Sürekli de gitseniz mutlaka farklı bir şey görüyorsunuz. Farklı sanatçılarla tanışıyorsunuz. Sanat galerisi sahibi bile, işi çok severek yaptığı için, ticari olarak tabii ki -görüyorlardır- ama, size yaklaşımı çok daha farklı oluyor. Her zaman yazıyorum yani, Türkiye'de bu konuyla ilgili kişilere de her zaman yazdım. Mutlaka görülmesi gerekli, gerçekten çok güzel ve orası çok gelişmiş olduğu için, bunun gibi bir kaç köy daha var. Yalnızca sanatçıları barındıran, gittiğinizde, orada onların çalışmalarını görme imkanlarınızın olduğu, yalnızca çağdaş sanat değil, el sanatlarıyla da ilgili. Mesela, bizim Türkiye'de "hayal projemiz" vardı. El sanatçıları, artık Türkiye'de de çok azalıyorlar. El hüneriyle yaptığı objeleri tanıtmaya çalışıyorlar ama, o kadar az kalmışlar ki artık. Onları böyle hani, korumak adına, belli projeler yapıyorduk. El sanatları fuar organizasyonu da yaptım ben. Burada mesela müze açmışlar, Beijing'de en son kalan doksan el sanatçısının, hem yeme, hem barınma, her türlü ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Onlar orada ve gelen herkese, Çin'in en son kalan el sanatlarını gösteriyorlar. Çok güzel yerler var. Geçmişte kültür devrimi yapılmış burada. Çok etkilenmiş sanat ondan. Artık duraksamış bir on sene daha. Sanatla insanların ilgisinin kalması istenmemiş. Ama, daha sonra bu aşılmış, kitaplar gelmiş, artık "Çin Çağdaş Sanatı" diye dünyada da kabul görmüş bir akım var. Onlar da farkındalar.

CRI- Bu anlamda da, değerlerine sahip çıkıyorlar bu şekilde.

Ş.Y.- Tabii. Sanat fuarları çok güzel. Burada iki tane çok büyük sanat fuarı var. Diğerlerine de gittim ama, iki tane uluslararası düzeyde kabul görecek, zaten dünyadan belki yüz galerinin geldiği bir fuara, Beijing'de sanat fuarları var ve yine Çinlilerin bakış açısıyla, organizasyonlar çok güzel, kusursuz. Ticari anlamda da, fuarcılığa bakış farklı burada. Beş yüzden fazla fuar yapılıyor Çin'de. Guangzhou şehrinde dünyanın en büyük fuarlarından biri var. Canton Fuarı. Bu fuar, yılda iki kez düzenleniyor, tamamen ticari bir fuar. Ama, iki buçuk milyon kişi geliyor, benim ziyaret etme şansım oldu onu da. İki buçuk milyon kişinin ziyaret ettiği bir fuarda, bir organizasyon bu kadar düzenli olamaz. Çok eski bir fuar olmasının da tabii faydası var. Artık, profesyonel hale gelmişler ama, kesinlikle hiç bir kalabalık, hiç bir sıra, içerde hiç bir karmaşa, güvenlik, hiç bir şekilde, hiç bir problem yok. Çok önem veriyorlar, kendilerini dışa tanıtmak adına, her türlü sanat olsun, tabii fuarlarda en kolay yolu bunların. Yurtdışından gerek alıcı, gerek ressam, hani nasıl tanıtabiliriz diye. Tabii ki çok, güzel şeyler bunlar.

CRI- Sizinle birlikte, Çin'e gelişlerin sadece ticaret anlamlı olmasının gerekmediğini de öğrendik. Sanat için de Çin'e, gelinebilir.

Ş.Y.- Tabii ki kesinlikle.

CRI- Çok şey de öğrenilebilir. Peki, Beijing dışında Guangzhou gördüğünüzü söylediniz. Çin'in başka hangi kentlerini gördünüz mü? Başkentten farkları var mı?

Ş.Y.- Var, hepsinin kendine mahsus bir havası var bence. Hep böyle gittiğimde, Türkiye'deki illere benzetmeye çalıştım. Guangzhou, tamamen ticari şehri olmuş. İnsanlar zaten oraya, o amaçla geliyorlar. Şehir dışından Çinli çok, gelen var. Herkes ailesini bırakmış, orada çalışmaya geliyor, çünkü tamamen fabrika dolu bir şehir. Sürekli, her gün bir yerde fuar görebiliyorsunuz.

CRI- Çok merak ettim, Guangzhou, hangi Türk kentine benzettiniz?

Ş.Y.- Guangzhou ben, fuarlar falan biraz İzmit'e benzettim. Sonra, Shenzhen var yakın oraya, Shenzhen'ı İzmir'e benzettim. Shenzhen, daha denize yakın. İnsanlar daha sıcak, Palmiye ağaçları ve aktiviteler, çok güzel yerler vardı görülmesi gereken. Çok güzel bir şehir, İzmir'den daha küçük tabii. Shanghai'yı gördüm. Orası da artık tamamen metropol olmuş. Ama, çok güzel bir şehir. Beijing'de gezerken, ilgimizi çeken şeyler olabiliyor. Değişik bir ülkede olduğunuzu fark ediyorsunuz her zaman için burada, bir senede yaşasanız, gittiğiniz yerde farklı hissedebiliyorsunuz kendinizi. Ama, Shanghai, İstanbul'dan çok bir farkı yok. Yaşayan Çinliler de öyle. Tamamen kozmopolit şehir. Güzel Shanghai. Bunları gördüm.

CRI- Sohbetimizi sonlarken Çin yemeklerini konuşmadan bitirmeyelim isterim. Çin yemeklerini seviyor musunuz? Neler düşünüyorsunuz Çin yemekleri hakkında?

Ş.Y.- Çin yemeklerini seviyorum. Türkiye'de Çin yemeğini severek yerdim, fırsat buldukça yemeye çalışırdım. Burada, tabii tat çok daha farklı. Aroma, baharat çok daha fazla kullanıyorlar. Şöyle söyleyeyim, çok acı olmadıkça ve de içinde ne olduğunu anlarsam, severek yiyorum. Kendim yapmayı öğrenemedim. Daha doğrusu, öğrenmeye de çaba sarf etmedim. Burada, o kadar çok çeşit var, o kadar çok gidebileceğiniz yer var ki. Onun için gidip, denemeye çalışıyorum. Ama, güzel, severek yiyorum.

Şenay Hanım, sorularımı içtenlikle yanıtladığınız ve dinleyicilerimizle Çin'e bakışınızı paylaştığınız için, çok teşekkür ederim.

Ş.Y.- Rica ederim. Ben teşekkür ederim.

Değerli dinleyiciler, yaşam hızla akarken, yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve her şeyden önemlisi, hissettiklerimiz bizlerin anı hanelerini dolduruyor. O halde bugün, geri kalan yaşamımızın ilk günü diyerek yola çıkalım ve dolu, dolu geçirelim vakitlerimizi. Zaman yarışında, anılarımıza eklediklerimiz hep mutluluk, güzellik ve sağlık adına olsun.

Sevgi dolu kalın.

?enay Yener R?portaj? 2. B?lüm:

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040