Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Şenay Yener: "Beijing'de, "798 Sanat Bölgesi" diye bir yer var, öyle bir yerin, Türkiye'de açılmasını çok isterdim."

(GMT+08:00) 2008-02-11 19:38:09 cri

Merhaba değerli dinleyiciler. Bir programımızda daha yine sizlerle birlikteyiz. Konuklarımla birlikte, ülkelerinden oldukça uzakta, yaşamlarının belli bir dönemini olsun geçirdikleri bu ülkeyi konuşmaya, Çin'in farklılıklarını, farklı ağızlardan duymaya devam ederken, konuğum Sayın Şenay Yener'i, birlikte dinlemeye hoş geldiniz diyorum.

CRI- Şenay Hanım merhaba, beni evinizde kabul ettiğiniz için, çok teşekkür ederim. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Şenay Yener- Merhaba. 1970 , Ankara doğumluyum. Üniversitede İktisat eğitimi aldım. Daha sonra, uzun bir süre bankacılık sektöründe çalıştım. Daha sonra, hizmet sektöründe, fuar organizasyonunda çalıştım. İki sene kadar sanat fuarları organizasyonu yaptım. Daha sonra, eşimin görevi nedeniyle Beijing'e 2007 yılı başlarında geldik. Bir senedir burada yaşıyoruz.

CRI- Beijing'e gelmeden önce, ne kadar bilginiz vardı Çin hakkında? Geldikten sonra, bildiklerinizle, gördükleriniz arasında farklar oldu mu?

Ş.Y.- Gelmeden önce Çin hakkında daha önceden bildiklerim, gelmemiz belli olduğu zaman araştırıp, hani nereye gidiyoruz diye, araştırmalarım sonucunda, düşüncelerimle gelip, görüp, gezip edindiğim bilgiler, her şey tamamıyla aslında birbirinden farklı. Buraya geldiğimde Beijing'in, çok daha büyük bir şehir, çok daha gelişmiş bir şehir olduğunu gördüm. Aslında, metropol denebilir bence buraya. Tabii ki, 2008 Olimpiyatlarının, burada yapılacak olmasının da çok büyük bir etkisi var. Benim geldiğim günden sonra bile şehirde çok büyük değişiklikler var. Çok özen gösteriliyor, özellikle şehir planlaması çok etkin. Benim gördüğüm şehirler içerisinde, en özenli düzenlenmiş parklar, yol kenarlarındaki çiçekler, yollar çok geniş, her anlamda, yapılaşma da o şekilde. Binalar çok modern olmaya başlamış. Tabii, ikilem yaşıyorsunuz. "Hutong" dediğimiz Çinlilerin, kalabalık ailelerin küçücük, otuz metrekarelik, beraber yaşadıkları yerler var. Oradan yüz metre ilerde, belki çok büyük ve modern bir gökdelen görebiliyorsunuz. Bu insanı şaşırtıyor. Şimdi alıştık, biz de yadırgamıyoruz. Çinliler de bu şekilde. Onlar da hutogdan çıkıyor ve biraz yürüdüğü zaman, o binayı şaşkınlıkla izlemiyor. Bir uyum içerisinde yaşıyorlar.

CRI- Çin'deki yaşamı, gözlemleriniz çerçevesinde anlatmanızı rica etsem, bana neler söylersiniz?

Ş.Y.- İnsanlar bizden, bizden dediğim, Türklerden biraz farklılar tabii ki. O da kültürlerinin bir etkisi bence. Bizden daha farklı bakıyorlar, bakış açıları farklı.

CRI- Farklı bakış açılarına, örnekler verebilir misiniz ?

Ş.Y.- Tabii ki, aynı konuya, Türkler ile Çinlilerin bakış açıları farklı. Şöyle ki, ben gelmeden önce Çinlileri, daha agresif insanlar olarak bilirdim. Ama, belli bir problem olduğunda alışveriş merkezinde, sokakta yürürken nerde olursa olsun, olaylara çok daha uyumlu yaklaşıyorlar. Belki Türkler de, çok neşeli insanlar olarak bilinirler ama, bence Çinliler, daha uyumlu, daha sakinler. Kesinlikle daha sakin insanlar. Yaşam tarzlarından da kaynaklanıyor olabilir. Çok kalabalık bir ülke olduğu için, bir iş bölümü yapmışlar, herkesin belli bir işi var. Herkes düzenli bir şekilde o işini yapmak için, çabalıyor. Çok diğer insanlarla, çok diğer olaylarla uğraşmıyorlar. Onun için belli bir dünyaları var. Huzurlu bir şekilde yaşıyorlar gibi geliyor bize dışardan. Buraya geldikten sonra tanıştığımız Çinlilerden de hani, konuşmalarınızda, size telefon ettiklerindeki, bahsettiği konularda bile, onların, sakin biri olduğunu anlayabiliyorsunuz.

CRI- Bir ülkeyi iyice tanımak için, sanki orada yaşamaya başlarken, çok çabuk uyum sağlamak gerekiyor. İlk geldiğinizde size, farklı gelen ve garipsediğiniz neler olmuştu? Ne kadar sürede uyum sağladınız?

Ş.Y.- Tabii ki ilk geldiğimde özellikle Beijing'de, İngilizce konuşan kişi sayısı çok az olduğu için, komünikasyon problemi oldu. Gittiğiniz bir yerde, isteğinizi anlatmakta zorlanıyorsunuz. Belki de vücut diliniz de farklı olduğu için, dil de bilmediğiniz için, anlatırken karşınızdaki neden bahsettiğinizi çok anlayamıyor. Ama, zaman geçtikçe, ben biraz Çince de öğrenmeye çalıştım. Zor bir dil. Diğer diller gibi hani, İngilizce bildiğiniz zaman, diğer dilleri öğrenmeniz daha kolay olur. Ama, Çince tamamen farklı, tonlamalar var. Bildiğinizi zannettiğiniz bir kelimeyi bile bir Çinliye söylediğiniz zaman, anlamadığı olabiliyor. Günlük hayattaki hani, bir taksiye bindiğinizde, bir yere gittiğinizde, günlük hayatı öğrenebilecek kadar, öğrendim Çinceyi. Ama, daha karakterleri öğrenmedim. Hiç çabalamadım bile. Belki kısa bir süre kalacağımız için. Uzun süre kalsaydık, öğrenmek isterdim. Çünkü, dışarıya çıktığınızda, öğrenmek için etrafınıza baktığınızda bile,Çince karakterleri görüyorsunuz. İçeride ne var, Ya da bir kitapta ne yazıyor, bir kitapçıya gittiğinizde, onu çok anlayamıyorsunuz. O yüzden öğrenmek gerekli. Bir ülkede yaşamaya başladığınızda bence en önemli ilk yapılması gereken şey, dil öğrenmek. Çin'e gelenler bu yüzden biraz dezavantajlı. Tabii ki, günlük hayatı öğrendiğinizde, hayatınızı idame ettirebiliyorsunuz.

CRI- Çin'de kadın olmak sizce nedir? Çinli kadının, yaşam şeklinin diğer hem cinslerinden farkı nedir?

Ş.Y.- Bence, Türkiye'yle karşılaştırdığımızda, kadınlar burada daha özgürler. Türk bir kadının, Türkiye'deki, yapmayı düşündükleri, yaptıkları, belki de en başta konuştuğumuz şeye geliyor, insanlar burada birbirleriyle çok ilgilenmiyorlar, olaylara ve insanlara çok takılmıyorlar. Kadınlar burada çok daha özgürler, istedikleri yerlere gidiyorlar, istedikleri işi yapıyorlar. İstedikleri şekilde giyiniyorlar. Bu tabii, belki de bir çok insanın çalışıyor olması, çok az bir gelirde elde etse, yine çalışıyor ve onu bir güvence olarak görüyor. Çalışıyor olması da büyük bir etken. Çalışan kadın daha özgürdür sonuçta. Ama, genel hayat tarzı içinde, kadın ve erkek eşit burada. Zaten benzer işler yapıyorlar. Belli bir işte erkek çalışır, diğer bir işte kadın çalışır diye bir şey yok.

CRI- Eşitlik, kelimenin tam anlamıyla eşitlik değil mi?

Ş.Y.- Kesinlikle. Kadınlar çok özgür ve eşitler erkeklerle. O yüzden de belki burada kendimizi çok rahat hissediyoruz. Seviyoruz burayı. Her açıdan kadınlara tabii önem verildiğini inanıyorum burada.

Sevgili dinleyiciler, Şenay Hanım'la sohbetimizin ikinci bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040