|
|||||||||||||||||||||
|
"Bir Dakika
Deniz durgun göl gibi, gitgide genişliyor
Sular kayalıklarda nurdan izler işliyor,
Engine sarkan gökler baştan başa yıldızlı..
Şimdi göğsümde kalbim çarpıyor hızlı hızlı.
Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya
Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya
Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor
Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor
Yakın olayım diye bu gökten gelen ize
Öyle eğilmişim ki kayalardan denize
Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi
Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi
Bilemem nasıl oldu geldi ki öyle bir an
Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan
Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim
Doğruldum atılırken bir dakika titredim
Bir dakika sonsuzluk doldu taştı gönlümden
Bir dakika bir ömrü kurtarmıştı ölümden.
Nazım Hikmet"
Canım Kızım,
Gri ve soğuk kış günlerinden merhaba,
Geçen gün okuduğum Aylin Öney Tan'ın "Çinli prenses" başlığıyla mandalina hakkında kaleme aldığı yazı, Çin'de soğuk kış günlerinde tek tek naylonlara sarılarak satılan bu meyvenin hayatımızdaki fark etmediğimiz güzelliğini düşündürdü.
"Mandalina narenciye dünyasının prensesi olsa gerek. Zarif lezzeti, misler gibi kokusu onu diğer turunçgillerden özel kılar. Diğer taraftan öteki narenciye türlerine göre, uzun süre saklanmaya gelmeyen nazeninliği de nadideliğini arttırır. Zaten mevsimi de görece kısacıktır. Baharın ilk tomurcuklarını beklemeden ortalardan yok olur. Rayihasının muhteşemliği, suyunun bolluğu, ekşilik ile tatlılık arasındaki latif dengesi mandalinayı narenciye ailesinin gözbebeği kılar. Mandalinada bir taraftan da teklifsiz arkadaşlığının getirdiği bir samimiyet vardır. El ele tutuşmanın verdiği güven misali fark etmeden onu elimizle soyuveririz. Elle, sağa sola bulaştırmadan soyulabilen yegâne meyve olduğunu çoğu kimse fark etmez bile. Kabuğu soyulurken salıverdiği huzur verici rayiha güven duygusunu pekiştirir. Kış aylarının en sıcak, en samimi, en içten arkadaşıdır mandalina. Zaman zaman kıymeti takdir edilmeyen, mutfakta hak ettiği yeri bulamayan bir arkadaş."
"Oysa mandalina anavatanı Çin'de el üstünde tutulur. Çin yeni yıl kutlamalarının en kıymetli armağanlarından biri mandalinadır. Altın ile özdeşleştirilir, para, bolluk, bereket ve şans getireceğine inanılır. Eski zamanlarda asilzade Çin hanımefendileri ellerinde kokulu minik bir mandalina tutarlarmış, güzel kokusu ile güzelliklerine güzellik katılsın diye. Sarayda verilen ziyafetlerde sunulan mandalinaların ortalığı saran kokusu üzerine şiirler yazılırmış."
"Mandalina kelimesi, Batılıların Çinlilere yakıştırdığı Mandarin kelimesinden geliyor. Portekizlilerin Çin yönetici sınıfına ve onların kullandıkları lehçeye taktıkları Mandarin kelimesi Avrupa'ya Çin'den gelen meyvenin de adı olmuş. İlk olarak Hindistan'ın kuzeydoğu bölgesiyle Çin'in güneyinde yetişen meyveye yakıştırılan adın kökü Sanskritçeye dayanıyor. "Man", düşünmek anlamına geliyor ve Malay dilinde danışman, hâkim vb. konumdaki kişilere "Mantri" deniyor. Çincede kullanılmayan bu deyim zamanla Çince ve Çinliler için kullanılan Mandarin sözcüğüne dönüşüyor. Mandalinayı en benimseyen millet olan Çinliler ise bu nadide meyveye "Kwan" diyorlar. İsim benzerliği de olsa Çin mitolojisine göre cennet tanrıçası Kwan-Yin, arılığın, duruluğun ve yaratıcı gücün sembolü, aynı zamanda insanlığın merhamet çağrısına koşan bir melek. Doğrusu mandalina da soğuk kış aylarında insanların imdadına yetişen, neşelendiren sıcak bir arkadaş gibi. Ruhunuzu canlı tutmak için mandalinayı avucunuzdan, mutfağınızdan eksik etmeyin."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
18 Ocak 2008
"Her Sabah, Yanılmak! ..
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak
soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız
bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız
hiç uyumamıştınız / gözleriniz yanıyordu
yolculuk sanki bitmemişti / birdenbire
kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız
sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu
dumanlı rampaları / bir kılıç gibi çıplak
tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
jilet mavisi bir kadın elinde purosu
değdiği yer açılıyor çok fena keskin
kim olduğunu bilen yok / işin doğrusu
yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu
amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor
geçmişinden rusça bir şarkı arayarak
sarhoş olmamak en büyük korkusu
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak
hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis
beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız
nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his
yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
Attila İlhan"
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |