Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Asya'dan Asya'ya mektup (18-01-2008)

(GMT+08:00) 2008-01-18 14:51:32 cri

"Bir Dakika

Deniz durgun göl gibi, gitgide genişliyor

Sular kayalıklarda nurdan izler işliyor,

Engine sarkan gökler baştan başa yıldızlı..

Şimdi göğsümde kalbim çarpıyor hızlı hızlı.

Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya

Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya

Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor

Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor

Yakın olayım diye bu gökten gelen ize

Öyle eğilmişim ki kayalardan denize

Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi

Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi

Bilemem nasıl oldu geldi ki öyle bir an

Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan

Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim

Doğruldum atılırken bir dakika titredim

Bir dakika sonsuzluk doldu taştı gönlümden

Bir dakika bir ömrü kurtarmıştı ölümden.

Nazım Hikmet"

Canım Kızım,

Gri ve soğuk kış günlerinden merhaba,

Geçen gün okuduğum Aylin Öney Tan'ın "Çinli prenses" başlığıyla mandalina hakkında kaleme aldığı yazı, Çin'de soğuk kış günlerinde tek tek naylonlara sarılarak satılan bu meyvenin hayatımızdaki fark etmediğimiz güzelliğini düşündürdü.

"Mandalina narenciye dünyasının prensesi olsa gerek. Zarif lezzeti, misler gibi kokusu onu diğer turunçgillerden özel kılar. Diğer taraftan öteki narenciye türlerine göre, uzun süre saklanmaya gelmeyen nazeninliği de nadideliğini arttırır. Zaten mevsimi de görece kısacıktır. Baharın ilk tomurcuklarını beklemeden ortalardan yok olur. Rayihasının muhteşemliği, suyunun bolluğu, ekşilik ile tatlılık arasındaki latif dengesi mandalinayı narenciye ailesinin gözbebeği kılar. Mandalinada bir taraftan da teklifsiz arkadaşlığının getirdiği bir samimiyet vardır. El ele tutuşmanın verdiği güven misali fark etmeden onu elimizle soyuveririz. Elle, sağa sola bulaştırmadan soyulabilen yegâne meyve olduğunu çoğu kimse fark etmez bile. Kabuğu soyulurken salıverdiği huzur verici rayiha güven duygusunu pekiştirir. Kış aylarının en sıcak, en samimi, en içten arkadaşıdır mandalina. Zaman zaman kıymeti takdir edilmeyen, mutfakta hak ettiği yeri bulamayan bir arkadaş."

"Oysa mandalina anavatanı Çin'de el üstünde tutulur. Çin yeni yıl kutlamalarının en kıymetli armağanlarından biri mandalinadır. Altın ile özdeşleştirilir, para, bolluk, bereket ve şans getireceğine inanılır. Eski zamanlarda asilzade Çin hanımefendileri ellerinde kokulu minik bir mandalina tutarlarmış, güzel kokusu ile güzelliklerine güzellik katılsın diye. Sarayda verilen ziyafetlerde sunulan mandalinaların ortalığı saran kokusu üzerine şiirler yazılırmış."

"Mandalina kelimesi, Batılıların Çinlilere yakıştırdığı Mandarin kelimesinden geliyor. Portekizlilerin Çin yönetici sınıfına ve onların kullandıkları lehçeye taktıkları Mandarin kelimesi Avrupa'ya Çin'den gelen meyvenin de adı olmuş. İlk olarak Hindistan'ın kuzeydoğu bölgesiyle Çin'in güneyinde yetişen meyveye yakıştırılan adın kökü Sanskritçeye dayanıyor. "Man", düşünmek anlamına geliyor ve Malay dilinde danışman, hâkim vb. konumdaki kişilere "Mantri" deniyor. Çincede kullanılmayan bu deyim zamanla Çince ve Çinliler için kullanılan Mandarin sözcüğüne dönüşüyor. Mandalinayı en benimseyen millet olan Çinliler ise bu nadide meyveye "Kwan" diyorlar. İsim benzerliği de olsa Çin mitolojisine göre cennet tanrıçası Kwan-Yin, arılığın, duruluğun ve yaratıcı gücün sembolü, aynı zamanda insanlığın merhamet çağrısına koşan bir melek. Doğrusu mandalina da soğuk kış aylarında insanların imdadına yetişen, neşelendiren sıcak bir arkadaş gibi. Ruhunuzu canlı tutmak için mandalinayı avucunuzdan, mutfağınızdan eksik etmeyin."

Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.

Öptüm.

Baban Cemil Kaptan

18 Ocak 2008

"Her Sabah, Yanılmak! ..

sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız

bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak

denizle gök arasında çiy yorgunu şehre

kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak

soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız

bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız

hiç uyumamıştınız / gözleriniz yanıyordu

yolculuk sanki bitmemişti / birdenbire

kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız

sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu

dumanlı rampaları / bir kılıç gibi çıplak

tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak

bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız

jilet mavisi bir kadın elinde purosu

değdiği yer açılıyor çok fena keskin

kim olduğunu bilen yok / işin doğrusu

yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu

amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor

geçmişinden rusça bir şarkı arayarak

sarhoş olmamak en büyük korkusu

bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız

elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak

hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis

beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız

nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his

yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak

bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız

Attila İlhan"

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040