|
|||||||||||||||||||||
|
İlk olarak yemek ile başlayalım. Çin'de yaşayan Türklerin bir kısmı, Çin damak tadına, Çin yemeklerine, baharatlarına, soslarına, tuzsuz ama tatlı yemek yapma şekillerine kolay alışır, kimisi de hiçbir zaman alışamaz. Hele yağlı sevmiyorsa, bilmediği şeyi yememek gibi takıntısı varsa, çok temiz, çok nezih bir yer olmadığı zaman girmiyorsa, domuz eti yemiyorsa, bu alışma ve uyum süreci çok uzayabilir, hatta hiç tamamlanamayabilir. Benim alışmam, geldikten sonra yaklaşık 2-3 ay kadar sürdü. Ondan önce sık sık Mc Donalds, KFC, Pizza Hut, ya da Dil ve Kültür Üniversitesi kampüsünün içindeki Sincan lokantasında yiyordum. Tabi böyle yapmanın iki dezavantajı oluyor. Birincisi, çok vakit alıyor; çünkü dibimdeki okul yemekhanesinde yemek yerine, 15-20 dakika yol gidiyorum. İkincisi,.doymak daha pahalıya geliyor, çünkü fiyatları nispeten fazla. Hele Pizza Hut!.. İlk geldiğim zamanlarda, daha Çin para birimine ve o para birimiyle yaşamaya alışmadığım zamanlarda hep harcadığım parayı Türk parasına çeviriyordum ve o şekilde düşünüyordum. Tabi böyle düşününce en pahalı yemek bile ucuz geliyor. Örneğin Pizza Hut'a gidip bir büyük pizza, bir dilim nefis çikolatalı kek, iki bardak kola sipariş edince 130 yuan hesap geliyordu ve Türk parasıyla hesap edince 22-23 YTL arasında bir miktar tutuyordu. Türkiye'de bir Pizza Hut'ta, bir büyük pizzanın 27-28 YTL, kekin 4 YTL, kolanın 2.5 YTL, yani gelecek hesabın 36 YTL olduğunu düşünürseniz,. bu miktar yerine 23 YTL ödeyince ucuz gibi geliyordu. Halbuki, belki 15-20 farklı çeşit yemeğin olduğu okul yemekhanesinde, pilavıyla, et yemeğiyle, mantısıyla, bazlama benzeri bir pidesiyle, yanında kolası ya da meyve suyuyla, hepsi birlikte ödenecek toplam ücret en fazla 12-13 yuan olacaktı. Yani Pizza Hut'ta yiyeceğim bir öğün parasıyla okulda 5 gün boyunca hem öğlen hem akşam yemek yemek mümkündü. İşte bu nedenlerden dolayı Çin yemeklerine alışmak şarttı. Alıştım da... Severek yer oldum. Hatta, işlerim çok yoğun olup 2-3 gün sulu Çin yemeği yiyemediğim zaman, özler de oldum. Ama tabii ki, yemekleri ne kadar seversem seveyim, Türk yemeklerinin, acılı bir mercimek çorbasının, zeytinyağlı ve limonlu Türk salatasının yerini de doldurabilecek bir tat yok. Ya da buradaki hiçbir kaşar peyniri ya da krem peynir, Türkiye'deki tam yağlı beyaz koyun peynirinin yerini tutmuyor. Ya da en güzel yeşil Çin çayı, ya da kola, ya da meyveli yoğurt, buz gibi tuzlu bir ayranın verdiği zevki vermiyor. Hele bu dönemki planımı, kışın Türkiye'ye gitmemek, burada kalmak şeklinde yapınca ve gözümde tüten bütün o tatlara ulaşabileceğim zaman 6 ay daha uzayınca, bu özlem daha da artıyor tabi. Bütün bu nedenlerden dolayı, arada sırada, uzaklığını, parasını göze alıp, ya iyi bir Sincan lokantasına gidip güzel bir salata yemek, ya Binbir Gece'ye gidip ayran içmek gerekiyor. Bu restoranlardan bir tanesi de Haoyun Jie, yani Kısmetliler Caddesi ya da Talihliler Caddesi olarak çevirebileceğimiz yerde bulunan Osmanlı Lokantası. Mail gurubundan, Yavuz Onay'ın Pekin'de yaşayan Türk öğrencileri pide yemeye davet ettiğini okuyunca, hiç vakit kaybetmeden rezervasyonumu yaptırdım ve gittim. Kaşarlı ve etli pidesi, çorbası, çoban salatası muhteşemdi. İskender kebabı da olduğunu duymuştum, ama tabii ki yüzsüzlük yapıp planda olmayan bir şey istemedim, gelenlerle yetindim. Yavuz Onay ile de biraz sohbet fırsatımız oldu. Onun tüm örgencilere gösterdiği yakın ilgiden çok memnun kaldım. Güzel bir yemek ve sohbet ortamı beni oldukça mutlu etti.
Oradan ayrıldıktan sonra, hazır o civarlardayken, indirimde olduğunu duyduğum birkaç dükkana gitmeye karar verdim. Yemeğe gelmiş olan, okul arkadaşlarım Sinan ve Ozan da, "Biz de gelelim" dediler. Birlikte bindik taksiye, İpek Çarşısı'nın oraya, Yonganli bölgesine gittik. Biraz dolaştıktan sonra haberini aldığımız yerleri bulduk. Gayet küçük, alışveriş merkezi denemeyece, kutu gibi dükkanlar. Kapısı küçücük, iç hacminin ne kadar olduğunu ve içeride ne kadar çok çeşit bulunabileceğini dışardan kestirmek neredeyse olanaksız. Kapıda ise "her şey 25 yuan" şeklinde bir tabela var. Hani bazen Türkiye'de de olur: "Her şey 5 YTL" yazar, fakat girince anlarsınız ki, sadece çoraplar 5 YTL'dir!... Bir mont beğenirsiniz, ama onun fiyatı 85 YTL'dir. Öyle bir yer sandım. Girdim, içerideki adam, "Şuradakilerin hepsi 25 yuan" diye gösterdi. Gösterdiği yerlerin içinde farklı boy, model ve renklerde şık kazaklar, hırkalar, gömlekler vardı. Ayrıca oradaki iki satış görevlisinden erkek olan İngilizce, kadın olan ise Rusça çalışıyordu. Bir taraftan kazak ve hırka denerken, diğer taraftan da ben erkek görevliyle, Ozan ise çok iyi Rusçası olduğu için, bayan görevliyle çalıştıkları dilde sohbet ettik. Yaklaşık 45 dakikanın sonunda Ozan 1 kazak, bense 2 kazak, bir swetshirt, 2 de gömlek aldım. Evet 5 kazak ve bir swetshirte toplam 150 yuan para verdik. Bu fiyat Çin için bile olsa gerçekten uygun. Türkiye için zaten inanılmaz, 4.5 YTL'ye kalın, yün kazak alıyorsunuz. Oradan mutlu bir şekilde çıktıktan sonra metro istasyonunun yakınında bir ara sokakta da, bazlama ve pide tarzı ama Çin usulü bir şeyler yapan yan yana birkaç tezgâh gördük. Orada da ikişer bazlama yedik, tezgâhtaki ufak tefek şirin bayanlarla da ayaküstü biraz sohbet ettik. Hemen bazlama satanların arkasında, küçük bir pencerede de sütlü çay satılıyordu. Bir bardak da ondan aldım. Sütlü çay, içinde gerçekten hem süt hem de çayın olduğu, ayrıca dibine de, ne olduğunu bilmediğim, Çince adı "zhen(1) zhu(1)" olan, yumuşak bir meyvenin konduğu ve içerken aynı zamanda onu da yediğiniz bir içecek. Zhenzhu Türkçede inci demek, ama bu meyve Türkiye'de olmadığı için tam olarak tanımlamak zor. Bu sütlü çayı kimi Türkler çok seviyor, kimileri ise hiç sevmiyor. Ama Çin'de yaşayan Türklerin en azından bir kere denemesini tavsiye ederim. Evet, bu şekilde saat 12'deki yemekle başlayan gün, akşam saat 7'de yediğimiz bazlamalar ve içtiğim sütlü çay ile sona erdi. Kısa günün kârı, 125 yuana 2 kazak, iki gömlek ve bir swetshirt, 3 yuana iki bazlama... Çin'de yaşayan dinleyicilerin, İpek Çarşısı'ndan, yani Yonganli metro istasyonundan Gongti Beilu'ya doğru giderken yolun sol tarafında, küçük küçük yan yana dizili bu dükkanlara en kısa zamanda uğramalarını önemle tavsiye ederim. Belki bu indirim ve kampanyanın bir süresi vardır, belki uzun bir zaman sonra bu şekilde fiyatlar geçerli olmayabilir, değerlendirmelisiniz.
Evet yemek hikayemiz, devamındaki alışverişle birlikte bu şekilde. Gelelim Çin'deki otobüs sistemine. Çin'de çok farklı şekilde otobüsler var. Sanırım kodlarına göre değişiyor, kodlar da otobüsün hat uzunluğuna göre konmuş, bazı hatlar ucuz, bazı hatlar pahalı. Ayrıca bazı otobüslerde klima ve kalorifer varken, bazılarında yok. Bu cihazlara sahip olan otobüslerde bilet fiyatı, olmayanların iki katı. Kimi otobüste hem binerken hem inerken kart okutuyorsunuz ve gittiğiniz mesafeye göre ücretlendiriliyorsunuz. Kimi otobüste ise fiyat sabit: Sadece binerken okutuyorsunuz ve tek fiyat geçerli. Yani Pekin'deki otobüs sistemi biraz karışık; ben de henüz tam çözebilmiş değilim, Örneğin, hangi kodlu otobüsün hangi fiyattan yolcu taşıdığını bilmiyorum; ya da içine binmeden önce otobüsün klimalı mı, klimasız mı olduğunu anlayamıyorum. Üstelik, aynı yere gitmek için bazen 0.4 yuan'lik kontör düşerken bazen 1.6 yuan düşmesinin nedenini de bilmiyorum. Elbet bir gün öğrenirim! Ama otobüs sisteminde esas güzel ve ilginç olan, Türkiye'de olmayan uygulama duraklarda. Ana durak veya ara durak ayrımı olmaksızın, bütün duraklarda, o duraktan geçen bütün otobüslerin ayrı ayrı panosu var. Her bir panoda, her otobüs hattının bütün gittiği durakların, o an bulunulan durağın isimleri, otobüsün gittiği yön, ilk ve son otobüsün oradan geçiş saatleri yazıyor. Yani, eğer az çok Çince karakter okuyabiliyorsanız, herhangi bir otobüs durağına gittiğinizde, hangi otobüslerin o durakta duracağını, hangi otobüs ile nereye gidebileceğinizi öğrenebilirsiniz. İstanbul'da da keşke böyle olsa. Düşünün, E-5 üzerinde bilmediğiniz bir yerdesiniz, gitmek istediğiniz yeri biliyorsunuz, ama hangi otobüsün gittiğini bilmiyorsunuz. Ayrıca, o duraktan gidilip gidilmeyeceğini de bilmiyorsunuz. Yapmanız gereken, gelen her otobüsü durdurup "Şuraya gider mi?" diye sormak... Ama Çin'de böyle bir probleminiz yok, gitmek istediğiniz yerin adını bildiğiniz sürece, hangi otobüsün oraya gittiğini, hatta arada kaç durak olduğunu, otobüse bindikten sonra kaçıncı durakta inmeniz gerektiğini, hepsini öğrenebilirsiniz. Bunun dışında, bir de bazı büyük duraklarda görev yapan "durak görevlileri" var. Onların görevi, otobüs iniş ve binişlerinde düzeni ve güvenliği sağlamak. Her gelen otobüs için, o hattın tam olarak nerede duracağını, hangi kapıdan inilip hangi kapıdan binileceğini, yolcuların nerede beklemesi gerektiğini gösteriyor, otobüs durduğu ve kapı açıldığı zaman, aceleci yolcuların iniş kapısından binmeye çalışarak inen yolcuları engellememesi için, iniş kapısından binmeye çalışanları engelliyor, otobüs daha tam durmadan kapının önüne koşup riskli hareket yapanları durduruyor. Pekin'de bazı otobüsler kısa, bazıları ise körüklü. Bazı otobüslerde ön kapıdan inilip orta kapıdan biniliyor, bazılarında orta ve arka kapıdan inilip ön kapıdan biniliyor, bazılarında ön ve arka kapıdan inilip orta kapıdan biniliyor. İşte bu görevliler bunların da düzenlemesini yapıyor. Ayrıca, otobüs panolarını inceleyip nereye gideceğini kendisi bulmaya üşenen yolcuların da, "Şuraya nasıl gidilir?" şeklindeki sorularını cevaplıyor, gitmek istedikleri yer konusunda yardımcı oluyor. Elinde bir bayrak, bazılarının ağzında bir düdük, büyük bir ciddiyetle işlerini yapan bu görevlileri izlemek bile bence bir zevk. Fakat çok yararlı oldukları ve hem inen ya da binen yolcuların ve hem de şoför veya muavinlerin işlerini çok kolaylaştırdıkları kesin.
Evet sevgili dinleyiciler bu haftaki programın sonuna geldik. Çincesini öğreneceğimiz kelimelerle programı bitirelim. Giysi, yi(1) fu(5). Pahalı, gui(4). Ucuz pian(2) yi(5). Metro, di(4) tie(3). Yabancılar arasında İngilizce adıyla "Lucky Street" de denen Talihliler Caddesi'nin Çince adı, hao(3) yun(4) jie(1). Haoyun iyi şans demek. Jie cadde, yol demek. Sütlü çay içmek isterseniz, Çince adı, nai(3) cha(2). Nai(3) süt demek, genelde niu(2) nai(3) olarak geçiyor, niu(2) inek demek, yani inek sütü. Cha(2) ise çay demek. Sütlü çay, nai(3) cha(2).
Yeni yıla gireli gerçi 9 gün oldu, ama bu yeni yıldaki ilk programımız. 2008 yılının hepinize, istediğiniz fakat 2007'de elde edemediğiniz şeyleri getirmesini dilerim. Bir sonraki programda tekrar buluşmak ümidiyle, hepiniz esen kalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |