Selda Kılıç: "Son derece önemli, zengin kültürel birikime sahip olan ve büyük uygarlık yaratmış olan bir ülke elbette ki Çin."

Bir "Kadın ve Çocuk" programında daha birlikteyiz sevgili dinleyiciler. Bugün ki konuğum, eğitimci bir Türk kadını.Sayın Selda Kılıç.

Sizinle sohbet imkanı verdiğiniz için, çok teşekkür ederim.

CRI- Hoşgeldiniz programımıza.Selda Hanım,biraz kendinizi anlatmanızı rica etsem.

Selda Kılıç- Hoşbulduk. 1967 Ankara doğumluyum. İlk,orta , lise tahsilimi Ankara'da tamamladım. 1984 yılında girdiğim Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümün'den 1988 yılında mezun oldum. Hemen akabinde 1989'da, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü, Yakınçağ Anabilim dalına, araştırma görevlisi olarak atandım. "1876 Kanun-i Esasi'nin hazırlanması ve Meclis-i Mebusan'ın Toplanması" konulu tezimle, yüksek lisansımı tamamladım. Ardından doktora programına girdim. " Tanzimat'tan, Cumhuriyet'e Türkiye'de il yönetimi" konulu tezimle, doktoramı, Ankara Üniversitesi'nde bitirdim. Doktoramı bitirdikten sonra da, Tarih Bölümü, Yakınçağ Anabilim dalına yardımcı docent olarak atandım. Halen,Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nde, öğretim üyesi olarak çalışmaktayım.

CRI- Beijing'de bulunma nedeniniz nedir?

S.K.- Beijing'de üniversitede ders veriyorum. Ders verdiğim üniversite, Çin İletişim Üniversitesi, Uluslararası Kominikasyon Fakültesi. Türkçe dersi veriyorum. Bir buçuk yıldır burada ders veriyorum. 2006-2007 eğitim- öğretim yılında, bu üniversiteden bir davet aldım.Onun üzerine geldik Beijing'e. Eşim de burada elçilikte görevli. Bu yıl da tekrar, üniversiteden yeni bir davet mektubu verildi. Üniversiteminde kabul etmesi üzerine, ikinci yılda da burada derslere devam ediyorum.

CRI- Çin'e geldiğinizde, neleri yadırgadınız veya benimsediniz?

Çin biraz iliginç bir ülke hakikaten. Yadırgaya bileceğiniz şeyler, Türkiye kültürüyle kıyasladığınız zaman, karşımıza çıkıyor.Ben, ilk geldiğimde en fazla, pazarlık kültürünü biraz yadırgadım. Tabii her yerde pazarlık yapılmıyor ama, yabancıların ve turist kafilelerinin götürüldüğü alışveriş merkezlerinde, son derece önemli, ciddi pazarlıklar yapılıyor. Bu duruma ben son derece şaşırdım. Biliyorsunuz, Türkiye'de böyle birşey söz konusu değildir.Ama, insan alışıyor tabii. Çinliler dediğim gibi, ilginç insanlar. Türkiye'de bizim uyguladığımız bir takım toplumsal kuralları uygulamıyorlar, ya da göz ardı ediyorlar.

CRI- Örnek verebilir misiniz?

S.K.- Tabii örneğin Beijing'de, yamurlu havada ya da çok güzel bir havada, parka gittiğimiz zaman, elinde mikrofonunu almış, avazı çıktığı kadar şarkı söyleyen dans eden insanlarla karşılaşabiliyorsunuz. Ya da, yol kenarlarında, ana bulvarlardaki kaldırımlarda oturmuş, kağıt oynayan insanlarla karşılaşabiliyorsunuz. Bunlar tabii ilk gördüğünüz zaman yadırgayabileceğiniz şeyler, Türkiye'yle kıyasladığınızda. Bir restoran çalışanlarının sokakta, hep birlikte müzik eşliğinde ya da çıplak sesle şarkı söyleyip, taiçi yaptıklarına tanık olabiliyorsunuz. Yine yolda yürürken, kendisini döverek yürüyen insanlarla karşılaşma şansının çok fazla. Benimsediğim seyler de, Çinliler, güler yüzlü, sevecen insanlar. Hakikaten o bakımdan çok, zorluk çekmiyorsunuz. Türk toplumu da genel olarak, sıcak kanlıdır, dostluk düşkünü insanlardır. Çinliler de aşağı, yukarı öyle sayılabilirler.

CRI- Türkiye'deki Üniversite öğrencisi ile, Çinli öğrenciyi karşılaştırmanızı istersem, farklılıkları ve benzerlikleri nelerdir?

S.K.- Farklılıkları var, benzerlikleri de var. Çin'deki üniversiteler hakikaten, iyi üniversiteler. Çinliler, çok çalışkan insanlar.

CRI- Eğitime çok önem veriyorlar.

S.K.- Gerçekten çok önem veriyorlar. Çin'in önemli üniversitelerinden, Shanghai Jiao Üniversitesi tarafından yapılan ve dünya akademik çevreleri tarafından, tarafsız ve saygın bir arştırma olarak, kabul edilen " dünyanın en iyi 500 üniversitesi" listesinde tabii ki, Amerikan ve İngiltere üniversiteleri ağırlıklı. Uzakdoğu'dan da özellikle, Japonya'dan ve Çin'den bir çok üniversite ilk bu beş yüz üniversite içine giriyor. Dolayısıyla biz kendi üniversitelerimizle kıyasladığımız zaman, bizim üniversitelerimiz, bu beş yüz içerisinde, bir ya da bir kaç tanesi yer alıyor. Dolayısyla Çinliler, üniversite eğitimine ya da diğer alt kademedeki, orta öğretim, lise eğitimine son derece önem veriyorlar. Tabii, öğrenciler bakımından baktığımız zaman, öğrenciler çok çalışkanlar, çok disiplinliler. Belki yaşamış oldukları kültürleri gereği, bundan önceki sistem gereği, çok disiplinliler. Türkiye'deki öğrencilerimiz gibi değiller. Bu istatistiği göz önünde bulundurduğumuzda, Çin'deki üniversite eğitiminin çok iyi olduğunu söyleyebiliriz genel anlamda ama, benim şahsi kanaatime göre, Çin'deki öğrenciler, eğitimlerine çok önem veriyorlar, eğitimlerini son derece ciddiye alıyorlar. En donanımlı şekilde mezun olup, değişen, zenginleşen Çin piyasasında, en iyi şekilde çalışıp, en iyi paraları kazanmak istiyorlar. Son derece iyi motive olmuş öğrenciler, derste yoklama almasanız dahi tüm sınıf, eksiksiz tam kadro derse geliyor. Gelemeyen öğrenci olursa, mutlaka mazaretini bir şekilde, bir yolla iletiyor. Ya arkadaşıyla, ya da şahsen telefon açarak bildiriyor. Verdiğiniz ödevler, tam zamanında ve eksiksiz olarak yapılıyor. Söylediğikleriniz hemen not ediliyor. Yani Çinli öğrenciler aslında çok heyecanlılar. Herşeyi öğrenmek istiyorlar. Geleceğin, onlar için, çok iyi şeyler getireceğini düşünüyorlar ve bunun için çok azimliler. Tabii Türkiye'deki öğrencilerimizin profiliyle karşılaştırdığımız zaman, üniversite açısından baktığımızda, Türkiye'de malesef, şunu üzülerek söylemek gerekir ki, belli üniversitelerin dışında, bir çoğunda, öğrenciler, gelecekleri hakkında daha karamsarlar ve üniversiteye başladıktan itibaren, hem giriş sisteminin getirmiş olduğu belki bir takım aksaklıklar, istekli ya da isteksiz girmiş olup, olmaması bölüme,hem de başka sebeblerden dolayı, mezun olduktan sonra iş bulabilme kaygılarıyla öğrencilerin daha motivasyonu düşük. Dolayısıyla belki bizdeki öğrencilerin, buradaki öğrencilerden farklı problemleri daha farklı. Öğrenci motivasyonun düşük olduğunu söylemek zannediyorum doğru olacak. Bizdeki öğrenciler yanlızca, o sınıfı geçeyim, ya da o dersi geçeyim, düşüncesiyle hareket ediyorlar. Buradaki öğrencilerin hedefleri var, hedefleri belirli ve o hedefler uğruna çok iyi çalışmayı göze almışlar ve sizden mümkün mertebe, yararlanmaya çalışıyorlar.

CRI- Seçim yaparken de, okul bitirirken de, daha sonraki yaşamları için çok bilinçliler.

S.K.- Evet, gerçekten öyle. Çok farklı bir değişim içerisinde Çin ve bunu da çok iyi gözlemliyorlar öğrenciler. Okul hayatlarının iyi geçmesi ve mezun olduktan sonra, ne yapabileceklerini biliyor olmaları aşağı yukarı, pastadan büyük payı koparabilme telaşları onların, daha çok çalışmasına zannediyorum, daha sıkı çalışmasına zemin hazırlıyor.

CRI- Çinli öğrencinin, okul bitirdikten sonra ki hedefleri, Çin içinde daha iyi yerlerde yaşamak ve iyi kazançlar elde etmek mi, yurtdışında yüksek lisansını tamamlamak ya da yurtdışındaki diğer şirketlerde çalışmak mı?

S.K.- Burada ikisinide hedefleyen öğrenci gruplarıda var. Hatta burada, devlet okullarının ve de devlete bağlı bazı özel okulların, bu tarz iki farklı eğitim sistemi var. Örneğin lise, bazında ki okulların, I.B. classları var. Bakalorya sınıfları var. İnternational bakaloryayı seçen, I.B. classa lisede devam eden öğrenciler, yurtdışında eğitim hayatlarını, dolayısıyla çoğu zaman, iş hayatlarını da orada, devam ettirmek düşüncesinde olan, öğrenciler. Ama, Çin içerisinde yaşayacak ve Çin'de, hayatını devam ettirecek, burada üniversite eğitimini devam ettirip, yaşantısını burada sürdürmeyi isteyecek olan öğrenciler için de, böyle bir program söz konusu. Dolayısıyla Çin, eğitimi çok iyi halletmiş bu anlamda. Liseden itibaren böyle bir ayrımı da gerçekleştirmiş. İnternatıonal bakaloryası olmayan okulların sayısı çok fazla hem İngilizce açısından hem de, uluslararası standartlarla aynı eğitim, öğretimi, aynı programı yönetmeleri açısından, uygulamaları açısından. Dolayısıyla, buradaki Çinli öğrenciler, liseden itibaren buna göre eğitim görüyorlar, üniversite de ona uygun bölümü seçip, bir bölümü yurtdışında eğitimini sürdürmek için kendini hazırlıyor, bir bölümü ise, çeşitli sebeblerden, ailelerinin maddi imkanlar olabilir, Çin içerisindeki üniversitelerinde okumak ve burada yaşantısını sürdürmek üzere kendini motive ediyor. Eğer, yabancı şirketde çalışmak istiyorlarsa, dil fakültelerine devam ediyorlar. Tabii burada bir dolu özel şirket ya da bir çok Çin şirketi, farklı ülkelerdeki şirketlerle sürekli iletişim halinde olduğu için, dünyadaki pek çok konuşulan dile ihtiyaçları var. Çinlilerin Çince biliyor olması, Bir batı dilini biliyor olması, iş bulabilmeleri için, büyük kolaylık, tercih sebebi. Öğrenciler de bunun farkındalar. Bunun için çabalıyorlar.Gayret sarf ediyorlar.

Sevgili dinleyiciler, Selda Hanım'la sohbetimizin ikinci bölümünü, önümüzdeki hafta, aynı gün dinleyebilirsiniz.