Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Asya'dan Asya'ya mektup (10-26-2007)

(GMT+08:00) 2007-10-26 13:43:12 cri
Çin ekonomisi ve devlet

"Bir Duyma Da Gör

Bir duyma da gurultusunu

Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların,

Gör bak ne oluyorsun.

Bir duyma da gör su yağan yağmuru;

Çalan cani, konuşan insani.

Bir duyma da kokusunu yosunların,

Istakozun, karidesin,

Denizden esen rüzgarın...

Orhan Veli Kanık"

Canım Kızım,

Bir kahvenin yaydığı kokuya karışan satırlardan merhaba,

Çin Komünist Partisi 17.Kongresi, dünya basınının ilgisini tekrar Çin'e yöneltti. Bu mektubumda sana Ali Külebi'nin "Ekonomide devlet eli" eli başlıklı makalesini aktaracağım:

"Ekonomide zaman zaman bazı tanımlamaları yaparken ihtiyatlı olmak ve tanımları çok katı kalıplarla sınırlamamak gerekir. Bunun en güzel örneği iktisatçıların "pazar ekonomisini" tanımlarken "devletin ilk görevi, bölgesel entegrasyonu sağlamak, makro-ekonomik istikrarı desteklemek ve hukuksal uygulamalar dâhil temel ekonomik davranış biçimlerinin uygulanmasını sağlamak" olduğunu söylemeleridir. Ancak bu tanımlamayı katı sınırlar içinde kabul ettiğimiz zaman 19. yüzyılda birçok Batı ülkesindeki ekonomik hamlelerdeki devletin düzenleyici ve geliştirici rolünü unutmuş olduğumuz gibi, özellikle 20. yüzyılda Japonya'nın, Çin'in ve hatta genç Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet desteği ile ekonomilerini geliştirdiğini de yok saymış oluruz.

Çin'in yarattığı ekonomik mucizede hiç şüphesiz Çin devletinin ekonomiye doğrudan müdahalesi ile devlet işletmelerinin önemi vardır.

Mao'nun ölümünden sonra ekonomide reform ve dışa açılımın Çin'de ulusal bir politika olduğu ve bu bağlamda pazar ekonomisine dönük reformların da 1979'da başladığı bilinir. 1992'de de Çin bir "sosyalist pazar ekonomisi" kurulmasının ana hedeflerini resmen kurumsallaştırmıştır. Bu hedefler doğrultusunda da, mali sistemde, vergi, finansman, döviz, dış ticaret ve fiyatlandırma ile ilgili hususlarda ciddi sistem değişikliklerine gidilmiş ve 2000 yılında kendine özgü bir "sosyalist pazar ekonomisi" sistemi ana hatlarıyla ortaya çıkmıştır. Bu yeni kurumsal değişiklikler dizisi de Çin'in dünya ekonomisindeki yeni yerini hızla belirleyen önemli bir unsur olmuştur.

Ancak bu devletçi yapının nereye kadar başarılı olacağı ve baskı altında tutulan ücret ve fiyatlandırma politikalarının nereye kadar dış dünyaya açılmış Çin'in devlet işletmelerini koruyacağı önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin'de devlet işletmelerinin, dışa giderek açılan ekonomideki yerinin ne olduğu ve olacağı da artık özellikle yabancı iktisatçıların dikkatle izledikleri bir husustur. Ne var ki geçmişte Çin ekonomisi geniş ölçüde ekonomik kalkınma, araştırma ve geliştirme, yenilik yaratma, finansal istikrar ve kurumsal yapılaştırma özellikleriyle devlet işletmelerine bağımlıydı ve halen bağımlıdır. Bu konuyu ve boyutlarını derinliğine ele almadan önce Çin'in genel ekonomik performansını incelemekte yarar var.

2001 yılında 1.324 milyar dolar olan gayri safi milli hâsılasının (GSMH) 2005 yılında 2.225 milyar dolara çıktığı hususu ele alınırsa bu beş yıllık sürede yıllık kalkınma hızının ortalama yüzde 9,5 olduğu söylenebilir. Bu rakamlara göre de Çin'in nüfus bilgilerinin eksikliğine karşın fert başına düşen milli gelir de 2001'de 1.000 dolar iken 2005 yılında yaklaşık 1.700 dolara erişmiştir.

Bu süre zarfında toplam dış ticaret hacmi 509 milyar dolardan 1.422 milyar dolara çıkmıştır. Yine bu süre zarfında da ortalama doğrudan yabancı sermaye girişi miktarı yıllık 55 milyar dolar olmuştur.

2005 yılı sonuna kadar Çin toplam 552.942 yabancı sermaye yatırımına izin vermiştir. Bunların gerçekleşen toplam tutarının 622 milyar dolar olduğu açıklanmıştır.

Bugün Çin'de önemli bir yer tutan devlet sektörü dışındaki özel sermaye yatırımlarının sayısı 2004 yılı itibariyle 280 bin idi. Yine 2005 yılı itibariyle de 24.662.000 kayıtlı ferdi veya ev bazında iş yapan müteşebbis ile 4.191 milyon özel sektör işletmesi olduğu açıklanmıştır.

Uygulamaya konulan yeni yasa ve düzenlemelere ek olarak 2005 yılında, ülkedeki kalkınmanın eriştiği yeni boyutları da göz önüne alan Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti makro-ekonomik politikasını yeniden düzenleme gereği duymuştur. Bu bağlamda 1998 Güney Asya ekonomik krizinden sonra uygulamaya geçilmiş olan agresif mali politikadan çıkılarak yeniden daha ihtiyatlı ve bağımsız mali politikaya geçilme kararı alınmıştır.

Ancak Çin'i başarılı ekonomik atağının yanı sıra kalkınma yolunda önemli bir dizi sorunun beklediği de bilinmektedir.

Çin son 20 yılda ciddi ekonomik başarılar elde etmiş olmasına karşın halen gelişmekte olan bir ülke ve yaklaşık 1,4 milyar nüfusuyla önündeki bir dizi ciddi sorunu alt etmek durumundadır.

Çin, temelde nüfusunun büyük bir kısmı kırsal kesimde yaşayan bir tarım ülkesidir. Köylülerin geliri düşüktür. Bunun yanı sıra tarımsal kalkınmanın temel unsurları da az gelişmiş ve güçsüzdür. Birçok geri kalmış ekonomide olduğu üzere ve kalkınmış ülkelerin tarımsal sübvansiyonları ve ileri tarım teknikleri nedeniyle, tarımsal girdi fiyatları yükselme eğilimindeyken özellikle tahıl fiyatları düşme eğilimindedir. Bu ters orantılı gelişmenin yanı sıra tarımsal arazi alanı da giderek küçülmektedir. Bu hususlar Çin ekonomisinin sanayide gelişirken tarımsal üretim ve yiyecek temini açısından gerileme çizgisine girdiğini göstermektedir. Çin'in bundan sonraki ekonomik atağının tarımsal kalkınmaya önem vermesi kaçınılmaz bir zaruret olacaktır.

2005 yılı sonunda kırsal kesimde yaşayan halkın yaklaşık 24 milyonluk bir kısmının fakirlik sınırının altında yaşadığı hususu da önemlidir. Yine yaklaşık 200 milyonluk bir kesimin gündelik 1 doların altında bir gelirle yaşadığı gerçeği de ortadadır. Bütün bu nedenlerden dolayı her yıl kırsal kesimde 24 milyonluk bir kesim için ek iş sahası yaratmak zorunda olan Çin'in yine kırsal kesimde yaşayan yarı işsizlerinin 100 milyonunun da iş bulmak için şehirlere göç ettiği biliniyor. Bu sıkıntılara ek olarak bölgesel doğu-batı eşitsizliği, kırsal kesim-şehirler ve hatta şehirlerarası bölgesel çarpıklıkları ile benzeri bir dizi eşitsizlikler de sorunlara eklenmektedir.

Son 20 yıl içinde dışa açılma, özel sektör ve yabancı sermayeye kalkınmada önem verme yolunda başarılı adımlar atmış olan Çin ekonomisini yönetenler, "büyük devlet işletmelerini elinde tut, küçükleri elden çıkar" felsefesiyle hareket ederek geleneksel devlet işletmeciliğinin boyutlarını sınırlama planlarını yürürlüğe koymuşlardır. Bu sınırlamanın yanı sıra devlet işletmelerini yönetimde de merkezi otoriteden daha bağımsız karar alabilme özgürlüğü belli ölçülerde tanınmıştır.

Bu bağlamda son dört yılda devlet işletmelerinin sayısının ciddi ölçülerde azalmış olduğu gözükmektedir. 2001 yılında Çin'de 174 bin olan devlet işletmesi sayısı 2004 yılında 138 bine düşmüştür. 2.903 adet büyük devlet işletmesinin yaklaşık yarısının 2004 yılında çok ortaklı şirket haline getirildiği ve yine küçük ve orta ölçekli devlet işletmelerinin yüzde 80'inin bu sürede ülke çapında yeniden yapılandırıldığı ve mülkiyetinin dağıtıldığı bilinmektedir.

Bunları gerçekleştirmek ve reform yapmak amacıyla, 2003 yılında devlet işletmeleri denetim ve yönetim organları yapılandırılmıştır. Bu yapılandırma, sürekli zarar eden umutsuz işletmelere iflas etmelerinin yolunu açarken büyüyen ve gelişen işletmelere de sermayelerinin ve ortaklarının yapısını çeşitlendirme olanağını getirmiştir.

Çin'de son 20 yıldır süren devlet işletmeleri reformu sonucu ülke ekonomik açıdan çok önemli kazanımlar sağlamıştır. Ancak bu sağlanırken de ekonomi içinde devlet işletmelerinin toplam sanayi output'ları ile bu işletmelerdeki toplam işçi sayısı azalmıştır. Yeni yapılandırma ile iflas ve işten çıkarma gibi geçmişte düşünülmek istenmeyen uygulamalar kolaylaşmış, bankaların da kredibiliteleri düşük işletmelere kredi verirken ele aldıkları kriterlere göre krediyi reddetme olanakları da arttırılarak verim sağlayıcı sisteme geçilmiştir.

Yine konulan yeni kriterlerle devlet işletmelerinin, iş odaklı, bağımsız yönetimli ve doğrudan devlet denetimine tabi olmayan, özel sektör yaklaşımlı özelliklere sahip bir dizi yönetimsel çeşitlilikle kurumsallaşmaya dönüştürülmeleri hedeflenmiştir. Bu hedefler, "karda ve zararda sorumluluk sahibi olma" ve "devletin, işletmelerden ayrılması" anlayışlarıyla bütünleştirilmiştir.

Bugün gelinen noktada Çin ekonomisi, son yıllardaki mucizevî kalkınmasını ekonomide gerçekleştirdiği yapısal reformlara borçludur. Ancak, dünyanın önde gelen ekonomistleri bundan böyle Çin için eski güllük gülistanlık hayatın sürmesinin zorlaşacağında hemfikirdirler. Sorunun kısa süreli ekonomik krizler ve talep yetersizliğinden değil, ama özellikle Çin ekonomisinde hala geçerli olan yapısal bozukluklardan dolayı ortaya çıkabileceği yorumları artmaktadır. Üretim artışı, istihdam, prodüktivite, yabancı sermaye yatırımları gibi bir zamanlar hızlı kalkınmayı sağlayan unsurların artık yavaşlama ve hatta durma noktasına geldiği gözlenmektedir. Bu noktada yapısal bozuklukların önemli bir ayağının da devlet işletmeleri olduğuna işaret edilmektedir.

Devlet işletmelerinin istihdam politikaları ve prodüktiviteyi gerçekleştirmek amacıyla yürütülen politikalar, devlet işletmelerinin geri dönmesi zor olan borçlarının ağır yükü ve gelecekte yaratabileceği sorunlar ile bu işletmelerde çalışanlara verilecek parasal teşvik ödüllerinin, ücretlerin arttırılmasında sistemin yöneticilere yetki vermemesi hususları, devlet işletmelerinin geleceğini sıkıntıya sokmaya devam edecektir. Yine bu işletmelerde, araştırma-geliştirme, laboratuar ve yeni icatları geliştirme konularında sistemden dolayı ortaya çıkan dar boğazlar, Çin'de ekonominin gelecekte karşılaşacağı sorunların irili ufaklı habercisidir.

Çin'in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) girişi ile Çin'in dünyaya açılımında bir başka reform gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde daha önceleri bölgesel anlamda olan dışa açılım yaklaşımı, devlet politikası şekline dönüşmüştür. Yine bu bağlamda uygulamaya konulan yeni yasa ve düzenlemelerle geçmişte mala dönük dış ticaret giderek hizmetlere dönük hale gelmiştir.

Çin Devleti'nin uygulamaya koyduğu makro ekonomik politikanın hedefinin hızlı ve istikrarlı kalkınma olması ve bunu 20012004 yılları arasındaki dönemde hassasiyetle uygulaması önemli bir başka husustur. Bu politikanın uygulanmasında, 1998 Güney Doğu Asya ekonomik krizinin etkisi çok olmuştur. Bu tür krizlere karşı önlem almak isteyen Çin ekonomistleri iç talebin arttırılması, kalkınma hızının arttırılmasının yanı sıra parasal mali disipline önem verilmesini de öncelik olarak ele almışlardır.

Bütün bunlara bakarak ülkemizin ekonomi, finansman, işletmecilik ve özellikle dış dünya ile ilişkiler açısından Çin Halk Cumhuriyeti'nin deneyimlerinden, uygulamalarından ders çıkarması gerekebilir. Çin kendine özgü koşulları nedeniyle Türkiye için bir model teşkil etmese de birçok açıdan izlenmesi gereken, küresel güce oynayan bir bölgesel güçtür."

Haftaya devam etmek üzere seni özlem v sevgiyle kucaklıyorum.

Öptüm.

Baban Cemil Kaptan

26 Ekim 2007

"Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

Günün en güzel saatleri bunlar.

Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.

Gene de sen bilirsin.

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,

İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,

Ama gitme, Lavinia.

Adını gizleyeceğim

Sen de bilme, Lavinia.

Özdemir Asaf"

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040