Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

'Ne alırsan 5 yuan'ın üssü Şanghay nereye koşuyor?

(GMT+08:00) 2007-10-22 14:33:22 cri
       13/10/2007     Radikal PINAR ÖĞÜNÇ

    Özel Olimpiyatlar, nasıl insanı varoluş üzerine düşündüren bir laboratuvarsa, onun vesilesiyle bulunduğumuz Şanghay da insanlığın gidişatı açısından başka bir deney gibi duruyor karşımızda... 100 metreden aşağısı alelade sayılan, sayıları 5 bine yaklaşan gökdelenler, beş katlı otoyollar, geometri dersi misali kavşaklar, her yanda sonsuz bir ışık oyunu, high-tech bir kent silüeti...

    Şehre dair ilk izlenimimizde, bulunduğumuz haftanın mana ve ehemmiyeti de belirleyici. Özel Olimpiyatlar'ın tüm dünyadan 10 binlerce katılımcısı, aileleri ve antrenörleri dışında, bir-iki gün sonrasında yapılan Formula 1 yarışları nedeniyle üç günde 2.5 milyon turist şehre giriş yapmış.

    17 milyon görünse de, nüfusu 20 milyonu aşmış şehrin günlük curcunasını artıran diğer bir nedense 'Altın Hafta'. 1 Ekim, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 58'inci yıldönümü ve Çin'de cumhuriyet bayramları bir hafta sürüyor. Bütün büyük şehirlerde 100 bin kişiden fazlası cumhuriyetlerinin bekası için toplanıyor. Her yer kızıl bayraklarla donanmış zaten...

    Bu kez Shanghai Daily'den öğrendiğimize göre mesela kan bağışları için de önemli bir hafta bu. Çin'de genel olarak A grubu kan sıkıntısı yaşandığından 'Kan Yönetimi Ofisi' diye çevirebileceğimiz birim, mahalle mahalle dolaşarak A grubu kan arıyor. Bir günde 650 litre civarı bir hasılat var.

    Devlet tarafından basılan 'Şanghay Üzerine Temel Bilgiler' isimli bir kitap var elimizde. Çin'in 70'li yılların sonlarında geçtiği 'açıklık' safhasına birçok bölgeden çok daha geç atlamasına karşın, Şanghay'ın ne kadar hızlı yol alıp bir 'megalopolis'e dönüştüğü türlü grafiklerle gözümüze sokuluyor. Nüfus bakımından tüm Çin'in yüzde 1'lik bir bölümünü oluştursa da toplam milli gelirin sekizde biri buradan geliyor. 2000 yılından beri şehir ekonomisinde özel sermayenin payı yüzde 15 artmış.

    Limanlarından geçen kargo miktarı, uluslararası uçuş sayıları, emlak sektöründeki gelişmeler...

    Dimağlarda kalan klasik Çin fotoğraf karesine mutlaka bisikletler de girer. Ancak kimi kritik noktalarda beş kata çıkan otoyollara girişlerinin yasaklanmasıyla, iki tekerlek mahalle içi gel-gitlere tahsis edilmiş durumda. Otomobil sahibi Çinliler'in sayısı Fransızları geçti bile.

    Elzem hareketlere gelirsek... Yuyuan Bahçeleri gezilir, suyun üzerinde zikzaklı köprülerden ulaşılan ve dışarıda kıyamet koparken pür bir huzur vaat eden yasemin kokulu çayhanede hiçbir şey yapmadan durulur. Açıkhava mimarlık müzesini andıran sömürge hatırası geçen yüzyıl binalarıyla dolu Bund'da yürünür, Huangpu Nehri'nin karşı yakasındaki yeni imal Pudong bölgesini sırtına alıp yahut buldukları her anıtın önünde kuyruğa girip fotoğraf çekenler seyredilebilir. Nehirde ikinci köprüye kadar gidip dönen teknelerle tura çıkılıp şantiye şehrin nerelere kadar uzadığına bakılabilir. Şanghay Müzesi, Yeşim Buda Tapınağı, İstiklal Caddesi'nin dört ölçek büyüğü Nanjing Caddesi, kalabalıktaki yürüme hızınızı da düşününce, bayağı zamanınızı alabilir.

    Şanghay hakikaten bir laboratuvar. Üstelik burada yapılan deneylerin hepsi tüm gezegene tesir ediyor. Hammadde talepleri de, emek gücü de, bütün dünya ekonomilerinin arz talep dengeleriyle oynuyor. Her şeyden öte yeni bir süper güç, yeni bir güçler dengesi inşa ediyor.

    Çin ne kadar büyüyebilecek, bunu zaman gösterecek...

    Mühim olan katılmak

    Şanghay'da düzenlenen 12. Özel Olimpiyatlar'a katılan 62 Türk sporcu, memlekete bir çuval madalyayla döndü

    Pekin uğraklı Şanghay seferimiz öncesinde uçağın kalkmasını beklerken, Özel Olimpiyatlar'a katılacak sporcu gençlerden birkaçı yanıma geldi. Adının Emir olduğunu öğreneceğim voleybolcu, "Sen ne yapıyorsun burada?" diye sordu. Şanghay yolcusu olduğumu söyleyince, "Aa, biz de!" diye şaşırdı. "Zaten sizin müsabakalarınızı izleyeceğim, dönünce de yazacağım" dedim. Şaşkınlığı daha da arttı: "Yani sadece bizim için mi geliyorsun o kadar yola?" Türkiye adına katılan 62 sporcudan biriydi, lakin kendisini o kadar mühim görmüyordu. İlk kez yurtdışına çıkıyordu, dönüşte uçağın onu Hollanda'daki akrabalarının yanına götürüp götüremeyeceğini sordu.

    Voleybol takımından arkadaşı Emre, söylediğinden fazlasını ima eder bir edayla, "Ben de yazıyorum. Aslında yeni başladım; şiir..." dedi. Kendi anlatsın istedim, hafif bir sessizlikten sonra "Bir kız var da sevdiğim" dedi, "Siz de yazıyorsunuz, anlamışsınızdır zaten. İnsan başka neden yazar ki!"

    O sohbetin sonunda Emre, Şanghay yolculuğumda aşki bir şey bulamamış olacak, "Dönünce aklınızda hiçbir şey olmazsa ne yazacaksınız?" diye sormuştu. 160 ülkeden 10 binden fazla 'özel' sporcunun 30 spor dalında kendilerini göstermek üzere katıldığı devasa bir buluşmaya tanıklık edecektik. 'Engel' nedir, 'özür' nedir, zekâ ne işe yarar, azim nelere kadirdir üzerine dersler alacaktık... Nasıl akılda kalmaz...

    Öncelikle engelli yahut özürlü yerine tercih edilen 'özel' sıfatını deşifre etmek lazım. Özel Olimpiyatlar için katılım için alt yaş sınırı sekiz, ama üst sınır yok. Zihinsel kapasite olarak 70 altı IQ gibi bir kural belirlenmiş. Bizim sporcularımızın antrenörlerinden öğrendiğimize göre, çoğunlukla nedenler, doğum esnasında bebeği oksijensiz bırakan kordon dolanması gibi aksilikler, akraba evliliği ya da kromozom sayısındaki eksiklik ya da fazlalıktan kaynaklanan Down sendromu.

    Özel Olimpiyatlar, 1960'lı yıllarda ABD Başkanı John F.Kennedy'nin kız kardeşi Eunice Kennedy Shriver'in girişimiyle doğdu. Kendisi bu yılki açılışa oğlu Tim Shriver, kızı Maria Shriver ve damadı Arnold Schwarzenegger'le birlikte katıldı. O zamandan bugünlere, Olimpiyatlar'a katılan milyonlarca zihinsel kapasitesi düşük gencin gayesi yarışmak değil, katılmak oldu hep.

    Spor onlar için özgüven, fiziksel dayanıklılık, en önemlisi de kendini 'normal' ilan etmişlerden oluşan toplumda kabul sağlayan bir gereç oldu. Alınan-alınmayan madalyalar, acınmaktan usanmış ailelere güç verdi, onlar kendilerini başka türlü özel hissettiler. Özel Olimpiyatlar bugün dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu. Müsabakalarda tüm spor dallarında kurallar aynı, sadece zihinsel kapasiteye göre farklı bir gruplama yapılıyor. Zaten sloganları 'Kazanmama izin ver, ama kazanamazsam da bırak cesur olayım'. Yüzme yarışlarında en sona kalan dahi alkışlarla taltif ediliyor.

    Özel Olimpiyatlar Türkiye'nin öncülüğünü 1982'den beri Sabancı ailesi yapıyor. Türkiye Özel Sporcular Derneği'nin Onursal Başkanı Dilek Sabancı'nın şimdiye kadar kaçırdığı uluslararası yarışma sayısı çok az: "82'de bir çakmak çakıldı, o ateş gittikçe alevlendi. Dört çocuktan buralara geldik. Basına ne kadar fazla çıkarsanız, yarışmalara ne kadar çok katılırsanız, bilinç artıyor. Herkesin düşüncesini bir kere de değiştirmek mümkün değil ama genel olarak engelliye bakış açısında bir değişiklik olduğuna inanıyorum."

    Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu Spor Direktörü ve Zihinsel Engelliler Spor Federasyonu Asbaşkanı Ali Üredi, Spor Akademisi'nden mezun ama ticaretle uğraşan bir kişiyken, 80'li yılların başında tanışmış zihinsel engellilerle. 1983'te Amerika'da gönüllü eğitmen olarak katıldığı ilk olimpiyatlardan madalyalarla dönünce, ama en çok da bu gençlerin 'özelliğini' keşfedince kopamamış: "Ben yaşamayı onlarla öğrendim. Normal dediğimiz insanlarla çalışmaktan daha kolay, çünkü içlerinde kötülük, fesatlık yok, numara yapmazlar. Bu çocuklarla çalışmak bir virüstür, bir sevdiniz mi bırakamazsınız. Ben onlarla daha mutluyum. Hem hepimiz potansiyel engelliyiz. Yolda giderken başınıza saksı düşebilir, felç geçirebilirsiniz, her şey olabilir..."

    2008 Pekin Olimpiyatları'na seyircili prova da diyebilirsiniz, Çin inadının bir gövde gösterisi de; bu yıl 80 bin kişilik Şanghay Stadyumu'ndaki açılış da bir başka görkemli oldu. Jackie Chan'inden, Colin Powell'ına birçok ünlünün de katıldığı tören, geldiğinde 80 bin kişinin ayağa davet edildiği Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun teşrifiyle ekstra ağırlık kazandı. Ülkelerin resmigeçitleri, havai fişek ve ışık kombinasyonları, dev orkestrayla akılda kalmaması imkânsız sahnelerdi.

    2 Ekim'de başlayan Olimpiyatlar, 11 Ekim'de bitti, siz bu satırları okuduğunuz esnada Türkiye kafilesi dönüş yolunda olacak. Bu yazının baskıya girdiği ana kadar Türk takımı bowlingde, masatenisinde, atletizmde, jimnastikte madalyalanmıştı bile. Basketbol ve voleybol takımları da gümüş madalyayla dönüyorlar.

    Şanghay Başkonsolosu Murat Ülkü'nün verdiği resepsiyonda sporcu gençlerle sohbet ediyorduk. Çin yemekleri pek sarmamıştı onları, ama aralarında 'Seni seviyorum'dan başlayarak Çince öğrenmeye başlayan da vardı. Basket takımından Mustafa, Hasan ve Zafer 'düz' okullarda yedi, hatta sekiz sene okuyup da okuma yazma öğrenmeden nasıl mezun edildiklerini, sınıf arkadaşlarının arkalarından nasıl 'deli' diye bağırdıklarını anlatıyordu. Bunu o kadar komplekssiz ve o kadar normal anlatıyorlardı ki, bir özür borçlu hissediyordunuz...

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040